BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaFinans KulisMerkez'in Ankara'da kalması daha uygun----

Merkez'in Ankara'da kalması daha uygun

Merkez'in Ankara'da kalması daha uygun
09 Aralık 2010 - 00:41 www.finansgundem.com

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ''bugün için Merkez Bankasının Ankara'da çalışmalarının devam etmesini daha uygun gördüklerini'' söyledi.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ''bugün için Merkez Bankasının Ankara'da çalışmalarının devam etmesini daha uygun gördüklerini'' bildirdi.
5. Türkiye Sektörel Ekonomi Şurası'nın ardından düzenlenen basın toplantısında, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz ve TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Babacan, Merkez Bankasının İstanbul'a taşınmasına yönelik Torba Yasa'da yer aldığı ileri sürülen düzenlemeye ilişkin soru üzerine, ''Bizim Meclise gönderdiğimiz hükümet tasarısında, Merkez Bankası zaten yok. Kamu bankaları var ancak Merkez Bankası yok. Merkez Bankası ile ilgili Mecliste bir teklif hazırlığı olduğunu öğrendim. Ama bugün için böyle bir şeyi hükümet olarak desteklemiyoruz'' dedi.
İleride belki şartlar oluştuğunda Merkez Bankasının İstanbul'a taşınmasının gündeme gelebileceğini kaydeden Babacan, bugün için Merkez Bankasının Ankara'da çalışmalarına devam etmesini daha uygun gördüklerini tekrarladı. Babacan, şöyle devam etti:
''Öte yandan kamu bankalarına bakıyoruz, genel müdürlerimiz zaten haftanın en az üç günü İstanbul'dalar, BDDK'ya bakıyoruz denetçilerin çoğu sürekli İstanbul'da, SPK'nın işleri İstanbul'da. Zaten Ankara'da gibi gösterip fiilen işi İstanbul'da olan kurumlardan bahsediyoruz. Giderek bölgesel ve uluslararası finans merkezi olarak ön plana çıkan İstanbul'a o kurumların merkezlerinin taşınması gayet doğal. Ankara'da olması bugün itibarıyla baktığımızda daha suni bir tablo. Bir bakıma işi biz doğal akışına götürmüş oluyoruz.
Dünya artık İstanbul'a doğru akmaya başlıyorsa bölge İstanbul'a doğru akmaya başlıyorsa finans konusunda, bizim kamu kuruluşlarımızın da kamu bankalarımızın da İstanbul'a yönelmelerinden doğal bir şey yoktur.''
Babacan, bugün için Merkez Bankasının özellikle Hazine ile yoğun bir trafiği ve yakın bir irtibatı olduğunu belirterek, konunun Mecliste görüşüleceğini ama bugün itibarıyla hükümetin Merkez Bankasına bakışının bir süre daha Ankara'da kalması yönünde olduğunu söyledi.

-''SIRF GÖRÜNTÜ İÇİN ADIM ATMADIK''-

Kurla ilgili sıkıntılara ilişkin soru üzerine de Babacan, bugün yapılan toplantıda 60 sektörden yalnızca iki ya da üç sektörün yazılı dokümanlarında kurla ilgili problemleri dile getirdiğini kaydederek, sermaye hareketlerini çok yakından takip ettiklerini söyledi.
Babacan, sermaye hareketlerinin içinde doğrudan ve portföy yatırımları bulunduğunu, bunları birbirinden ayırt etmenin her zaman kolay olmadığını belirterek, başta Merkez Bankası, Hazine Müsteşarlığı ve BDDK'nın bu konuyla direkt ilgili olduğunu ve takip ettiğini kaydetti.
Son dönemde makro ihtiyati tedbir anlamında sınıflandırabilecek önemli kararların Merkez Bankası ve hükümet tarafından alındığını hatırlatan Babacan, önümüzdeki günlerde de bu tür kararlar olabileceğini ama bunların hep makro ihtiyati türden kararlar olduğunu ifade etti.
Babacan, Türkiye'nin serbest ticareti, serbest sermaye hareketini ve serbest kur rejimini benimsemiş bir ülke olduğunun altını çizerek, şöyle devam etti:
''Türkiye'yi içine kapatmaya çalışan ya da farklı moda akımlarına uyup, o moda akımlarını Türkiye'de de uygulamaya çalışan bu tür söylemleri duyuyoruz. Biz bunu 2005-2006 yıllarında da yaşadık... Bugün de gerektiği zaman, gerekli tedbirleri almaktan korkmayacağımızı, çekinmeyeceğimizi söyledik, yapıyoruz da zaten. Ancak sonuç getirmeyecek uygulanamayacak sırf görüntü düzenlemek adına da adım atmadık, atmayacağız.
Türkiye olarak belli bir duruşumuz var, bu duruşumuz değişmeyecektir, Türkiye hep ekonomide serbest anlayışı savunmuştur, savunagelmiştir, güveni esas almıştır. Bir ülkede güven, istikrar olduktan sonra o ülkeye giren sermaye, çıkan sermayeden hep daha fazla olacaktır. Her türlü sermaye portföy yatırımı ve doğrudan yatırımlarına toplamda baktığımızda çıkıştan fazla olmuştur. Güven, istikrar olduktan sonra Türkiye ekonomisi büyüdükten sonra dünyadan her yerden yatırım gelecek hem kendi insanımız hem uluslararası yatırımcılar daha çok yatırım yapacaktır. Türkiye'yi içine kapatmaya yönlendirmek, sermaye karşıtı sermayeye ürküten söylemlere girmenin ben son derece sakıncalı olduğunu söylüyorum.''

-''FİKİRLER ÇARPIŞSIN, YUMURTALAR, SOPALAR DEĞİL''-

Babacan, üniversite öğrencilerinin protestolarına ilişkin soru üzerine de üniversite öğrencilerinin hayatla siyasetle pratikle daha iç içe olmalarını istediklerini belirterek ancak bunun şiddete çevrilmesinin arzu edilen bir tablo olmadığını söyledi.
Parti ayrımı yapmadan, ne zaman bir siyasetçi bir üniversiteye gitse aynı grupların harekete geçtiğini anlatan Babacan, sözlü ve fiziki eylemlerin olgun Türk üniversite gençliğine çok da yakışmadığını söyledi.
Babacan, ''Kavga edeceksek fikirlerimizle kavga edelim, sözlerle kavga edelim, fikirler çarpışsın, yumurtalar, sopalar, farklı şeyler çarpışmasın. Biz tüm öğrencilerimizden fikirleriyle kendilerini göstermelerini ve bu bazda iş adamları, siyasetle her çevreyle daha çok kaynaşmalarını arzu ederiz'' dedi.

-''FİİLİ SALDIRI HAK VE ÖZGÜRLÜK KULLANIMI ANLAMINA GELMEZ''-

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün de hak ve özgürlüklerin kullanımı ile ilgili sınırların olduğunu, fiili saldırıların hak ve özgürlük kullanımı anlamına gelmediğini söyledi.
Fiili saldırının, demokratik hak olarak ifade edilemeyeceğini ifade eden Ergün, demokratik hakların sınırlarının iyi çizildiğinin ifade edilmesi gerektiğini kaydetti.
Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz ise hakaret ve şiddet içermemek kaydıyla fikir hürriyetinin son derece önemli bir role sahip olduğunu belirterek, ''Aslında şiddete başvuranlar kendilerine ve fikirlerine güvenmeyenlerdir. Bu konuda öğrencilerimizin çok büyük bir kitlesinin bu şekilde olmadığına inanmıyorum. Onlara da haksızlık yapmamak lazım'' dedi.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)