Dün Merkez Bankası'ndaki görevden almalar gündeme bomba gibi düştü. Her fırsatta hükümet tarafından ağır eleştirilere maruz kalan Merkez Bankası dün bir darbe daha yedi.
Radikal
faiz artışının ardından hükümetin tüm
faiz indir çağrılarına rağmen faizi 50 baz puan indiren Merkez hükümet tarafından hedef haline geldi. En ağırı ise Başbakan Erdoğan'ın Başçı'ya 'dalga mı geçiyorsun sen' çıkışı olmuştu. Bakanların da bir kısmı Erdoğan'ın sözlerine katılırken bir kısmı ise tarafsız kalmaya özen gösterdi.
Hükümetle Merkez Bankası arasında bunlar yaşanırken dün flaş bir gelişme yaşandı. Bu görevden almalarda mesaj neydi? Hürriyet yazarı Uğur Gürses bu görevden alınmaların altındaki mesajı okuyucularıyla paylaştı. İşte Gürses'in o yazısı;
“Görevden almalar, Banka içinde de şu mesajı veriyor; burada patron Hükümettir, Başkan Başçı değil"
Merkez Bankası’nda 5 yönetici, bankanın yönetim kurulu olan Banka Meclisi’nce görevden alındı. İki genel müdür, bir genel müdür yardımcısı ‘kızak’ kadro olan danışman kadrosuna atanırken, eğitim müdürü ile özel kalem müdürü de uzman kadrosuna atandı.Bu beş yönetici, 2006 sonrasında Merkez Bankası’na giren ya da hızla basamakları atlayan yöneticiler olarak dikkat çekmişti.
Görevden alındıkları makamlara da Erdem Başçı’nın başkanlığı döneminde getirilmişlerdi. Bir süredir de, hükümete yakın kimi internet kaynaklarında adları ‘paralel yapı ile bağlantılı’ biçiminde afişe ediliyordu. Diğer kurumlarda olduğu gibi, adli ya da idari bir soruşturmanın konusu olup olmadıkları hakkında hiçbir bilgi yok.
Başkan Başçı, bu görevden alma ile son bir ay içinde hükümetten ikinci politik darbeyi almış oldu. Birincisinde, Başbakan Erdoğan tarafından ağır biçimde eleştirilmişti. Erdoğan, “Dalga mı geçiyorsun?”, “kendine çeki düzen versin” gibi sözlerle bankanın para politikasını eleştirmiş, Başçı’nın enflasyonu tutturamadığını ve başarısız olduğunu açıkça ilan etmişti. Dün de 5 Merkez Bankası yöneticisinin görevden alınması ikinci darbe oldu. Çünkü bizatihi kendi talebi ve tercihleri ile atadığı yöneticiler Banka Meclisi’nce görevden alınmış oldu. Öyle ki; Başkan Başçı’nın gölgesi gibi olan, randevularını ayarlayan özel kalem müdürünün bile görevden alınmış olması, en başta Başçı’ya kişisel bir darbe. Haklarında herhangi bir adli ya da idari soruşturma olup olmadığı bile açıklanmadan bu yöneticilerin görevden çekilmesi anlamlı.
Banka Meclisi, Başkan Başçı dahil 7 kişiden oluşuyor. Üyeler, Hükümet (Hazine) tarafından atanıyor. Bu atamalarda Başkan Başçı’nın ya da
banka yönetiminin etkisi, telkini olamıyor. Merkez Bankası Banka Meclisi, parasal operasyonların alt yapısı ve yetkilendirme konusunda olduğu kadar, atamada, görevden almada ya da görevlendirmede tek yetkili organ. Başkan, kendi arzu ettiği görevlendirmeler için Banka Meclisi’nin onayına ihtiyaç duyar. Bu görevden almalar ne getirir? Başbakan’ın Başçı’nın para politikasını kamuoyu önünde ağır biçimde eleştirmesinin, Başçı’nın itibarını önemli ölçüde sarstığını ve normal koşullarda o görevdeki etkinliğinin kalamayacağını, kredibilitesinin de hasar gördüğünü yazmıştım. Merkez Bankası yönetiminin bundan sonra alacağı tüm kararların, ‘politik çeki düzen’ çerçevesi içine sığıştırılmış olduğunu, alınan her kararın artık tartışmalı, söylenen her sözün inandırıcı olmaktan uzak olacağını not düşmüştüm.
Dünkü görevden almalar, Banka içinde de şu mesajı veriyor; ‘
burada patron hükümettir, Başkan Başçı değil’. Dışarıda ‘kanadı kırılan’ Başkan Başçı’nın, içeride de diğer ‘kanadının’ kırılması demek. Görevden alınan 5 yönetici yanında iki Başkan yardımcısının da adları benzer yakıştırmalarla telaffuz ediliyordu. Ancak Banka Meclisi’nin Başkan yardımcılarını görevden alma yetkisi yok. Başkan yardımcıları para politikası ve
Faiz konusunda karar verici Para Politikası Kurulu üyesi de aynı zamanda. Belki bir ihtimal telkinle istifa etmeleri isteniyor olabilir. Bu durumda da, eğer bu düzeyde bir görevden ayrılma söz konusu olursa bu görevlere atanacaklar ile Merkez Bankası’nın daha sonraki politika kararlarına olan güven sarsılacaktır. Bunu peşinen değerlendirecek mali piyasalarda çalkantı olasılığı yükselir. Sonuçta, bu görevden almalarla; artık Amerikalıların kullanmayı çok sevdikleri deyimle Başkan Başçı da, Merkez Bankası’nın para politikası da ‘Topal ördek’ konumundadır. Para politikası ‘kovanına’ çomak sokan hiçbir siyasetçinin kazançlı çıktığı olmadığı gibi, nihai olarak da faizler çok daha yüksek bir yerde dengeye gelebilmiştir.