<
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaFinans KulisMerkez kamuoyu önünde eleştirilmez!----

Merkez kamuoyu önünde eleştirilmez!

Merkez kamuoyu önünde eleştirilmez!
20 Nisan 2015 - 06:55 www.finansingundemi.com

Merkez Bankası eski Başkanı Durmuş Yılmaz ekonomideki son gelişmeleri değerlendirdi

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Uşak milletvekili adayı ve eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz ekonomideki son gelişmeleri değerlendirirken, “En belirleyici olan içerideki güven ortamıdır. Piyasalarda daha önceden var olan güven ortamını yeniden sağlamak gerekiyor” dedi.

Siyasi iradenin Merkez Bankası’nın görevine saygı duyması gerektiğini belirten Yılmaz, “Kamuoyu önünde de Merkez Bankası açık ve net bir şekilde eleştirilmez” diye konuştu.
 
Durmuş Yılmaz, memleketi Uşak’ta köy köy, ilçe ilçe gezerek seçim çalışmalarına hız verdi. Geçen seçimde Uşak’tan milletvekili çıkaramayan MHP’nin bu kez başarılı olacağını söyleyen ‘Çiçeği burnunda politikacı’ Yılmaz, ekonomiyle ilgili soruları yanıtladı. Merkez Bankası’nın bağımsızlığı ile dolardaki tırmanış ve enflasyon hedefleri konusunu değerlendiren Yılmaz, doların yükselmesinin büyük firmaların bilançolarını etkileyeceğini kaydetti.

BİRDEN FAZLA DEĞİŞKEN

Yılmaz şöyle konuştu:
 
“Dolardaki tırmanış bu seviyelerde kalır, yıl sonuna kadar da böyle devam ederse reel kesimdeki firmaların bilançoları üzerinde önemli etki yapacaktır. Tabii ki şirketlerin finansman giderleri önemli. Hükümet de Merkez Bankası’nın faizleri indirmesini istiyor. Faizler düşük olsun ki kredi ucuzlasın, ucuz kredi ile yatırım yapılsın ve istihdam sağlansın. Faizler aşağıya çekildiğinde, birden fazla değişken etkileniyor ve bir taraftan kazanırken, diğer makro değişkenler yönünden kaybediyorsunuz. ISO 500 firma arasında yer alan firmaların toplamda finansman giderleri 8.9 milyar TL’den 17 milyar TL’ye yükseldi.

GÜVENSİZLİK
 
Bu önemli finansman gideri artışı şirketleri sıkıntıya soktu. Buradaki artış, faizin yanı sıra kurdaki oynaklıktan ve değişiklikten yani Türk Lirası’nın değer kaybetmesinden ortaya çıktı. Kurun bu seviyesinin Türkiye’nin makro ekonomik temelleri yansıtmadığını düşünüyorum. Bu güvensizlikten ortaya çıkan bir durumdur. Güven tesis edildiğinde Türk Lirası’nın bir miktar daha değerlenerek şirketlerin bilançosu üzerindeki olumsuz etkisinin ortadan kalkacağını düşünüyorum.”
 
DAR GELİRLİYİ DE VURDU

 
Dolardaki tırmanış ile kurdaki iniş ve çıkışların dar gelirli tüketici gruplarını da etkilediğini vurgulayan Yılmaz, kurdaki hareketin özellikle ithal ürünler üzerinden fiyat artışlarına neden olduğu için dar gelirli tüketici gruplarını etkilediğini dile getirdi.
 
Kırsal kesimin doğalgaz ile değil odun, kömür ve likit gazla ısınıp, yemek pişirdiğini hatırlatan Durmuş Yılmaz şöyle devam etti:
 
 “Petrolün, doğalgazın dolar fiyatı değişmese bile TL fiyatı yükseliyor. Bu da maliyet artışına sebep oluyor. Bugün benzin ve motorindeki fiyat artışları da bu kur artışlarını yansıtıyor. Petrol ve doğalgazın dolar bazında fiyatlarında bir değişiklik olmadı ama, kur yükseldiği için maliyet artışı getirdi ve benzin, motorin ile likitgazın fiyatı arttı. Likit gazda 5 lira artış olsa 12 ayda 60 lira yapar. 900 lira asgari ücretli bir ailenin sadece bu kanaldan elindeki parada 60 lira azalma olur. Kurlardaki hareket bir taraftan ihracata destek veriyor ama, son zamanlarda kurdaki ani iniş ve çıkışlar ihracata da fazla katkı sağlamıyor. Kurdaki tırmanışta kazananlar da var kaybedenler de ama kaybedenler genelde dar gelirli aileler.”
 
 GÜVEN ORTAMI
 
Dolardaki tırmanışı durdurmak için güven ortamının tesis edilmesi gerektiğini belirten Yılmaz şunları söyledi:
 
“Piyasalarda daha önceden var olan güven ortamını yeniden sağlamak gerekiyor. İçeriden kendi ekonomimizin dinamiklerinden gelen bir takım faktörler var. Dışarıdan gelen faizlerin yükselmesi ile ilgili kararlar var. Ancak en belirleyici olan içerideki güven ortamıdır. Güven ortamı tesis edildiği sürece dolar ve TL kuru istikrara kavuşacak, herkes de bundan memnun olacaktır. Ekonomi yönetimindeki çok başlılık, koordinasyonsuzluk ve buradaki farklı seslerin içeride oturulup tartışılıp belli bir fikir birliğine varılarak kamuoyu ile paylaşılması ülkemizin çıkarınadır.”
 
Merkez Bankası yönetiminin Para Politikası Kurulu toplantılarında elindeki veriler çerçevesinde karar alacağını kaydeden Yılmaz, “Temennim Merkez Bankası’nın elindeki veri doğrultusunda en iyi kararı almasıdır. Alınacak kararın da ülkemize faydalı olmasını temenni ediyorum” dedi.
 
HÜKÜMETİN DIŞINDA BAĞIMSIZLIK OLMAZ
 
Merkez Bankası bağımsızlığının önemli bir kavram olduğuna dikkat çeken Yılmaz, dış etkenlerin Merkez Bankası’na, TBMM tarafından verilmiş olan görev çerçevesinin biraz dışına çıkarak karar alması yönünde baskı yaptığını ileri sürdü. Merkez Bankası’nın bu tür baskılara pirim vermediğinin de altını çizen Durmuş Yılmaz şunları kaydetti:
 
“Bağımsızlıktan şunu anlıyoruz, son tarihte bu ülkeyi yönetenler millete hesap vermek zorunda olan siyasilerdir. Hükümetin dışında bir bağımsızlık olmaz. Hiçbir Merkez Bankası yönetimi de bugüne kadar bağımsızlığı böyle algılamadı. Bağımsızlık hükümetin içerisinde kalarak, hükümete Merkez Bankası kanunundaki danışmanlık görevi çerçevesinde, elindeki veriye göre doğruların ne olduğunu söylemek ve onları iknaya çalışmaktır. Merkez Bankası da bunu yaptı, yapmaya da devam ediyor.”

ENFLASYON HEDEFLERİ TUTTURULAMADI
 
Enflasyon hedeflerinin 2006 yılından bu yana tutturulamadığını ifade eden Durmuş Yılmaz, sorumluğun bir kısmının kendisinde olduğunu söyledi. Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü:
 
“Enflasyon hedefleri ben ve benden sonra gelen arkadaşlar tarafından da tutturulamadı. Bunun sorumluluğunun bir kısmını ben de alıyorum. Ana neden ekonomideki yapısal sorunlardır. Türkiye’de hane halkı toplam gelirlerinin yüzde 24’ü gıda ve içeceklere harcanıyor. Yaş sebze ve meyvede, üretim alanlarından tüketicilere nakledilen ürünlerin yüzde 25’i yolda telef oluyor. Üretimden tüketimi bazı yapısal sorunlar var. Bu sorunlar çözüme kavuştuğunda bu kayıplar önemli ölçüde azalacak. Merkez Bankası arz talep koşullarını dikkate alarak, para politikasını buna uygun olarak yönetmesi gerekir. Fiyat istikrarı Merkez Bankası’nın sorumluluğu. Ama merkezi hükümetin bir takım yapısal bozuklukları ortadan kaldırması gerekir. Dolayısıyla bu bir koordinasyon meselesidir.”
 
MERKEZ BANKASI, KAMUOYU ÖNÜNDE ELEŞTİRİLEMEZ

 
Enflasyonla mücadele konusunda Merkez Bankası bağımsızlığının güçlendirilmesi gerektiğine dikkat çeken Yılmaz şunları söyledi:
 
“Merkez Bankası’nın elindeki enstrümanlar çeşitlendirilmeli, bağımsızlığa siyasi otorite saygı duymalı ve bağımsızlığı korumalıdır. Merkez Bankası eleştirilemez diye bir şey söz konusu değil ancak, enflasyonla mücadelede ilgili bakanla Merkez Bankası oturur konuşur, kamuoyu önünde de Merkez Bankası açık ve net bir şekilde eleştirilmez. Merkez Bankası kanununu siyasi irade yapmıştır. Siyasi irade dolayısıyla kendi yaptığı kanunla merkez bankasına verdiği göreve saygı duymalıdır. MHP iktidara geldiğinde öncelikle yapısal sorunların çözümü için elimizden geleni yapacağız. Yapılacak olanların başında hal kanunu, ulaşım imkanları, depolama imkanları, dağıtım kanallarını genişleterek daha etkin hale getirilecek.”
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)