Eylül ayı enflasyon rakamları bugün açıklanacak. Erdal Sağlam, Hürriyet'teki köşesinde kaleme aldığı yazısında Türkiye'nin enflasyonla mücdelede neden başarısız kaldığını değerlendirdi.
İşte Sağlam'ın o yazısı:
2008 küresel krizinden sonra dünya ekonomisinde yaşanan gelişmeler nedeniyle ülkelerin enflasyon oranları hızla aşağı indi.
Bu süreçte enflasyonda başarılı olamayan ülkelerin başında da, maalesef, yine Türkiye geldi. Nedeni açıktı; bollaşan küresel ekonomi sayesinde gelen sermaye, altyapı başta, harcamalara aktarıldı, fırsattan istifade yapısallar gerçekleştirilmediği için enflasyonla kalıcı mücadele verilemedi. Merkez Bankası siyasi baskı nedeniyle, yasada yazmasına rağmen, görevini layıkıyla yerine getiremediği için enflasyon düşürülemedi.
Bugün eylül ayı enflasyon rakamları açıklanıyor. Türkiye bu uygun süreçte enflasyon oranını yüzde 7'in altına indiremediği gibi, şimdi enflasyon yeniden artışa geçti. Geçtiğimiz ağustos sonu itibariyle yıllık Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) artışı yüzde 7.14'e çıkmıştı. Artan kurlar ve kamu harcamaları nedeniyle canlı tutulmaya çalışılan içtalep enflasyonun yönüne yukarı çevirdi. Geçen yıl eylül ayı TÜFE artışı yüzde 0.14 idi, yani düşük bir orandı. Bugün açıklanacak enflasyon oranıyla birlikte, eylül sonu itibariyle yıllık oranın yüzde 8'lere doğru yeniden çıkmaya başlaması bekleniyor.
Merkez Bankası da zaten geçen ay yaptığı açıklamada artan kurların gecikmeli etkisi ve işlenmemiş gıda fiyatlarındaki artış nedeniyle eylül sonunda enflasyon oranlarının yükseleceğini açıklamıştı.
Peki, ekonomi ısındı da o nedenle mi enflasyon yeniden yükselişe geçti? Buna da olumlu yanıt vermek mümkün değil, çünkü en iyimser ihtimalle 2015 yılı büyümesi yüzde 3 civarında kalacak. Yani büyüme oranları düşük olmasına rağmen, enflasyon yükselişte...
Aslında kurlardaki gelişmelere ve dış ticaret rakamlarına bakarsanız, ne kadar sağlıksız bir ekonomik seyir olduğunu da görebilirsiniz. Eylül ayı ihracatı, seçim populizmi nedeniyle verilen uzun bayram tatilinin de etkisiyle, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 18 oranında düştü. Genel olarak baktığımızda zaten ihracattaki yıllık düşüş yüzde 10 civarında. Konuyla ilgili bakanların eskiden hep ihracat üzerinden konuşurken şimdi "dış ticaret açığı azalıyor" diye demeçler vermesine bakarsanız, zaten ihracattaki vahim tabloyu anlayabilirsiniz.
VERİLERLE SOMUTLAŞIYOR
AKP iktidarlarının kötü yönetimleri sonucu ekonomik istikrarın kaybolmaya başladığı, son günlerde ortaya çıkan verilerle artık somutlaşmaya başladı. Bence bunlar daha ilk veriler; yani yılların biriktirdiği kötü yönetim ve yeniden seçim kararının faturasını bundan sonra daha ağır yaşayacağız. Yani bu başlangıç...
Büyüme oranları düşüyor, ihracat azalıyor, enflasyon yükselişte, dolar kuru 3 TL'nin altına inemiyor; bunlar birkaç somut rutin veri. Üstüne üstlük, birkaç ay ertelense bile FED
faiz artışının yakında gelmesi yani sermaye kaçışı kaçınılmaz. Bunlar olurken Türkiye gereksiz seçim yenilemeleri yapıyor. Cumhurbaşkanı'nın inadı nedeniyle 1 Kasım'dan çıkacak seçim sonuçlarına rağmen yeniden siyasi belirsizliğin sürme ihtimali de hâlâ yüksek görünüyor. Bu da yetmiyor; Türkiye'nin çözüm sürecini bitirip kendini terör ortamında bulmasını sağlayan hayati yanlış kararlar, güvenlikçe anlayış devam ediyor. Yıllardır yapılan dış politika yanlışlıkları nedeniyle kendini bölgesel ateşin içinde bulan Türkiye, şimdi yalpalamaya başladı yani dış itibarı da kalmadı...
Bunun sonucu ne oluyor; küresel rekabet endeksinde 6 sıra, yatırım cazibesi sıralamasında 4 sıra, küresel inovasyon endeksinde 4 sıra, yolsuzluk algı endeksinde 11 sıra, hukukun üstünlüğü endeksinde 21 sıra geriliyor, gelir dağılımı endeksinde OECD ülkeleri arasında en kötü 5. ülke oluyoruz.
Yani zaten kötü olan uluslararası kıyaslama tablosu iyice ağırlaşıyor.
Peki, barizleşen kötü yönetimin siyasi faturası olacak mı, göreceğiz...