Yurdun çeşitli kentlerinde IŞİD'e tepki bahanesiyle düzenlenen izinsiz gösterilerin esnafa etkisine ilişkin soru üzerine Çağlar, Türkiye'nin çevresindeki havzada gelişen olayların ülkeye bir şekilde sıçradığını, çünkü Türkiye'nin bölgedeki ülkelerle ilişkilerinin kuvvetli olduğunu kaydetti.
Çağlar, televizyonda izlediği haberlerde kepenkleri kapalı dükkanların tekmelendiğini gördüğünü belirterek, şunları söyledi:
"Burada esnafa, tüccara verilen zararın Kobani'deki olaylara veya komşu ülkelerdeki gelişen olaylara ne faydası olacağını bizim vatandaşımızın düşünmesi lazım. Bu tür eylemlerden ziyade oturulup salim kafayla düşünülmesi gerekir. Neticede bunlar ekonomiye zarar veriyor, ekonomiye gelen zarar da siyasete zarar veriyor. Türkiye'nin üzerinden seçimler geçti, çözüm süreciyle ilgili önemli adım atıldı, 'bu iş bitti ekonomi konuşulsun' derken bu havzadaki olayların ülkemize bu şekilde yansıtılması bizi hem üzüyor hem de ülkemize zarar veriyor."
"İstikrarlı bir dolar kuru bizim için avantajlı"
Dolardaki yükselişe ilişkin soru üzerine Çağlar, doların hem Türkiye'de hem de uluslararası piyasada diğer para birimlerini etkilemesinde enstrüman sayısının çok fazla olduğunu dile getirerek, "Fed'in aldığı kararlardan dolayı etkilenme söz konusudur. Özellikle gelişmekte olan ülkelerden doların çıkması, dövizlerin çıkması ve gelişmiş olan ülkelere meyletmesi elbette gelişmekte olan ülkeleri zor durumda bırakacaktır. İhracatçımız açısından dolarda olması gereken seviye istikrarlı bir seviyedir. Döviz kurlarının yılbaşında olduğu rakamlarla uzun süre seyretmesi bizim için önemliydi çünkü biz bunlara bakarak yatırım yaptık" diye konuştu.
Çağlar, özel sektörün yaptığı yatırımın çok fazla olduğunu ve bu yatırımları yurt dışından borçlanarak yaptığını anlatarak, "İstikrarlı bir dolar kuru bizim için avantajlıdır. Çok iniş çıkışlar biraz aspirin tedavisi gibi olur. O anlık sıkıntınızı geçirir belki ama uzun vadede baktığınızda getireceği sıkıntılar çok fazla" dedi.
İhracatın büyük bir kısmının Avro Bölgesi'ne yapıldığını hatırlatan Çağlar, hem üretimin hem de ihracatın aynı sepette kalmasının doğru olacağını, son dönemde yaşanan hızlı artışın ilk bakışta ihracatçıya faydası görünse de uzun vadede sıkıntı yaratabileceğini söyledi.
"Yüzde 8'lik, yüzde 9'luk faizler memnun olduğumuz oranlar değil"
Merkez Bankası'nın
faiz oranı kararına ilişkin soru üzerine Çağlar, para piyasalarını çok konuşmak istemediklerini belirterek, "Türkiye tasarrufları çok kuvvetli olan bir ülke değil. Türkiye'deki sanayicimiz, yatırımcımız, iş adamımızın da tasarrufları çok fazla olmadığı için daha çok üretim, sanayi ve ticaret ağırlıklı konuşmak istiyoruz" diye konuştu.
Çağlar, sanayi üretiminde dünyada en kaliteli malları üreten ve doğru işleri yapanların Türk sanayicisi olduğunu vurgulayarak, sözlerine şöyle devam etti:
"Biz her aşamada sanayiciliği çok iyi biliyoruz. Ürettiğimiz malların tamamını da ihraç ediyoruz, ürettiğimiz sanayi ürünlerini gelişmiş ülkelere ihraç edebiliyoruz. Ülkemizde yatırımın ön plana çıkarılmasını savunuyoruz. Ülkede yatırım ve üretim yapılması lazım. Büyümemiz ve işsizlik oranlarımızın düşmesi için bu önemli. Bunun için de faizlerin düşürülmesi gerekiyor. Yüzde 8'lik, yüzde 9'luk faizler bizim çok da memnun olduğumuz oranlar değil. Faizleri çekebildiğimiz kadar aşağı çekelim. Çünkü bizim sanayi üretiminde kar marjlarımız sınırlı. Bu kar marjlarımızla tasarruf etmek mecburiyetindeyiz ki işlerimizi geliştirelim. Kar marjlarımızı tutup da faizlere ödediğimiz zaman el elde baş başta 'Niçin yatırım yapalım? sorusunu soruyoruz. Faizlerin düşmesi ve bizim de rahat rahat yatırım yapmamız lazım."
İTO'nun İstanbul'a gelecek doğrudan yabancı yatırım çalışmalarına yönelik soru üzerine Çağlar, Türkiye'nin sermaye girişine ihtiyacı olduğunu anlatarak, "İstanbul'u biz bir merkez olarak görüyoruz. İstanbul'u bölgenin bir
finans üssü haline getirme üzerine çalışmalarımız var. Bu çalışmalar sonucunda çevrede biriken tasarrufları Türkiye'de toplayabiliriz" dedi.
Çağlar, özellikle son dönemde Irak ve Suriye'den İstanbul'a gelen çok sayıda şirket olduğunu söyledi.
İstanbul'da 2014 yılında 460 Suriyeli şirket kurulduğunun bilgisini veren Çağlar, İstanbul'daki toplam Suriyeli şirket sayısının ise 859'a ulaştığını bildirdi.
Toplamda İstanbul'da açılan şirket sayısının geçen yıla oranla yaklaşık yüzde 60'lık bir artış olduğunu belirten Çağlar, "Merkez artık İstanbul oldu. Birçok yabancı da gelip İstanbul'da, Türkiye'de şirket kuruyor.
Finans merkezinin tamamlanmasıyla özellikle finansal piyasaların da bundan sonraki takibi İstanbul'dan olacaktır" diye konuştu.
Çağlar, uluslararası tahkim merkezi çalışmalarına ilişkin soru üzerine şunları kaydetti:
"TOBB şemsiyesi altındaki odaların sadece kendi şehirlerinde tahkim merkezleri kurabilme yetkisi vardı. Fakat İTO olarak bu konuda çok çalışma yaptık. Şimdi odalara uluslararası tahkim merkezi kurma yetkisi verilmesini bekliyoruz. Kanun bize bu yetkiyi verdiği zaman, İTO olarak dünyanın en iyi uluslararası tahkim merkezini kuracağımız konusunda iddialıyız. Bizim bütün altyapımız hazır. Kanun bize bu yetkiyi verdikten sonra, biz bunu çok kısa sürede kurarız. Bu artık Türkiye'nin en büyük ihtiyaçlarından biri. Bugüne kadar olmaması çok büyük bir eksiklik.
Tahkim merkezleri arasında da dünyada bir rekabet var. Ama bizim altyapımız bu noktada çok kuvvetli ve hazır. Biz tahkim merkezi kurma yetkimiz olmadığı halde İTO olarak uzun yıllardır dünyada tahkimleri yapılan bütün çalışmaları zaten takip ediyoruz. Onun için kanunun bize bu yetkiyi vermesini bekliyoruz. Hükümetimizin de bizi bu konuda destekleyeceğine inanıyoruz. En kısa zamanda parlamentoya gelecektir. İlk çıkacak kanunlar içerisinde olabilir."
Uluslararası bir tahkim merkezinin sadece bulunduğu ülkenin firmaları ile yurt dışındaki firmalar arasındaki tahkime dayalı işlerin çözümü için iş almayacağına işaret eden Çağlar, "Siz Romanya'daki bir şirket ile Almanya'daki bir şirketin yaptıkları sözleşmenin içerisinde İstanbul tahkim merkezini yazdırabilecek kalitede bir tahkim merkezi kurarsanız, o zaman şirketler bir sorun olduğu zaman gelip sizin ülkenizde bunu çözmeye çalışır. Ülkenin tanıtımı için de bu çok gerekli. Uluslararası piyasada bu kadar sözü geçen bir iş dünyasına sahip olan ve bu kadar sanayi yatırımları bulunan bir Türkiye varken, artık uluslararası bir tahkim merkezinin olmamasını hayretle karşılıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
"İstanbul'daki fuar alanı ihtiyaca cevap veremiyor"
İbrahim Çağlar, İTO'nun bu yıl başına geçtiği İstanbul Shopping Fest'in sadece belirli tarihler arasında alışveriş yapılan bir etkinlik olarak düşünülmemesi gerektiğini vurgulayarak, bu etkinlikle ülkenin ve şehrin tanıtılmasına katkı sağlandığını ifade etti.
İstanbul Shopping Fest'in alışveriş merkezleri, lokantalar, oteller ve eğlence merkezleri ile taksiciden simitçiye kadar a'dan z'ye şehrin bütün birimlerinin hareketleneceği bir alan olması gerektiğini düşündüklerini anlatan Çağlar, bu sene bu düşüncelerin karşılığını tam olarak alamadıklarını ama geçen yıllara bakıldığındaShopping Fest'te kuvvetli bir artış olduğunu dile getirdi.
Çağlar, gelecek yıl Shopping Fest'in 7-29 Haziran tarihleri arasında yapılacağını belirterek, "Gelecek yıl çok daha fazla etkinlik ilave edeceğiz. Bütün sektörlerin daha aktif işin içine girmesini sağlayacağız. 2015'te farklı bir Shopping Fest'in yapılması için elimizden gelen gayreti göstereceğiz" diye konuştu.
İstanbul'daki fuar alanının ihtiyaca cevap veremediğine dikkati çeken Çağlar, "Tek bir alan içerisinde yaklaşık 300-350 bin metrekarelik bir fuar alanına ihtiyacımız var. Yeni havaalanının orada fuar için büyük bir alan ayrılacak. Belki orada 500-600 bin metrekarelik dünyanın en büyük fuar merkezini kuracağız. Ama bu süre zarfında bizim önümüzdeki dönem yapacağımız fuarlarla ilgili ihtiyacımız olan 300 bin metrekarelik bir alan var. Onu da Dünya Ticaret Merkezi'nde yapabilme imkanımız var. Şu anda bunun proje çalışmasını yapıyoruz. Buna çok acil ihtiyacımız var. Fuar alanlarını büyütmemiz gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Çağlar, İstanbul'da tarihi yarımada içinde turistlerin ilgisini çeken ancak geceleri karanlık olması nedeniyle girilemeyen alanların yeniden yapılandırılarak bir cazibe merkezi haline getirilmesine yönelik projeleri olduğunu söyledi.
Finans sektörünün büyüme içindeki payına ilişkin eleştiriler
İTO Başkanı Çağlar,
finans sektörünün dünya genelinde kontrolsüz bir şekilde yükselmesinin reel ekonomiye darbe vuracağına ilişkin tartışmalarla ilgili bir soru üzerine, "Avrupa'da yaşanan krizlere baktığımızda, görüyoruz ki (kriz yaşanan ülkelerin) sanayi üretimleri yok. Sanayi üretimi olan ülkelerde bir sıkıntı yok. Onun için biz diyoruz ki 'evet
Finans sektörü ekonominin mütemmim cüzü, ama bununla birlikte biz bütün kaynaklarımızı finans sektörüne, hizmet sektörüne aktarırsak burada sanayiyi bitiririz.' Ardından ne başlayacak bunun peşinden, işsizlik başlayacak, sorunlar yaşanacak, buna dikkat edilmesi gerekli" değerlendirmesini yaptı.
Finans sektörünün büyüme kompozisyonunda sanayinin önüne geçmemesi için faizlerin düşük tutulması gerektiğine dikkati çeken Çağlar, üretim odaklı büyümenin tüm ekonomik modellerde tercih sebebi olduğunu hatırlattı.
Genç işgücünün yapısal reformlarla üretim süreçlerine dahil edilmesi gerektiğini anlatan Çağlar, "Ülkenin bu felakete (finans sektörünün reel ekonomiyi geride bırakması) gitmemesi için yatırım yapılması, üretim yapılması gerekiyor. Biz de kurum olarak üniversitemizle, teknokent projemizle çalışmalarımızı sürdürüyoruz" dedi.
"İstanbul temalı Instagram yarışması düzenleyeceğiz"
Çağlar, tarihi yarımadadaki imalathanelerin taşınmasına ilişkin bir soru üzerine bölgede sadece küçük çaplı butik üretimlerin kaldığını, seri üretim yapan orta ölçekli imalathanelerin taşındığını söyledi.
İstanbul Park F1 Pistinin Türkiye ve İstanbul için büyük bir yatırım olduğunu anımsatan Çağlar, tesisin önümüzdeki dönemde de ülke ekonomisine katkı sunmaya devam edeceğini aktardı. Çağlar, tesisin yeni kiracısının pistte 3 farklı yeni yarış düzenleyeceğini dile getirdi.
İTO'nun 2015 yılı için geliştirdiği projeleri ekim ayı sonunda kamuoyuna duyuracağını bildiren Çağlar, dünyaca ünlü fotoğraf paylaşım platformu Instagram'da yeni bir kampanya başlatacaklarını bildirdi. Çağlar, şöyle konuştu:
"İTO olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi'yle beraber Instagram'da bir fotoğraf yarışması başlatıyoruz. İstanbul'u Instagram'da birinci sıraya taşımamız gerekiyor. Buraya koyacağınız fotoğraflar Boğaz'daki bir lüfer tabağı da olabilir, mahalle arasında top oynayan çocuklar da olabilir, İstanbul manzarası da olabilir. Her ay bir fenomen gelecek, fotoğraflar çekip, Instagrama yükleyecek ve ilgiyi artıracak. Yerli ve yabancı kullanıcıların katılabileceği ödüllü bir yarışma olacak organizasyonumuz."
"Uluslararası camiada elde ettiğimiz bu güveni zedelemememiz gerekiyor"
Gezi süreci ve Kobani eylemleri sonrasında Türkiye'yle ilgili küresel bir algı operasyonu yaşandığını hatırlatan Çağlar, Türkiye'deki demokrasi ve istikrarın kaygıları boşa çıkardığına işaret etti. Çağlar, "Şu anda yurt dışındaki imajımız gerçekten çok iyi. Çünkü 30 Mart ve 10 Ağustos'ta yaptığımız seçimler Türkiye'nin ne kadar demokratik olgunlukla bu süreçleri atlattığını ortaya koydu. Öbür taraftan üretime baktığımızda artık ürettiğiniz her malı çok rahat satabiliyorsunuz. Tüccarlar gelip ülkenizden rahatlıkla mal alabiliyorlar, çünkü güveniyorlar" ifadelerini kullandı.
Türkiye'deki başarılı mali sistem ve kuvvetli bankacılık sistemine dikkati çeken Çağlar, Türkiye'nin yoluna devam ettiğini kaydetti. Toplumsal olaylara karşı serinkanlı davranmanın gerekliliğini vurgulayan Çağlar, sözlerini şöyle tamamladı:
"Başka ülkede olan bir şeyin bu kadar sizin ülkenizde şiddetle yansımasının açıkçası mantığını insanlar kavrayamıyorlar. Kendi ülkenize zarar vererek bir şiddet uygulamanın nereye varabileceği noktasında bunu insanların muhakeme edememesi, düşünememesi kafalarda bir soru işareti oluşturuyor. Onun için içerideki çalışmalarımıza dikkat etmemiz gerekiyor. Serinkanlı ve dikkatli olmamız gerekiyor. Bugün mesela bazı illerimizde üniversiteler tatil edilmiş durumda. Artık Türkiye'de bunların olmaması, konuşulmaması lazım. Bunları aşmış olmamız lazım. O şehirlerde de vatandaşlarımızın daha sağduyuyla hareket etmesi lazım ki uluslararası camiada elde ettiğimiz bu itibarı bu güveni zedelemememiz gerekiyor."