"Merak etme kurtuldun"
Suriye'deki esaretten kurtuluşunun ardından geceyi Hatay'da geçiren gazeteci Bünyamin Aygün, dün İstanbul'a geldi, yaşadığı dehşet günlerini anlattı
El Kaide bağlantılı gruplar tarafından Suriye’de kaçırılan ve 40 gün rehin tutulduktan sonra önceki akşam özgürlüğüne kavuşan Milliyet Gazetesi muhabiri Bünyamin Aygün, THY’ye ait uçakla dün Adana’dan İstanbul’a geldi. Aygün, Atatürk Havalimanı’nda oğlu Batuhan, akrabaları, meslektaşları ve Gümüşhaneli hemşehrileri tarafından coşkuyla karşılandı.
İdlib’in Kelli kasabasında kendisini kaçıran gruplara muhalif Ahrar-ı Şam örgütünün düzenlediği baskın sonucunda serbest kalan Aygün, yaşadıklarını anlattı:
8 KİŞİ ÖNÜMÜZÜ KESTİ
Özgür Suriye Ordusu’na bağlı Türkmen Cephesi’nin komutanı olarak bilinen Heysem Topalca’yla röportaj için Suriye’ye gittim. İdlib’e bağlı Salkin’de 8 kişilik bir grup 2 arabayla önümüzü kesip bizi kaçırdı. Topalca’yı daha sonra bıraktılar. Her 3-5 günde bir yer değiştirdim. 40 günün 20 günü tek başına kaldım. Sonradan yanıma Suriyelileri koydular ama onlar da Türkçe bilmiyordu ve konuşmamız yasaktı.
TÜRKLERİN ELİNDE 10 GÜN
Beni kaçıranların arasında Türkler de vardı, onlarla Türkçe konuşabildiğim için daha iyi iletişim kurabildim. Muhammed, Abdullah gibi kod isimler kullanıyorlardı. Türklerin elinde olduğum süre altın 10 gündü. Bütün kameramı, objektiflerimi, 2 telefonumu, kredi kartlarımı, mail adreslerimin şifrelerini aldılar. “Neden 2 telefonun var, hangisiyle casusluk konuşmaları yapıyorsun” diye sordular. Kelepçeli bir şekilde sürekli yerde yatırıyorlardı. Zaten ilk 1 ay hep ellerim ayaklarım bağlı yerde yattım.
TÜRK GAZETECİ GELMESİN
Bana sürekli “Buraya Türk gazeteci gelmesin. Türk gazetecileri özellikle burada istemiyoruz. Çünkü Türk öldürmek bizim hoşumuza gitmez, Türk’e zarar vermek bizim hoşumuza gitmez” dediler. Beni casuslukla suçladılar. Pasaportumu incelediler. Son yıllarda İsrail’e, Gazze’ye, Mısır’a, Beyrut’a, Halep’e, Irak’a gitmişim. “Neden hep Ortadoğu’da dolaşıyorsun?” diye sorguladılar. 20’nci veya 22’nci günde infaz kararı verdiklerini söylediler ama o günlerde Türkiye’de benimle ilgili haberler çıkınca gazeteci olduğumu anladılar. İnfazdan vazgeçtiler.
‘MERAK ETME KURTULDUN’
İnsani Yardım Vakfı, hiç görevi olmamasına rağmen orada daha önce insani yardımda bulunduğu bir komutandan “Bünyamin Aygün’ü bulun” diye rica etmiş. Heysem Topalca’yla bu komutanı benim en son bulunduğum eve götürmüşler. Ve Ahrar-ı Şam’a bağlı o komutan İHH’nın ricasıyla benim için 3.5 gün çatıştı. Tabii ben bunu sonradan öğrendim. Kurtulduğum gün içeri girdiler ve “Türk gazeteci kim?” dediler. Ben kalktım. “Kurtuldun artık, dua et, bugün Türkiye’ye gideceksin” dediler. O anda yine inanmadım çünkü kıyafetleri beni kaçıranların kıyafetlerine çok benziyordu. Ama bir saat sonra Heysem geldi, “Merak etme kurtuldun” dedi, onu görünce inandım.
ŞERİAT MAHKEMESİNE ÇIKARDILAR
Sonra beni orada ÖSO’nun bir karargâhına götürdüler, muhaliflerin kendi kurdukları mahkemede kadının karşısına çıkardılar, ifademi aldılar. Beni dinledikten sonra da “Allah yolunu açık etsin” dediler. Suriye şu anda çok kötü durumda. Özellikle Türk gazetecilere söylüyorum, oraya gitmeyin. Kimse gitmesin. (Hürriyet - İpek Yezdani)