Manipülasyon var mı yok mu?
Son dönemde herkesin konuştuğu seçim anketi manipülasyonu iddiaları ile ilgili olarak Fatih Altaylı'dan flaş açıklamalar...
Türkiye internete düşen bir ses kaydıyla seçim anketi manipülasyonunu tartışmaya başladı. Habertürk gazetesi ve kamuoyu araştırma şirketi Konsensüs işbirliğiyle yapılan ve Mart 2013’te yayınlanan ankette, BDP’ye MHP’den oy kaydırıldığı iddiası, gazetenin Yönetim Kurulu Başkanvekili Fatih Saraç ile Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı arasında geçtiği ileri sürülen bir telefon konuşmasına dayandırıldı. Ancak Altaylı ve Konsensüs yöneticisi Murat Sarı bu iddiayı yalanladılar.
ANKETTE MANİPÜLASYON
Manipülasyon iddiaları Habertürk gazetesinde yayınlanan “Türkiye Gündemi Mart 2013-İmralı ile Görüşmeler” başlıklı kamuoyu araştırmasıyla ilgili. Söz konusu iddiaya ilişkin haber ve ses kayıtları da internet ve sosyal paylaşım sitelerine yansıdı. Ses kayıtlarındaki diyalogların Habertürk gazetesinin Yönetim Kurulu Başkanvekili Mehmet Fatih Saraç ile gazetenin Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı’ya ait olduğu ileri sürüldü. Tapelerde, Fatih Saraç Kısıklı’dayken Fatih Altaylı tarafından aranıyor. Fatih Altaylı’ya ait olduğu öne sürülen ses kaydında “Diyorum ki ben bu anketin BDP ile olan bölümünü ben biraz anket şirketiyle konuşsam. 2 puan yüksek göstersek ne dersin” sözlerine Fatih Saraç “MHP’ninkini alıp oraya koyun” ifadesiyle karşılık veriyor. Bunun üzerine Altaylı “İşte biz kararsızlardan biraz aktarırım, biraz MHP’den aktartırım falan manipülasyon yapayım” diyor. İddiaya göre Saraç, bu konuşmasının ardından Başbakan Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ı arayıp konuyla ilgili bilgi verdikten sonra Fatih Altaylı ile bir kez daha görüşüyor.
İddialar üzerine Artı Bir TV’ye konuşan Fatih Altaylı, ankette manipülasyon yapmadıklarını, ses kaydının montajlanmış olduğunu ileri sürerek şunları söyledi: ”Anketi aynen yayınladık. MHP’de de yükseliş o ankette de kabak gibi görülüyor. Daha sonra AKP’de 6 puanık düşüş vardı. 54’ten 48’e düştü. Fatih Saraç’ın kime ne dediğini bilemem. Ben ona kefil olamam. Herkes onlardan birisinin yanında olmanızı istiyor. Biz bu kavgayı üzülerek izliyoruz. Biz hiç bir şeyde oynamadık. Oynamamız sözkonusu olamaz. Bunun montajlanması beni üzdü. BDP’deki düşüşle ilgili bir talep var ve biz de bakarız demişiz. Ama kayıtları kesip birleştirmişler.”
İşte Fatih Altaylı'nın +1 TV'de Mirgün Cabas'ın programına telefonla katılıp konuyla ilgili sorulara verdiği yanıtlar:
Cabas: Bu yapılan şeyle senin söylediğin biçimiyle çarpıtılarak yansıtılan şeyle maksat hasıl oldu mu olmadı mı?
Altaylı: Şimdi ordaki maksat şu; bir bizi bu kavgada herkes bir taraf yapmak istiyor yani, herkes bizim Habertürk Etkili bir gazete olduğu için herkes kendi yanında yer almamızı istiyor. Habertürk de inat ve ısrarla kimsenin yanında yer almıyor. Bak Mirgün benim ödediğim bedeli ve bu grubun ödediği bedeli Türkiye'de kimse ödemedi. Şimdi kimse hatırlamak istemiyor, medyanın en büyük utançlarından biri olduğu için. 2007 yılında benim başında bulunduğum gazeteye bu hükümet döneminde ya da bu siyasi iktidar döneminde el kondu ya bunu niye kimse hatırlamıyor? 1.4 milyar dolarlık satış bedeli ile halka arza hazırlanan bin medya grubuna el kondu sahte bir belge ile. Ve biz bu belgenin sahteliğini kanıtladık. Mahkeme kararı almamıza rağmen kimse bununla ilgili ağzını açıp niye hatırlatmıyor bunu? Medyada Fatih Altaylı'nın ve Ciner Grubu'nun ödediği bedeli kim ödedi? Bunu niye kimse hatırlamak istemiyor? Çünkü herkesin ayıbı var, orda çünkü herkes sustu o gün. Kimse ağzını açıp tek kelime etmedi. Benim gazetem bir 1 Nisan sabahı elimden uçarken.
Cabas: Şimdi bütün bu süreç içinde patronlar da kendilerine göre önlemler aldılar.
Kadroları değiştirmek, arada hükümetle iyi ilişkileri olan kişileri yükseltmek ya da dışarıdan onları getirip oraya monte etmek gibi. İki defadır Fatin Saraç'ın isminin girdiği tape'ler var. Bunlardan bir tanesi televizyonda altyazının kaldırılması, onla da ilgili birkaç tani tape arka arkaya çıktı. İşte önce alınması talimatı, sonra hesabını sorması, sonra ne yapacağız diye yöntem arayışı kalıcı bir yöntem arayışı. Bunlar da aslına bakarsan bu sürecin bir başlangıcı. Fatih Saraç'ın oradaki işlevi ne? Yani kısa bir süre öncesine kadar bir sene öncesine kadar yoktu orda öyle biri?
Altaylı: Galiba 1.5 senedir bizim grubun yönetiminde. Mirgün'cüm bunu Fatin Saraç'a soracaksınız. Benim başkası hakkında herhangi bir şey söylemem doğru bir tavır değildir. Sonuç olarak Fatih Saraç'ı o göreve getiren ben değilim. Öyle bir yetkim yok, öyle bir şeyim yok. Ben sadece orada gazeteden sorumluyum. Gazetenin yayın politikasından daha doğrusu gazetenin yayınından sorumluyum. Çünkü yayın politikası patronajla beraber verilecek bir karardır. ve burada patronaj beni olabildiğince özgür bıraktığında zannediyorum daha fazlasını yapabilir miydi bilmiyorum, Türkiye’nin olağan dışı şartlarında ama şunu söyleyeyim; Bunla ilgili kafalarda bir soru işareti varsa şunu düşünsünler, en azından, en azından Fatih Saraç gizil sakı biri değil. Bizim açık bir şekilde grubun yönetimine aldığımızı açıkladığımız beyan ettiğimiz birisi yani el altından birisi değil. Gizliden saklıdan bu işleri yapan birisi değil. Fatih Saraç kim diye kimse soramaz orda adı yazıyor. Grubun yönetiminde adı yazıyor. En azından burda bile bir şeffaflık var çünkü diğer gruplarda neler olduğunu sen de biliyorsun, herkes biliyor da kimse bir şey söylemiyor aslında.
Cabas: Biliyorum ve bazı tanıdığım insanlarda ya biz bunu niye yapıyoruz diyip görevlerini bırakıyorlar. Böyle bir şey geçiyor mu aklından?
Altaylı: Bırakan da var, bırakmayan da. Bırakmak mı doğru, bırakmamak mı doğru. Bunların hepsi tartışma konusu.
Cabas: Ben bu duruma niye düştüm, ben buradan bir çıkayım diyor musun hiç?
Altaylı: Vallahi çok çok vahim bir duruma düştüğümü zannetmiyorum. Türk medyasının durumu ne kadar vahimse hepimizin durumu o kadar vahimdir. Yani birbirimizdan ayrı düşmemiz söz konusu değil. Şunu da düşünmek lazım yani, bazı yerde olma bazı yerde olmamaktan daha iyidir Mirgün.
Cabas: Varlığınla orda olman suretiyle hala bir şeyleri diğiştirebildiğini söylüyorsun öyle mi, onu mu anlamam lazım?
Altaylı: Valla kim ne anlarsa onu anlar. Ben insanların anlayış kapasitelerini katsayılarını değiştiremem ama benim hala orda olmam bence kıymet arz eden bir şeydir. Alternatiflerimi düşünürseniz beni hala orda tutuyor olmaları da grup açısından kıymetli bir şeydir. Ne kadar önemli bir şey olduğunu bunun karşılığında ne kadar aslında sıkıntı çekme ihtimallerinin olduğunu da kimsenin anlaması lazım.