BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaYaşam-Magazin'Kurunun yanında yaş ta yandı'----

'Kurunun yanında yaş ta yandı'

'Kurunun yanında yaş ta yandı'
23 Haziran 2012 - 10:04 www.finansingundemi.com

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in gıdada taklit ve tağşiş yapan firmaları açıklamasına Erdal Bahçıvan’dan şartlı itiraz var

Bahçıvan, “İsim açıklanırken bir kural ve yöntem olmalı. Et ve süt konseylerinin dahil olduğu bir platformda açıklama yapılmalı ve kurunun yanında yaş da yanmamalı” dedi.
Yakından bakıldığında baba Mecit Bahçıvan ile oğlu Erdal Bahçıvan'ın iş öykülerinde aynı çizgiyi izledikleri görülüyor. Baba, peynir endüstrisini bu ülkede ilk kuran patronlardan birisi oldu. Bu işi yürütürken İstanbul Ticaret Odası (İTO) ile İstanbul Sanayi Odası'nın (İSO) kurumsal kimlik kazanmasına katkılarda bulundu. Oğul Bahçıvan da hem babasının işini büyüttü hem de 24 yaşında Meclis üyesi olduğu İSO'nun yönetimine girip Meclis Başkanlığı'na kadar yükselerek sanayicilerin yaşadıkları sorunların çözülmesine yardımcı oldu. Mesleki örgüt Türkiye Süt ve Et Üreticileri Birliği'nin (SETBİR) uzun yıllar başkanlığını da yapan Bahçıvan, elini her zaman taşın altına koydu.
Diğer ürünler portföyünde yok
Peynir sektörü son yıllarda birçok firmanın girmesiyle çok büyüdü. Doğu Anadolu'da ilk peynir fabrikasını kuran Bahçıvan ailesi, bu firmaların en eskilerinden. Yarım asırdır sadece peynir üretiyor. Erdal Bahçıvan, üniversiteden mezun olduktan sonra babasının yükünü devraldı. Baba Bahçıvan ise hala Yönetim Kurulu Başkanı olarak ağırlığını sürdürüyor.
Üretim merkezi Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesinde olan Bahçıvan Gıda, yarım asrı devirmesine rağmen peynir üretimine aynı sadakatı gösteriyor ve "Biz peynirciyiz" diyerek diğer süt ürünlerini portföyüne almıyor.
Erdal Bey, sizi işleriniz mi, yoksa başkanlık mı çok yoruyor?
Bu işleri kendimiz gönüllü olarak kabul ederek seçtiğimiz için yoruluyoruz diyemeyiz. Buna hakkımız yok. İSO Meclis Başkanlığı, çok icraatin içinden bir görev olmadığı için günlük hayattan aşırı bir zaman alıyor diyemem. Ama günlük çalışmalarda bir zaman planlaması yapmak gerekiyor. Şu anda kendi işime verdiğim zaman İSO'dan daha fazla. 24 saatimi ailem, işim ve sosyal çalışmalarım arasında dengelemeye çabalıyorum ama zaman dilimini kullanmakta doğrusu İstanbul da bizlere önemli bir bedel ödetiyor. Bugün Anadolu'da yaşayan çalışan müteşebbis, işçi veya bürokrat bir kişinin zaman huzuru ile İstanbul'daki fark bence İstanbul'un bedeli oluyor. Verilen teşvikler belki Anadolu'ya gitmek adına önemli ama en önemlisi orada çalışmanın huzuru kat be kat daha önemli.
Lübnan'a künefe peyniri
* Bahçıvan Gıda, peynir sektöründe nereye gidiyor?
Markalı peynirde yapacak daha çok şey var. Gidecek yolumuz olduğuna inanıyoruz. Ortadoğu'daki bütün ülkelere bizden peynir gidiyor. ABD'de var. Markalı olarak bu ülkelerde olmak önemli bir şey.
* Kaç çeşit peynir üretiyorsunuz?
30 civarında peynirimiz var. Türk pazarında bilinmeyen ihraç ettiğimiz bazı peynirler de var. Mesela, künefe peyniri diye bir peynir var. Türkiye'de pek bilinmez bunu tek biz üretip ihraç ediyoruz. Irak, Lübnan, Suudi Arabistan gibi ülkelerde varız. Künefe tatlısına çok uyum sağlayan bir peynir.
* Tarım Bakanlığı, kimsenin gözünün yaşına bakmıyor, gıdada taklit ve tağşiş (bir şeyin içine başka bir madde karıştırma, katıştırma) yapan firmaları teşhir ediyor. Bu işe ne diyorsunuz?
Gıda güvenliğinde aslında geçmişe göre çok iyiyiz. Geçmişte bunlar konuşulmadığı için ne yaptığımız ne ettiğimiz belli değildi. Şimdi ise çok şükür iyilerle kötüler arasında belirginleşmeler başladı. Tarım Bakanlığı'nın gıda güvenliğine uymayanların ismini açıklaması, doğru olsa bile bir yöntemin olması lazım.
Filtreler doğru uygulanmalı
* Bakan Mehdi Eker'e nasıl bir yöntem öneriyorsunuz?
Toplumun bilgilendirilmesi, toplumun duyarlı bir şekilde bilinçlendirmesi gerekiyor ama hangi yöntemle bunlar yapılmalı? Mesela; duyuru, Et ve süt konseylerinin de olduğu bir platformda da yapılabilir. Bütün bu açıklama ve duyuruların sektörün de içinde bulunduğu bir ortamda yapılması, çok daha uygun olur. Bir dalga geldi, 3 firma açıklandı, 3-5 gün sonra yeni bir dalga geldi 5-6 firma daha açıklandı tarzı yerine bunun bir kuralının, bir yönetmeliğinin olması lazım gelir diye düşünüyorum. Açıklamalar, doğru ama bu şekilde spot gitmemesi lazım.
* Peki, neden Et ve Süt konseylerinden fazla ses çıkmıyor?
Kendi aralarında bunları değerlendiriyorlar. Firma olarak Süt Konseyi'ne biz de üyeyiz. Bakanlığın gidişatı doğru ama şekle şemale bağlayacak düzenlemelere ihtiyaç var. Çünkü, yaş ağacın yanında kurunun da yanması olmamalı. Aslında süpermarket ve market zincirlerinin de gıda güvenliğinin arkasında samimi ve güçlü durması lazım. Birtakım temel filtreleri doğru uygularlarsa böyle durumlarla da karşılaşılmaz. Temel görev, satın almayı yapan marketlere düşüyor.
İşin içine girmemiz yanlış anlaşılır
* Siz meslek ve dernek örgütleri olarak denetim mekanizmasını işletemez misiniz?
O uygulamalar yanlış anlaşılır. SETBİR Başkanı iken de çok düşündük bunu ama halkın algısında güven teşkil etmez diye vazgeçtik. Bence, güçlü perakendecilerin, birlikte bu konuyu oturtmaları lazım. Çünkü, nihai tüketiciyle karşı karşıya kalan onlar oluyor. Yine de eskiye göre daha iyiye gittiği kanaatindeyim.
* Yediğimizi içtiğimizi sağlığımızı tehlikeye sokmadan nasıl kontrol edebiliriz?
Yine de temel olay, alışveriş yaptığınız yere ve markaya güvenmek olacaktır. Çünkü, bir markanın kolay kolay kendisini o noktaya getirmesi mümkün değil, servetini bu işe koymuş, markasına yatırmış. Bunu mutlaka korumak ister.
Süt projesi çok kısa süreye sıkıştırıldı
* Milli Eğitim Bakanlığı'nın öğrencilere süt dağıtma projesi, sizce doğru muydu?
Evet, doğru bir proje. Yanlış olan, zamanlamayı daha geniş ve ferah yapmamalarıydı. Süre sıkıştı biraz. Bol zamana yayılmalıydı.
* Kişi başına ne kadar süt içiyoruz?
Kişi başına yaklaşık peynir tüketimi yılda 8 kilo, süt de yaklaşık 150 litre civarında. Bu miktarlar, gelişmiş ülkelere göre az ama yoğurtta 80 - 100 kilo ile daha iyi durumdayız.. Avrupa ve ABD gibi ülkelerde peynir kişi başına 25 - 30 kilolarda, süt tüketimi 300 litre ve üzerinde. Toplum zenginleştikçe bu miktarlar da artacak. Okul sütü projesini de bu anlamda çok yararlı görüyorum.
Yeniden adaylık için üyelerin desteği lazım
* İSO'nun gücü nedir?
Türkiye'nin sanayi gücünün yüzde 60'ını temsil eder. Vergilerin toplamının, istihdamın toplamının en yoğun kısmını da bölgesinde tutar. İstanbul'u aslında tüm Marmara Havzası olarak görmek lazım. Kocaeli, Tekirdağ, Edirne, Çerkezköy'ü düşündüğünüz zaman burası bir Kuzey Marmara havzasıdır.
* Gelecek dönemde İSO'da başkanlığa yeniden aday olacak mısınız?
Valla, bunları konuşmak için henüz çok erken. Daha 8 aylık bir süre var. Seçim sath-ı mailine girmeden böyle bir konuyu konuşmak doğru değil. Çünkü, meclisin yapısı da değişecek, üyeler de değişecek.
* Karar vermenizde neler etkili olur?
Mutlaka insanların size bir teveccüh göstermesi, bu konuda sizden hizmet beklemeleri ve sizi desteklemeleri gerekir. Bunları benim tek başıma bir irade koyarak yapmam mümkün değil.
NACE, oda seçimlerini 2013'ün ilk aylarına sarkıtır
* Peki, odaların seçimlerine epeyce az kaldı. Ancak, NACE çalışmaları nedeniyle bir ertelenmeden söz ediliyor, doğru mu?
NACE, firmaların kodlamalarını kapsıyor. Geçen yıl başlamıştı, şimdi onun yeni bir hamlesi yapılıyor. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile TOBB'un birlikte yaptığı bir çalışma. Oda seçimlerinde takvim 2012'nin Ekim veya Kasım'ı idi ama NACE'den dolayı 4-5 ay sarkar, 2013'ün Ocak veya Şubat'a aldırılma durumu var. Büyük bir ihtimalle gecikme olacak gibi görünüyor.
* NACE, oda seçimlerinde neleri değiştirecek?
Bazı firmaların gerçek gruplarına girmesini belirginleştirecek. Çok belirli bir taban kayması olacağını zannetmiyorum. Yeni durumun oda seçimlerini etkileyeceğini düşünmüyorum. TOBB seçimleri zaten 2013 Mayıs ayında yapılacaktı yine aynı tarihte yapılacak.
Rıfat Bey, çıtayı çok yükseltti yeni başkanın işi kolay değil
* TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu da koltuğunu devredecek. Hisarcıklıoğlu'ndan sonra başkan olmak da pey kolay görünmüyor değil mi?
Henüz bunları konuşmak için çok erken gerçekten. Hisarcıklıoğlu, büyük bir tempo ile çalışıyor. Çıtayı fevkalade yükseltti. Temposu ve çalışkanlığıyla, her yerde ve her noktada olmak gibi özellikleriyle, kendisine ait bir enerji göstermesiyle aldı yukarılara taşıdı. Eski başkanlar da çok başarılıydı ama Rıfat Bey, çıtayı çok çok yükseltti. Üniversitenin iyi bir boyuta gelmesi, TEPAV gibi çalışmalar, gerçekten çok önemli. Yiğidin hakkını vermek lazım. Ondan sonra gelecek başkanın da tempoyu düşürmeden işi götürmesi gerekiyor. Bu sinerjiden sonra gelecek başkanın işi kolay değil. TOBB güçlü bir camiadır. Alışmış olduğu hızdan, enerjiden çıkarmaya müsaade etmez.
Odalarda gönüllülüğün tartışılmasında varım
Hep tartışılır, odalar yarı resmi kuruluşlar, artık özelleştirilsin ve üyelik de gönüllülük esasına dayansın. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
Ben bu görüşe çok uzak olanlardan değilim. Gönüllülük esasının tartışılması noktasında varım. İnsanlara, "Ben buraya zorunlu üyeyim" sözünü dedirtmemek gerekir.
Peki, bu gönüllük esası nasıl uygulanır?
Bir şekilde yapılır. Yolu yordamı var. Yarı gönüllülük olabilir. Şu anda içinde olmadığım için bir öneri getirmeyi uygun görmüyorum ama bir kanunla yapılabilir. Üyelik hakkı daha gönüllü hale getirilebilir. Aslında bugün birçok dernek bizim aidatlardan daha yüksek bir ücretle ayakta duruyor biliyor musunuz?
PERİHAN ÇAKIROĞLU / BUGÜN GAZETESİ

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)