Kurtulmuş'tan flaş Türkiye-Rusya açıklaması
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Türkiye ile Rusya arasındaki gerginliğin uzun süre devam etmeyeceğini söyledi.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Ordu Büyükşehir Belediyesinin evsahipliğinde, Kültür Sanat Merkezi'nde düzenlenen Yeni Türkiye Konferansları kapsamında gerçekleştirilen "Türkiye-Rusya İlişkileri" konulu panele katıldı.
Türkiye'nin Rusya ile yaşadığı krizle gelişen sürecin sadece Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkinin ya da Ortadoğu'daki bu uçağın sınırı ihlal etmesinden kaynaklanan bir mesele olmadığını söyleyen Kurtulmuş, "Evet, biz o zaman da hükümet olarak görüşümüzü çok net ifade ettik. Sayın Cumhurbaşkanımız da devletin en üstündeki zat olarak görüşlerimizi ifade etti. Bu uçağın düşürüldüğü anda Türkiye, gerçekten uçağın kimliğini bilmiyordu. Eğer bir Rus uçağı olduğu bilinseydi başka şekilde bir davranış içerisinde olunurdu. Bunları açık söyledik. Ama maalesef ondan sonra karşılıklı olarak, özellikle Rusya tarafından yapılan çok üst düzeyde açıklamalarla konu bir siyasi gerginlik ortamına döndü" diye konuştu.
"Benim de şahsi kanaatim, inşallah bu gerginlik uzun süre devam etmeyecektir" diyen Kurtulmuş, "İktisadi, siyasi alanda ve tarihsel olarak çok yakın ilişkileri olan iki komşu ülkenin arasındaki ilişkiler düzelecektir diye ümit ediyoruz, temenni ediyoruz. Ancak bu ilişkin bu noktaya gelmesine neden olan kriz Suriye krizi, aslında dünya sisteminin bugün gelmiş olduğu noktayı göstermesi bakımından fevkalade ilginç bir noktaya gelmiştir" ifadelerini kullandı.
Kurtulmuş, Suriye'deki meselenin öncelikli olarak bir iç savaş olarak başladığını belirterek "Hatta önce Arap baharının rüzgarlarından esinlenen Suriye halkının, Suriye'deki dinamik, genç kitlelerin sokaklara çıkarak rejimi değiştirmek, demokratik bir Suriye'yi kurmak için başlattığı gösterilerle maalesef rejimin tahammülsüzlüğü çerçevesinde bir anda rejim tarafından yapılan baskılara ve katliamlara döndü" şeklinde konuştu.
Suriye'deki savaşların farklı boyutlarda sürdüğünü anlatan Numan Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Amerika'da faaliyet gösteren bir düşünce kuruluşunun tespitine göre, şu anda Suriye'de yüzlerce farklı kimlikte örgüt işin içerisine girmiş vaziyette. Şehir şehir, kasaba kasaba, cadde cadde Suriyeli şehirlerin maalesef köyleri bölünmüş vaziyette. Birtakım güçler, bir kısmı küresel dengeler içerisinde gücünü artırmak için, bir kısım ülkeler ise bu bölgedeki güçlerini artırmak için bu savaşın tarafı oldular. Bütün bu örgütlerin hatta bugün Türkiye'deki PKK'nın ortaya koymuş olduğu, yükseltmiş olduğu bu terör saldırılarının arkasında hiç şüphe yok ki Suriye'deki bu gelişmelerin de büyük payı vardır. Birtakım örgütleri maşa olarak kullanan büyük güçler onlar üzerinden bölgesel güç denklemlerinde kendi güçlerini artırmaya çalıştılar. Bir kısmı da dünyadaki siyasal dengede kendisini avantajlı duruma getirmeye çalıştı ve bugün olan Suriye'ye oldu. Parça parça, lime lime edilmiş bir coğrafyadan bahsediyoruz."
Numan Kurtulmuş, bölgedeki bütün ülkelerle iyi ilişkileri sürdürmek ve tarih sahnesinde olduğu gibi yeniden güçlü bir şekilde yola devam etmek gerektiğini belirtti.
"Bütün ülkelerin meseleleri karşılıklı rıza ve müzakereyle ortadan kaldırılmaya çalışılmalı"
Hem bölge halkları arasında dirliği ve birliği korumak, hem de bölgedeki güçler arasında ihtilafları ortadan kaldırarak yeni bir düzen kurulması gerektiğine işaret eden Kurtulmuş, "Siyasi ihtilafları ortadan kaldırmanın yolu silahlı kavgalarla, mücadelelerle sonuç elde etmek olmamalıdır. Biz Türkiye olarak diyoruz ki bütün meselelerimiz, bütün ülkelerin meseleleri karşılıklı rıza ve müzakere ile ortadan kaldırılmaya çalışılmalıdır. Eğer bunu yapabilirsek, eğer bu anlamda yeni bir düzenin de kurulmasına yardımcı olabilirsek Türkiye olarak çok şey yapmış olacağız" değerlendirmesinde bulundu.
"Aydınlarımıza sorumluluk düşüyor"
Numan Kurtulmuş, Türkiye'nin emniyet içerisinde olması için her türlü sorumluluğu alacaklarını vurgulayarak sözlerini şöyle tamamladı:
"Fikri bütünlük içerisinde önce bu ülkenin insanlarını ve bütün İslam topluluklarını aynı fikri bütünlük içerisinde bir araya gelmeye çalışacağız, sağlayacağız. Bunun için aydınlarımıza sorumluluk düşüyor. Çeyrek aydınlara değil, yarım aydınlara değil. Gerçekten aydın olan, bu toprağa bağlı olan, bu kültüre bağlı olan ve bu fikri bütünlüğe sahip olanlara söylüyorum, en az siyasetçiler kadar aydınlarımıza da görevler düşüyor. Akademisyenlerimize de görevler düşüyor. Evet, sadece bilgi değil, bu bilgiyi bilinç düzeye çıkaracak çalışmalar yapmak hepimizin vazifesidir."