Döviz kurlarındaki yangın nasıl söndürülecek? Merkez Bankası, kur artışına karşı elindeki silahları yeterince kullanıyor mu? Uğur Gürses, Hürriyet'teki analizinde bu soruların yanıtlarını veriyor. İşte o yazı:
FED’in tahvil alım programını kısma niyetini açıkladığı mayıs ayından bu yana dolar kuru yüzde 24, euro kuru ise yüzde 28 arttı. Bu artışın yüzde 8’lik bölümü yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun başladığı 17 Aralık’tan itibaren geçen bir ayda oldu.
Merkez Bankası dövizdeki bu kanamayı, mayıs sonundan bu yana tam olarak 19 milyar dolar satarak durdurmaya çalışsa da yeterli olamadı. En önemli silahı faizi ise pek kullanmış sayılmaz. Bankanın piyasaya verdiği paranın ortalama maliyeti mayıs ayında yüzde 5’den ocak ayında yüzde 7’ye gelmiş durumda. Enflasyon bekleyişleri ise yüzde 7.5 seviyesinde. Yani beklenen enflasyonun altında bir kısa vadeli
faiz oranı var. Bu devam ettiği ölçüde döviz kanayacak.
Şimdi soru şu; Merkez Bankası ne yapmalı?
Dövizdeki kanamayı seyretmeli mi? Faizi mi arttırmalı? Kurdaki artışa mı katlanalım? Faizdeki artışa mı? Her ikisinin de ayrı ayrı fayda ve maliyetleri var. Acaba her birinin ekonomik birimlere getireceği net faydasına ya da görece düşük maliyetine baksak?
Üç kesim var; biri tüketiciler yani hanehalkı, diğeri üreticiler yani şirketler kesimi, sonuncusu da kamu kesimi yani hazine. Ana maliyet ve faydaları hesaba katarsak nasıl bir tablo çıkar?
Benim hesabım; kur artışının topluma bedelinin
faiz artışından kat ve kat pahalı olduğunu söylüyor. Merkez Bankası faizi arttırmasa da piyasa faizinin yerinde durmayacağını da biliyoruz.
Kur artışı
TÜKETİCİLERE; yani hanehalkına ilk elden enflasyon yolu ile maliyet getiriyor. Kurdaki yüzde 10’luk artışın enflasyona etkisi kabaca 1.5 puan. Mayıstan bu yana yüzde 25’lik kur artışının hane harcamalarına getirdiği yük en az yüzde 3.75 oluyor. Bu da Türkiye’deki 20 milyon haneye yayılarak, hanehalkının cebinden ilave olarak en az kabaca 45 milyar TL çıkacak demektir. Öte yandan sadece sınırlı dayıda hanenin 90 milyar dolarlık döviz hesapları nedeniyle kazancı 50 milyar TL.
Şirketler; kesimine olan en önemli maliyet, 165 milyar dolarlık açık döviz pozisyonundan geliyor; mayıs sonundan bugüne döviz açığı olan şirketlere binen kur artışı maliyeti yükü 90 milyar TL. Şirketler kesimine ayrıca ilave olarak binecek olan ancak tüketiciye yansıtamayacakları üretim maliyetleri de var. Kur artışı ihracatçı şirketler için kazanç sağlamıyor mu? Araştırmalardan biliyoruz ki; kur artışları ihracatçılarca rekabetçi fiyatlamada hemen kullanılamıyor. Maliyetlerin de artacağını biliyorlar. 2011’deki yüzde 23’lük kur artışını, 2012’de ihracatta yüzde 12’lik bir artış izlemişti. 2012’de yüzde 4’lük kur gerilemesi ile 2013 ihracatı 2012 yılı ile aynı kaldı. Yüzde 25’lik kur artışının 2014’te yüzde 10’luk bir ihracat artışı getireceğini varsaysak, buradan gelecek ilave katma değer kabaca 2-3 milyar doları geçmez.
Kamu kesimine olan maliyet; 108 milyar dolar dış borcu olan kamu kesimine kur artışından gelen maliyet 60 milyar TL. Merkez Bankası’nın elindeki döviz fazlası 45 milyar dolardan gelen kazanç olan 24 milyar TL düşülürse nette 36 milyar TL maliyet var.
Faiz artışı
HANEHALKININ; varlıkları, yükümlülüklerinin üzerinde. Eylül sonu itibariyle bakıldığında, 655 milyar TL’lik varlığa 360 milyar TL’lik yükümlülüğü var. Yani varlıklarının yüzde 60’ını geçmiyor.
Faiz ödemeleri harcanabilir gelirin sadece yüzde 5’i kadar. Döviz yükümlülüğü yok. Çoğunlukla da konut, araç ve ihtiyaç kredilerinden oluşuyor. Bunların önemli bir bölümü ise sabit faizli krediler. Yani,
Faiz artışlarından etkilenmiyor. Hanehalkı varlıklarının yüzde 80’i TL varlıklar. Faiz artışı olumlu etkiliyor.
Şirketler; kesiminde 1 puanlık faiz artışının etkisi, bankacılık kesiminden kullanılan TL kredilerin toplamı kabaca 440 milyar TL üzerinden bakılırsa yıllık 4.4 milyar TL maliyet getiriyor. Ekonomide hanehalkı tüketiminin payı yüzde 70’e yakın olduğundan, faiz artışının şirket satışlarını yavaşlatacak. Ancak, Merkez Bankası artırmasa da piyasa faizi yükseleceğinden, bundan kaçış yok.
Hazine’ye etki; iç borç stokunun faiz artışından etkilenecek olan kısmı bir yıl içinde vadesi gelecek kısmıdır. Bu, iç borcun yüzde 32’si. Bunun da yüzde 65’i TL cinsi. Yani 430 milyar TL’lik iç borç stokunun sadece 90 milyarlık bölümü demek. Faizler 1 puan artsa maliyet artış etkisi 1 milyar dahi tutmuyor.
KUR ARTTIĞINDA
45 milyar lira
Tüketicinin kur zararı
90 milyar lira
Şirketlerin kur zararı
36 milyar lira
Hazinenin kur zararı
FAİZ ARTTIĞINDA
1 milyar lira
1 puanlık faiz artışının Hazine’ye etkisi
4.4 milyar lira
Şirketlere faiz artışının etkisi
%80
Hanehalkı varlıklarının yüzde 80’i TL varlıklar. Faiz artışı olumlu etkiliyor.