Kredilerde pozitif ayrımcılık dönemi

Ekonomi yönetiminin, cari açığı yavaşlatmak ve ısınan ekonomiyi soğutmak için bankalara yönelik aldığı iki karar; zorunlu karşılıkların artırılması ve kredilerdeki artışın yıllık yüzde 25'te tutulması bankaların kârlarını olumsuz etkileyeceği aylardır tartışılıyor. Bankalarla ekonomi yönetimi arasında kapalı kapılar ardında bazı pazarlıklar döndüğünü biliyoruz. Hafta içinde TOBB Genel Kurulu için gittiğimiz Ankara'da merak ettiğimiz soruların bazılarına kısmen yanıt bulduk. Bankacıların "Kredilerdeki yüzde 25 sınırı bazı krediler için yumuşatılsın" isteğine ekonomi yönetiminin sıcak baktığı hafta içinde yazılmıştı. İki hafta önce Ankara'da yapılan bankacı-ekonomi bürokrasisi zirvesinde 'yumuşama çabaları'nın adı konulmuş. Bankacıların olumlu bakılan teklifi ise şöyle: "Türkiye'nin en önemli iki sorunu var; İşsizlik ve cari açık. Eğer istihdam yaratan ve cari açığı daraltıcı krediler yüzde 25 limitinden muaf tutulursa bankacılık sektörü iki sorunun çözümüne katkıda bulunacak. Özetle; cari açığı azaltıcı, istihdam dostu krediye pozitif ayrımcılık yapılmasını istiyoruz."
HER ENERJİ OLMAZ
Muafiyet istenen sektörlerin başında enerjinin olduğunu Yapı Kredi Genel Müdürü Faik Açıkalın söyledi. Açıkalın, hidroelektrik ve rüzgâr santrallerinin finansmanıyla daha az enerji faturası ödeneceğini anlattı. HES ve RES'lerde sadece türbinler yurtdışından alındığı için doğru kalem gibi görünüyor. Aslında önemli olan diğer enerji sektörü kredilerinin buna dahil edilip edilmeyeceği... Zira kömürde henüz teknolojiye (tozlaştırma yeteneğimiz düşük) hakim değiliz. Doğalgazda da hem gaz hem de santral ile birçok mühendislik hizmeti ithal edildiği için bu kredilerin muafiyeti cari açığı azaltmaya katkısı olmayacağı söyleniyor. Tarık Yılmaz/Sabah