Korona aşılarında yeni teknik

Chicago Amerikan Üniversitesi'nden araştırmacılar yeni bir teknoloji geliştirdiklerini duyurdular. Araştırmacılar fareleri, reseptör bağlama alanı (RBD) antijeninin birden fazla kopyasını görüntüleyerek virüsü taklit eden nanoparçacıklarla bağışıklaştırmayı başararak aşının güçlü antikor ve T hücre yanıtlarını tetiklediğini gösterdiler.

Araştırmacılar, ACS Central Science'ın son sayısında yayımlanan çalışmada yeni tekniğin farelerde başarılı olduğunu bildirdiler.

ABD Gıda ve İlaç Dairesi tarafından acil kullanım izni verilen ilk aşılar, mRNA tekniği ile üretilmişti. Bununla birlikte geleneksel protein bazlı aşılar da klinik deneylerde umut verici sonuçlar gösterdi. Çoğu aşının koruyuculuk oluşturma süreci, bağışıklık sistemini, insan konakçı hücrelerinin yüzeylerindeki ACE-2 reseptörlerine bağlanan virüsün spike proteininin bir parçası olan bir peptitin reseptör bağlama alanı (RBD) antijenini tanıması için eğitmesi şeklinde çalışıyor.

Ancak söz konusu aşılarda uzun süreli bağışıklık için önemli olduğu düşünülen ikili antikor ve T-hücre yanıtları ortaya çıkarma gibi bir özellik bulunmuyor.

Melody Swartz, Jeffrey Hubbell ve Chicago Üniversitesi'ndeki meslektaşları, daha önce antijenleri ve adjuvanları (bağışıklık tepkisini artıran yardımcı moleküller) kapsülleyebilen ve ardından serbest bırakabilen, kendiliğinden birleşen küresel nanoparçacıklar olan polimerzomlar adı verilen bir aşı aracı geliştirdiler. Polimerzomlar güçlü T hücresi bağışıklığına yol açıyorlar. Bilim insanları, yüzeylerinde birden fazla reseptör bağlayıcı alan (RBD) antijeni kopyalayarak virüsleri taklit etmek için nanopartiküller tasarlayarak antikor tepkisini geliştirip geliştiremeyeceklerini araştırdılar.

Bunun üzerine araştırma ekibi yeni çalışmalarında, boyut olarak korona virüse benzer polimerzomlar yaptılar ve bunları reseptör bağlayıcı alan (RBD) antijeni ile donattılar.

Nanoparçacıkları laboratuvarda karakterize ettikten sonra üç hafta arayla iki doz halinde, bir adjuvan içeren ayrı polimerlerle birlikte farelere enjekte ettiler. Karşılaştırma için, başka bir fare grubunu, adjuvan içeren nanopartiküllerle birlikte RBD antijenlerini kaplayan polimerzomlarla aşıladılar.

Her iki fare grubunda da yüksek seviyelerde RBD'ye özgü antikorlar üretilse de yalnızca yüzeyi dekore edilmiş polimerzomlar, hücrelerde virüs enfeksiyonunu önleyen ve sağlam T hücresi tepkileri ortaya çıkaran nötralize edici antikorlar üretti.

Araştırmacılar, Amerikan Kimya Derneği'nin internet sitesinde dün yayınlanan bir raporda, yeni aşının insanlarda kullanılması için güvenliğini ve etkinliğini sağlamak adına halen test edilmesi gerektiğini söylemesine rağmen sınırlı alanlarda yaygın dağıtım açısından mRNA aşılarına göre avantajları olabileceği görüşündeler. Araştırmacılar ayrıca bunun nedeninin, yüzey kaplı polimerzomların, sıfırın altındaki sıcaklıklarda depolama gerektiren mRNA aşılarının aksine buzdolabında en az altı ay boyunca stabil ve aktif olmaları özelliğinden kaynaklandığını vurguladılar.

Avustralya’da tam kapanma kararı

Sağlık sistemi en iyi olan ülkeler

Aşı olmayanlara sosyal hayat yasağı