Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
Dernek güncel kanıtların, damarların duvarlarındaki düşük yoğunluklu lipoprotein LDL ve yüksek yoğunluklu lipoprotein HDL’in, kalp, beyin veya vücudun uzuvlarını besleyen damarlarda sertlik başlamasının “ana nedeni” olduğunu kanıtladığını belirtti. Dolayısıyla, kalp krizi, göğüs ağrısı, felç veya uzuv kangreni gibi tüm yansımalarının ve komplikasyonlarının temelinin bu sorun olduğu belirtildi.
Avrupa Kardiyoloji Derneği “ASCVD kalp damarlarında sertleşme hastalığındaki hafif kolesterol ve diğer apolipoproteinlerin bu nedensel etkisi, genetik çalışmalar, klinik gözlemsel çalışmalar ve deneysel çalışmalar ile şüphenin ötesinde olduğu kanıtlandı.” açıklamasında bulundu.
Testlerde hassaslık
Dernek şu bilgileri paylaştı:
“Tam anlamıyla, düşük kolesterol LDL seviyelerindeki her düşüş, kardiyovasküler hastalık riskinde azalma ile orantılı ilerliyor. Bu olumlu değişimi sağlamak için hangi ilaçlar kullanıldığı önemli olmuyor. Bu nedenle LDL kolesterol seviyelerinde küçük bir düşüş bile, kalp krizi veya felç geçirmiş hastalardaki sağlık riskinde önemli bir azalma anlamına gelecektir.”
Dernek, sunduğu bilgilerdeki temel adımın kolesterol ve trigliserit düzeylerini ölçmek için bir kan testi yapılması olduğuna ve test ne kadar hassas olursa, önleme ve tedavinin de o kadar netlik kazandığına inanıyor.
Kolesterol ve lipidler için yapılan kan testleri dört unsura yönelik sonuçlar verir. Söz konusu unsurlar arasında şunlar yer alıyor:
- Yüksek yoğunluklu lipoprotein (HDL), iyi kolesterol olarak bilinir zira kanda ne kadar yüksekse, kalp damar hastalığı riski o kadar düşük olur.
- Düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL), zararlı kolesterol olarak bilinir zira kanda ne kadar yüksekse, kalp damar hastalığı riski o kadar yüksek olur.
- Trigliseritler. HDL ve LDL ile yükseldiklerinde, damar duvarlarında kolesterol ve yağ birikme şansı artar.
- Toplam kolesterol (TC), kolesterol testinde yukarıdaki üç unsurun ölçülmesinin toplamıdır.
İnsanlara genel olarak kolesterol seviyeleri için kan testi yapıldığında aç olmalarına gerek olmadan test gerçekleştirilir. Ancak kalp damar hastalıkları olanlarda ve metabolik sendrom hastalarında takip ederken bu yöntem izlenir. Karında şişme, trigliserit yükselmesi, HDL yükselmesi, tansiyonun çıkması, kan şekerinin çıkması yada diyabet veya kolesterol bozukluğu olan hastalarda, açken (9 ila 12 saat arasında değişen bir süre boyunca) analiz için kan örneği alınması gerekli olur.
Belli bir süre aç kalınmış olunması gerekliliği ile ilgili sorunun temeli, kolesterol analizi için kan örneği alınmadan saatler önce yiyecek ve içeceklerin (su dışında) tüketilmesinin bu testin sonuçlarını, özellikle trigliserit sonuçlarını etkileyebilecek olmasına dayanıyor. İçme suyunun test sonuçları üzerinde hiçbir etkisi bulunmuyor.
Kolesterol ve trigliserit testlerinin sonuçlarında anormallikler fark edildiğinde, söz konusu sonucun hastalıklardan veya “diğer” koşullardan kaynaklanmadığından emin olunması gerekiyor. O zaman da “diğer” anormalliklerin tedavi edilmesi, lipid düşürücü tedaviye gerek kalmadan kolesterol ve trigliserit bozukluklarını iyileştirmesini sağlar. Söz konusu diğer durumların örnekleri arasında Hipertiroidizm ve Kortikosteroidler yer alır.
Kolesterol kontrol altına alma adımları
Günlük yaşam tarzı davranışlarını iyileştirmenin (beslenme, egzersiz, stresi azaltma, kilo verme) son derece önemli olmasının yanı sıra, kolesterol ve trigliseritleri kontrol altına alma stratejileri, buna yönelik ilaçların kullanımına dayanıyor. Bazı ilaçların dünyanın her yerinde bulunmayabileceği veya bazı hastaların ilaçların yan etkilerini kaldıramayacağı göz önüne alındığında, Avrupa Kardiyoloji Derneği, tedavi için öncelikli olarak istenen hedefin, erkekler ve kadınlar tedavi ile ulaşılacak hedef seviyeler içinde olmak için mümkün olan en kısa sürede düşük kolesterol seviyelerine ulaşmak olduğunu belirtti. Bu nedenle tedavi karar verme süreci doktor ve hasta arasında ortak ve tedavi yaklaşımının aşamalı olması gerekiyor. Zira tedavi, hastanın işbirliğine bağlı olur ve bu ilaçların yan etkileri nedeniyle sıkıntı yaşanması olasılığını azaltır.
LDL seviyeleri yüksek olan kişilerden, kalp damarları hastalıkları teşhisi konanların ve kalp damarları hastalıkları olmayanlarda hastalığın gelişme riskinin yüksek olması sebebiyle bu seviyelerin düşürülmesi gerekiyor. Yani, söz konusu kişiler için LDL seviyelerinin 1,4 (bir nokta dört) mmol-litreden (veya 55 mg-dL) daha az olması olan hedef seviyelere ulaşması gerekiyor.
Yaşlılarda kolesterol ve trigliserit bozuklukları
Avrupa Kardiyoloji Derneği, 70 yaş üstü kişilerde kolesterol ve trigliserit bozuklukları vakalarını da ele aldı. Sadece yaşa dayanmanın pratikte nispeten yanlış ve keyfi olduğunu belirten dernek açıklamasında “Biyolojik yaş klinik uygulamada diğer faktörlerden etkilenen bir faktördür. Örneğin, 75 yaşındaki bir kişi formda olarak 70 yaşın altındakilere yönelik tedavi için uygun olabilir. Buna karşılık, 65 yaşındaki bir kişi çok zayıf olabilir daha yaşlı olarak kabul edilerek tedavi edilebilir” ifadelerine yer verdi. Kronolojik yaş ve biyolojik yaş olmak üzere iki farklı yaşımız olduğu bilmemiz gerekiyor.
Kronolojik yaş, bir kişinin yaşadığı yıl sayısı anlamına gelirken biyolojik yaş, kişinin vücudunun gösterdiği yaştır. Biyolojik yaş, diyet, egzersiz, uyku alışkanlıkları, çeşitli hastalıklar ve psikolojik durum gibi birçok faktörü hesaba katar ve belirlenmesi için çeşitli klinik yollar var.
Dernek güncel kanıtların, yaşlı hastalarda damar sertleşmesine bağlı kalp hastalığına yönelik bir risk faktörü olarak yüksek LDL düzeylerinin rolü olduğu bilgisini güçlendirdiğini belirtti. Temel kadiyovasküler durumların örnekleri arasında kalp krizi, felç ve diğerleri yer alıyor. Dernek, yüksek kolesterole karşı “birincil korunma” durumlarında, yani koroner kalp hastalığı tanısı almamış ancak kolesterol bozukluğu olan yaşlılarda yani damar sertliği olan kalp hastalığı teşhisi konmamış ancak kolesterol bozuklukları olan yaşlı yetişkinlerde, kalp hastalığı risk düzeyi değerlendirmesi sonucuna göre yapılması gerektiğini belirtti. Aynı zamanda, 75 yaşın üzerindeki yaş grubu için kolesterol ve lipid bozukluklarını önlemeye yönelik ilaç verilirken tedavi edici doz miktarının ayarlanması konusunda, hastanın eşlik eden hastalıklarının etkisi, böbrek çalışmasının verimliliği ve diğer faktörlere dikkat edilmesi gerekiyor.
Kolesterolü düşürecek 13 besin
Beslenme faktörleri, doğrudan veya kolesterol bozuklukları, yüksek tansiyon veya glikoz seviyeleri gibi dolaylı etkiler yoluyla kalp damar hastalıklarını gelişme riskini etkiliyor. Dernek klinik çalışmalarda elde edilen tutarlı kanıtlara dayanarak bu konudaki tavsiyesini şöyle özetledi:
- Hayvan bazlı ürünlerin daha az ağırlıklı olduğu bitki bazlı bir diyet uygulayın.
- Doymuş Yağ Asitleri (hayvansal yağ, hurma yağı, hindistancevizi yağı), günlük alınan toplam gıda enerjisinin yüzde 10’undan azını oluşturmalı.
-Trans yağ asitlerini yemekten kaçının.
-Toplam günlük tuz alımı 5 gramdan az alın (yaklaşık bir çay kaşığı).
- Günde 30 ila 45 gram lif (tam tahıllar ve kabuksuz gibi meyveler) tüketin.
- Günde 200 gram (2-3 porsiyon olarak) herhangi bir meyve tüketin.
- Günde 200 gram sebze (patates gibi nişastalı sebzeler hariç) (2-3 porsiyon) tüketin.
- Doğal kırmızı et tüketimini haftada maksimum 350 ila 500 grama düşürün.
- İşlenmiş et (sosis, salam, martadella) tüketimini önemli ölçüde azaltın.
- Özellikle yağlı balıklar başta olmak üzere haftada bir veya iki kez balık yiyin.
- Günlük 30 gram tuzsuz kuruyemiş tüketin.
- Alkolsüz içecekler ve meyve suları gibi şekerle tatlandırılmış içeceklerin (suni tatlandırıcılar hariç) tüketimini azaltın.
- Orta derecede kahve tüketimi (günde 3-4 fincan) zararlı değil faydalı olabilir.
Kolesterolü düşürmeye yönelik tedavilerdeki gelişmeler
Avrupa Kardiyoloji Derneği klinik kullanım için ana kolesterol düşürücü ilaçları sundu. Söz konusu ilaçlar arasında şunlar yer alıyor:
-Statin sınıfı ilaçlar. Avrupa Kardiyoloji Derneği’ne göre, genel olarak hafif kolesterol yüksekliği olan hastaların tedavisinde tercih edilen ilaçtır. Bu grup ilaçları kullanan hastalar arasında, kalp damarlarında sertlik geliştirme riski yüksek olan hastalar ve halihazırda bu rahatsızlığa sahip olan hastalar bulunmaktadır. Bu ilaç sınıfı, karaciğerin kolesterol üretimini azaltarak LDL ve trigliserit seviyelerini düşürür. Kolesterolünün yüzde 80’inin karaciğerin üretiminden, yüzde 20’sinin ise besinlerden sağlandığı biliniyor. Atorvastatin (Lipitor), Rosuvastatin (Crestor) ve Simvastatin (Zocor) dahil olmak üzere farklı statin ilaçları da bulunuyor.
-Kolesterol absorbsiyon inhibitörlerinin bağırsak emilimini azaltan ilaçlar. Bu ilaçlardan biri Ezetimib’dir. Söz konusu ilaç ikinci sınıf ilaç kategorisinde yer alır. Statin ilaçları ile birlikte kullanıldığında oldukça faydalıdır. Statinler kolesterol seviyesinde istenilen düşüşü sağlamadığında veya çeşitli nedenlerle hastaya statinler verilemediği durumlarda kullanırlar.
-Proprotein konvertaz subtilisin/keksin tip 9 (PCSK9) inhibitörleri. Bu ilaçlar, antikorlardan yapılmış gen tedavisi ilaçlarıdır, enjeksiyon yoluyla uygulanırlar. Karaciğer hücrelerine daha fazla LDL göndererek karaciğer hücresinin kabulünü arttırarak, kandaki oranını azaltır. Bu ilaçların birkaç türü bulunuyor, bunlar arasında Inclisiran Repatha ve Evolocumab ilaçları yer alıyor.İlacın türleri, temel olarak dozlar arasındaki süre açısından farklılık gösteriyor. Bu ilaçlar ek ilaçlar olmadan kullanıldığında LDL kolesterol seviyesinde yüzde 60 veya daha fazla oranda düşüş sağlıyor. Statin ilaçları veya ezetimib ile birlikte kullanıldığında ise düşüş oranı daha yüksek oluyor.
Tedavi açısından, dernek bu ilaçların kullanılmasını desteklediğini belirterek, PCSK9 inhibitörlerinin damar sertleşmesi görülen kalp hastalığı riski yüksek olan hastalarda (ailesel kolesterol yüksekliği ve diyabetliler gibi) etkili olur ve kalp hastalığı riskini azaltır.
-Bempedoik asit ilaç sınıfı. Karaciğerin kolesterol üretmesini engel olarak çalışan bir sitrat liyaz inhibitörüdür. Statin ilaçları ile hemen hemen aynı etkiye sahiptir ancak farklı bir mekanizma ile çalışır. Bu grup ilaçlar 2002 yılında ABD ve Avrupa’da onay almışlardır. Temel kullanım amacı, statin kullanamayan hastalarda Ezetimib ile birlikte kullanılmasıdır.
(Hasan Muhammed Sandıkçı /Şarku’l Avsat)
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.