Koç'ta kurumsallaşma ne zaman başladı?
Arçelik Genel Müdürlüğü ve Dayanıklı Tüketim Malları Grup Başkanlığı gibi kritik görevlerde bulunan Hasan Subaşı, anılarını anlattı
Koç Holding'te 1969-2002 yılları arasında Arçelik Genel Müdürlüğü ve Dayanıklı Tüketim Malları Grup Başkanlığı gibi kritik görevlerde bulunan Hasan Subaşı, anılarını 'Türk Sanayiinde Bir Uzun Yol Kaptanı' adlı kitapta topladı. Koç Ailesi ve çalışanlarıyla geçirdiği 33 yılı kayda geçirmek istediğini belirten Subaşı, "Bir hayal kırıldığım var. Bizim kuşak kurumsallaşmayı sağlayamadı" diyor.
Bazı markalar vardır, nesiller boyu bir toplumun tarihinde yer eder. Güzel günlerde, acı günlerde evin bir köşesinde durur ve sizle birlikte yaşamınıza şahitlik yapar. Türkiye'de her eve girmiş, nesiller boyu yaşamımızda yer almış belki de en önemli markalardan biri de Arçelik. Arçelik'in genç Cumhuriyetin sanayi hamlesiyle başlayan hikayesi, 2015'te 60 yaşını dolduran bir dünya devinin ortaya çıkmasına vesile oldu. Bugün Türkiye'de herkes tarafından tanınan bu markanın yarattığı başarının arkasında ise Koç Topluluğu'nu 2000'li yıllara taşıyan başarılı yöneticilerin önemi büyük. İşte bu efsane yöneticilerden biri de Hasan Subaşı.
Genç bir proje mühendisi olarak 1969 yılında kapısından içeri girdiği Koç Holding'te 33 yılda Arçelik Genel Müdürlüğü, Dayanıklı Tüketim Mallan Grup Başkanlığı ve yönetim kurulu üyeliği gibi çok önemli görevlerde bulunan Hasan Subaşı'nın anıları, 'Türk Sanayiinde Bir Uzun Yol Kaptanı' adlı kitapta toplandı. Subaşı'nın yönetici yazar Pembe Candaner ile gerçekleştirdiği ve Türkiye İş Bankası Yayınları'ndan çıkan nehir söyleşi ve fotoğraf albümünün yer aldığı kitapta, Türk sanayisinin en önemli markalarından biri olan Arçelik'in ve Koç Holding'in tarihine ilişkin önemli ayrıntılar var.
Ekonomist, Türk sanayiinin gelişim yıllarına ışık tutan bu kitaptaki ilginç anıları derledi:
İLK GÖRÜŞME KOÇ'LARLA
1969'da askerden terhis olmadan Filiz Hanım'ın (Ofluoğlu-Koç İK'sını yönetiyor) tavsiyesine uyup kendisini Koç Holding'te ziyaret ettim. Ziyaret sonunda tezkeremi alır almaz holdingin Fındıklı'daki merkezinde işe başlamam kararlaştırıldı. 6OT1 yıllarda ailenin iş başında olan fertleri Vehbi Bey, Rahmi Bey ve Suna Hanım, insan kaynaklarında görev yapıyordu. Topluluğa katılan yüksek tahsilli gençlerle ayrı ayrı görüşürlerdi.
PAYDOS SAATİ 18.36
Arçelik'in Çayırova'daki fabrikasında mesai saati saat 08.00'de başlıyordu. Paydos düdüğü ise 18.36'da çalardı. Neden 18.30 veya 18.35 değil de 18.36 diye soracak olursan, iş sözleşmesinin gerektirdiği haftada 48 saat çalışma süresini beş günde tamamlamak için. Bir saat yemek molasını düştüğünüz zaman, günde 9 saat 36 dakika ediyordu.
İKİ BÜYÜK GREV
Eskişehir fabrikası 1974 sonbaharında üretime başladı. Haziran 1977'de sekiz ay süren 'birinci grev' başladı. Grevin nedeni yeni kurulan MESS ile Maden İş Sendikası arasındaki ideolojik çekişmeydi. 1980 yılı Mart ayında sendika tekrar grev kararı aldı. 1980 grevi altı ay sürdü ve 12 Eylül darbesi ile sona erdi. Arçelik'in 60 yıla yaklaşan geçmişinde siyasi ortamın sonu olan bu iki grev dışında işçi-işveren uyuşmazlığı olmadı.
HARVARD'A ÖRNEK OLDU
Harvard Üniversitesi, koruma ve teşviklerin kalkmasından 10 yıl sonra diğer ülkelerden farklı olarak yerel bir şirketin pazar payı kaybetmeyip liderliğini sürdürmesini ilginç bulmuş. Bunun nedenlerini incelemek için bir 'olay çalışması' yapmayı kararlaştırdılar. Arçelik'i arayıp izin istediler. Kabul ettik, geldiler ve araştırmaları sonunda bir 'olay çalışması' yayınladılar. Onlara yaptığım sunumu bir Amerikan deyimi ile noktalamıştım: "Bir gecede şöhret olmak, 10 yılımızı aldı."
OTOMOTİVDE KİRACIYIZ
Zaman zaman Otosan'ın teknik elemanlarını kızdırmak için, "Sizin yaptığınız iş inçi milimetreye, İngilizce'yi Türkçe'ye çevirmek. Bizim teknik, sizin tercüme büronuz var" derdim. Mizah pireyi deve yapmaktır. Onların da bir bildiği varmış. Bugün 90'lardan daha farklı konumdalar. Ancak sürdürülebilirlik konusunda hala aynı görüşteyim. Otomotivde kiracı, beyaz eşyada ev sahibiyiz.
BİZİM TÖRENİMİZ BİTTİ
Koç Topluluğu'nda stratejiler, yöneticiler ve değerler değiştikçe, kendimi salondan çıkmayı unutmuş bir önceki nikahın davetlisi gibi hissetmeye başlamıştım. Bizim törenimiz bitmişti.
Gelin ve damat gitmişlerdi, ben neden hala salondaydım? Benim çiftim herhalde Suna Hanım ile Vehbi Bey'di. Şahitleri de Fahir Bey ve Yüksel Bey. Onlar da salonu terk ettiler, bir tek ben kaldım. Nakkaştepe'de kendimi yalnız hissettiğimde hep bunu düşündüm.
3. KUŞAK KOÇ'LAR
Bana göre onların (üçüncü kuşak) Koç şirketlerinde profesyonel olarak görev yapmaları doğru değildi. Mustafa (Koç) RAM'da ihracat görevlisi olarak işe başladı. O dönemde topluluğun beyaz eşya dışında doğru dürüst ihraç ürünü olmadığından Arçelik'in ihracatı ile ilgilendi. RAM ekibi ile Arçelik'e toplantıya geldiklerinde, genel müdür Mustafa'nın sandalyesini tutacak diye beklerdim. Toplantıda bütün RAM ekibi Mustafa'nın ağzına bakardı. Başka türlü olmasını beklemek çok zor, çünkü o bir 'Koç' ve gelecekteki pozisyonu o günden belliydi.
"HALKA YAKIN MARKALAR ÜSTÜNLÜGÜMÜZDÜ''
Hasan Subaşı hem kitabını hem de Koç Holding'in son dönemine bakışını anlattı.
Kitabı yazmak konusunda Koç Ailesi'nden fikir ya da onay aldınız mı?
Hayır, öyle bir şey olmadı. Kitap henüz yayınlanmadan, birer nüshasını Rahmi Bey ve Semahat Hanım a verdim. Ancak böyle bir anı kitabı hazırlarken, önceden onay almak gibi bir düşüncem olmadı. Koç Ailesi de böyle bir şeyi arzu etmez, talep etmez.
Koç Holding'in bugünkü performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Halka yakın markalara sahip olmak, özellikle iç piyasada yurtdışı rakiplerimize karşı üstünlüğümüzdü. Arçelik, Aygaz, Tat, Maret, Migros gibi markalarımızla hep tüketici ile iç içeydik. 0 zaman bu Koç Topluluğu'nun en önemli farklılığıydı. Hala Türkiye'de en tanınmış markalar Koç'a aittir. Migros'un satılıp Tüpraş'ın alınması, bu stratejiye uymadı.
Yani Tüpraş'ın alınması ve Migros'un satılması size göre yanlış mı oldu?
Bu strateji değişikliğini yönetim kurulunda tartışamadığımız İçin bu alım 'Benim bildiğim Koç Topluluğu stratejisine uygun bir alım değil' diyorum. Elbette Koç Holding'in, çoğunluk hissesinin aile fertlerine ait olduğu bir yapı olarak, yönetim kurulu üyelerinin itirazı olsa da bu tür kararlar alma hakları vardır.
Bir kırgınlık ya da küskünlük ile mi ayrıldınız Koç Holding'ten?
Ben Koç Topluluğu'ndan 60 yaşında emekli olma kuralı uyarınca ayrıldım. Bir kırgınlık ya da küskünlük kesinlikle değil. Ama bir hayal kırıklığım var. Bizim kuşak kurumsallığı yerleştiremedi. Bu beni üzdü. Çünkü bizim vizyonumuz oydu. Profesyonel yöneticiler ve şirket sahibi olan kuşak, bu kurumsallaşmayı sağlayamadı. Vehbi Koç'un çok üzerinde durduğu bir şey olmasına rağmen bunu başaramadık.
(ARAM EKİN DURAN/EKONOMİST DERGİSİ)