25. Dönem TBMM üyelerinin yemin merasiminin ardından Meclis Başkanlığı seçimi için takvim yürürken bir taraftan da koalisyon formülleri üzerinde çalışılıyor. Erdal Sağlam, Hürriyet'teki yazısında olası koalisyon hükümetinin ekonomik büyümeye katkısını değerlendirdi.
İşte Sağlam'ın o yazısı:
SON günlerde koalisyon umutlarının arttığı gözlenirken, AKP'li bir koalisyon modelinin ekonomide gerekli reformların önünü açması bekleniyor. İşaleminin koalisyon talebi de büyük ölçüde bu ihtiyaçtan, kalıcı ve istikrarlı yeni bir büyüme ortamına olan özlemden kaynaklanıyor.
AKP Hükümetinin, özellikle de Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın köklü değişim ihtiyacını gördüğü, rant ekonomisinden yeni sanayi politikasına geçiş için çabaladığı ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın engellemesi nedeniyle harekete geçemediği hatırlatılıyor. Öncelikli projeler adı altında açıklanan bir dizi tedbirin yeniden ele alınıp birlikte detaylandırılarak, yeni bir paket halinde sunulabileceği, kurulacak koalisyon hükümetinin bunu üstlenebileceği açık.
FED
faiz artırımıyla birlikte Türkiye'nin yabancı sermaye çekmekte zorlanacağı ve büyümenin olumsuz etkileneceği açık. İşte yaklaşan bu kaçınılmaz sürece Türkiye'nin ciddi ekonomik vizyona sahip bir koalisyonla girmesi, hem uluslararası piyasaya hem de içerdeki işalemine, tek başına AKP iktidarından, çok daha fazla güven verebilir. İşaleminin "tek patron dönemi" baskılarının sona ermesinden memnuniyeti açık. Ancak bununla birlikte işadamları, son 3-4 yılda aksasa da, ekonomik politikaların devamı ve yeniden güçlü büyüme dönemlerine dönülmesini istiyor. İşte bu nedenle de AKP'nin kuracağı bir koalisyona sıcak bakıyor. Muhalefet partilerinin ekonomik anlayışının AKP ile ters düşmediği, uzlaşma ile yeni bir ekonomik vizyon oluşturulduğu takdirde, ileriye dönük yüksek büyüme sürecine girilebileceği konusunda umutlular.
Açıkca gözüküyor ki; MÜSİAD dahil tüm işaleminin tercihi AKP-CHP koalisyonu yönünde. Bunun anayasayı da değiştirebilecek çok daha güçlü bir uzlaşma sağlayacağını, hem ekonomik görüşlerin birbirine uzak olmadığını hem de toplumdaki büyük uzlaşmanın ekonomiyi motive edeceğini düşünüyorlar.
Tabi ki CHP'nin içtalebi artıracak vaadlerinin bir bölümünün gerçekleşmesi, ancak bunun üzerine piyasaları rahatlatıp, kalıcı yabancı sermaye de çekecek yeni bir sanayi politikasının inşa edilmesi gerekecek. AKP hem de CHP'nin ekonomi kurmaylarının bu vizyona sahip oldukları konusunda endişe yok.
Koalisyon sayesinde bağımsız kurumların güçlendirilmesi dahil, ekonominin kurumsallaşması adına atılacak adımlar da dış piyasadaki itibarı artıracaktır.
LÜTFÜ ELVAN-FAİK ÖZTRAK İKİLİSİ
AKP-CHP koalisyon için umudu artan piyasaların yanıtını aradığı bir başka soru ise ekonominin başında kimin olacağı. Daha doğrusu Babacan'dan sonra piyasalara güven verecek bir ekibin koalisyonla birlikte gelip gelemeyeceği.
AKP içinde özellikle yeni milletvekili olan bazı isimlerin adı geçse de ekonomi yönetimi için piyasaların birlikte rahat çalışacak bir ekibi tercih edeceği açık.
Bu açıdan baktığınızda ise AKP içinde, hem TBMM Plan Bütçe çalışmaları hem de Ulaştırma Bakanlığı döneminde uzlaşmacılığı ve başarısıyla kendini kanıtlamış olan Lütfü Elvan'ın adı öne çıkıyor. Elvan ile birlikte DPT'den abisi olan CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak'ın ekonomi yönetiminde yeralması halinde işlerin çok kolaylaşacağı konuşulmaya başladı. 2000 yılı Koalisyonunda Kemal Derviş'le, Hazine Müsteşarı olarak, sağ kolu olarak çalışan Öztrak'a piyasaların sıcak bakacağı da açık.
Bu arada Elvan'ın CHP'nin Anadolu'da yeni ekonomi merkezi oluşturulmasına benzer bir projesi bulunduğunu, daha önce gündeme getirdiğini söylemeliyiz.
Bu ikiliye, koalisyonla gerçekleşebilecek çağdaş kurumsallaşmış yeni bir ekonomi yönetimi ve yeni bir büyüme stratejisi için olumlu bakıldığını, böyle bir ekonomi yönetiminin başarısının konuşulmaya başladığını söyleyebiliriz.