Kızım artık benden daha popüler
Yeşil sahaların yıldızı İlyas Tüfekçi, dizi yıldızı kızı İlkin Tüfekçi’yi anlattı. İlkin de babasını…
İlyas Tüfekçi, bir dönem Türkiye'nin en önemli futbolcularından biriydi. Aktif futbol hayatının ardından antrenörlük kariyerinde de unutulmaz başarılara imza atan Tüfekçi, mesleğine Türkiye Futbol Federasyonu'nda genç milli takımlar antrenörü olarak devam ediyor. Ama İlyas Tüfekçi'yi bu sayfaya taşıyan, futbol kariyeri değil, oyuncu kızı İlkin Tüfekçi. Haliç Üniversitesi Konservatuvar Bölümü'nden mezun olan İlkin, Arka Sıradakiler ve Papatyam dizilerinde rol aldıktan sonra şimdi de atv'deki Karadayı dizisinin 'Çitlembik Bahar'ını canlandırıyor. Kenan İmirzalıoğlu'nun canlandırdığı Mahir ile Bergüzar Korel'in oynadığı Feride'nin arasını bulmaya çalışan Bahar, dizinin en sevilen karakterlerinden biri. Kitleleri ekran başına toplayan Karadayı'nın Bahar'ı İlkin Tüfekçi ile yine bir zamanlar kitlelerin hayran olduğu İlyas Tüfekçi'yi bir araya getirdik ve keyifli bir baba-kız sohbeti yaptık.
- Kızınız İlkin doğduğunda, kariyerinizin hangi noktasındaydınız?
- İlyas Tüfekçi: 27 yaşımdaydım. Galatasaray, 14 yıldan sonra şampiyon olmuştu. Bir hafta sonra da İlkin doğdu. O dönem kamp süreleri daha uzun oluyordu. Sezon başında en az 20 gün Avrupa'ya gidiyorduk, kışın güneyde geçiyordu. Kızımın büyümesine doğru dürüst şahit olamadım. Futbol bitip, antrenörlüğe başladığımda, onu daha da az görür oldum. Uzun süre Van'da, Karabük'te yaşadım. Eve 20 günde bir gelebiliyordum. Bu kadar işle meşgul olunca, baba olarak bazı şeyleri ihmal ettim.
- Babanızı bu kadar az görerek büyümek, sizi nasıl etkiledi?
- İlkin Tüfekçi: Biz bu durumu, hayat biçimimize yerleştirdik. Babamın olmadığı zamanlarda iletişimimiz kopmadı, hiçbir zaman birbirinden kopuk bir baba-kız olmadık. Biz birbirimize kenetli bir aileydik. Babamla çok iyi anlaşırız. Kızların büyüme çağında babalarına söylediği beyaz yalanlar yoktur bende. Aramız hep şeffaf. Beğendiğim birini bile babamla paylaşırım, fikir de alırım. Babama bir şey danıştığımda, o işini gücünü bırakır, benimle ilgilenir. Arada duvar olmaması çok keyifli. Mesafeler aramıza giremedi.
- Kız babası olmak, nasıl bir duygu?
- İlyas Tüfekçi: Ben İlkin'in babası olmayı anlatabilirim size; onun babası olmak çok kolay. İlkin farklı bir çocuk. Ona çok güvenirim. Sorumluluk sahibi, aklı başında, hata yapmayan bir kız.
KIZIN ANORMAL ÇALIŞKAN VE İSTEKLİ
- Tiyatrocu olmaya karar verdiğinde kızınızı desteklediniz mi?
- İlyas Tüfekçi: İlkin, beş ya da altı yaşındayken 'Sanatçı olacağım, sahneye çıkacağım, senin gibi ünlü olacağım,' demeye başladı. Hep başarılı bir öğrenci oldu. Liseyi dereceyle bitirdiği gün, okul müdürü 'Böyle başarılı bir çocuğun konservatuvarda ne işi var?' dedi. Ben, kızımın arkasında durdum 'Hocam, başarılı, ama istediği bu, tiyatro yaparsa mutlu olacak,' dedim. Bir kere bile vazgeçirmeye çalışmadım. Ben sanatı da spor gibi gördüm; uğruna yaşam verilecek bir ideal! Sanat da spor da farklı ve özel değerler. Konservatuvara girdi, hocası da Müşfik Kenter'di. Rahmetli, Galatarasay taraftarıymış, beni de çok severmiş. Bir gün ona 'Hocam, sahada bir futbolcunun iyi ve yetenekli olup olmadığını anlamam için 90 dakika izlemem gerekmez. Futboldan ekmek yiyip yiyemeyeceğini, bir hareketinden anlarım. Siz de işinizin ustasısınız, bizim kız, bu işten ekmek yer mi?' diye sordum. Müşfik Kenter 'İlyas, senin kızın anormal çalışkan, istekli ve yetenekli. Bizim işimizde de yetenekten önce, çok çalışmak gelir. Bu yüzden senin kızın, bu işten ekmek yer, kesin başarılı olacak,' dedi. Ben de rahatladım.
- İlkin Tüfekçi: Küçükken sekiz yıl bale yaptım. Önceleri hedefim balerin olmaktı. Lisede tiyatroyla tanıştım ve sonra hedefim hep tiyatroydu. Çalışmayı hep sevdim. Bu bilinç, annemin sorumluluk duygusundan ve babamın işine sevgisiyle çalışkanlığından geldi. Konservatuvarı birincilikle bitirdim. İlyas Tüfekçi'nin kızı olarak var olmak istemedim. Onun kızı olmaktan gurur duyuyorum, ama İlkin olarak mücadele içindeyim.
İLKİN'İ TANIYANLAR, ONUNLA GURUR DUYUYOR
- Kızınızı izliyor musunuz?
- Dizilerin ülkemizde inanılmaz bir popülaritesi var. Televizyon çok büyük bir silah. Federasyondaki arkadaşlarım da izliyorKaradayı'yı. İlkin'i küçüklüğünden beri tanıyanlar, onunla gurur duyuyor. Ben de izliyorum elbette.
- Kızınızın popülaritesi sizi geçti mi acaba?
- Branşlarımız farklı ve ben çok eski bir milli futbolcuyum. Yurt dışından ilk çağrılan futbolcuyum. Profesyonel kulüplerde ve alt yapılarda 500'ün üzerinde gurbetçi Türk çocuğu var. Ben onların ilkiyim. Ama kızım benim popülaritemi geçti. Sanatçılara olan sevgi boyutunu kestiremiyorum. Biz bir takım olarak mücadele ediyorduk ve o sevgiyi yaşadık.
- İlkin Tüfekçi: Biz de bir ekibiz, aynı sizin takımınız gibi. Sektörlerimiz farklı, ama çok ortak paydası var. İkisi de yeteneğe, disipline ve ahlaka bağlı. İşimiz insanla; kitlelere hitap ediyoruz ve onların sevgisini kazanıyoruz. İzleyiciler Karadayı'daki Bahar'ı çok sevdi.
BABAMIN FUTBOLCUSU OLMAYI İSTERDİM
- Çalışkanlığınızı babanızdan almış olabilir misiniz?
- Babamın futbolcu zamanlarını hatırlamıyorum, çok küçüktüm. Ama antrenörlüğünü hatırlıyorum. Onun futbolcusu olmayı isterdim. Onun azmi ve hırsı, takımı motive edişi, inanılmazdır. İstanbul'daki düzenimizi hiç bozmadık, ama o hangi şehirdeyse, hafta sonları maçları izlemeye mutlaka giderdik. Babamın mesleğini nasıl sahiplendiğini görerek büyüdüm. Sanırım, ona benzedim. Müşfik Hocam da sanatla ilgili boşluklarımı doldurdu.
- İlyas Tüfekçi: Bir zamanlar Tugay, çok yetenekli bir futbolcuydu. Bülent Korkmaz'ın ise doğuştan yeteneği yoktu, ama çok çalışkandı. Korkmaz, bir insanın çalışarak nerelere gelebildiğinin göstergesidir. İlkin de onun gibi, çok çalışkan. Onun yeteneğini değerlendiremem, ama ondaki azim, hırs ve çalışkanlığa bakarak, başarı grafiğini giderek yükselteceğini görüyorum. (Sonat Bahar-Sabah)