Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisindeki olağanüstü kurultay ve bu kurultay için delegelerden imza toplanması ile ilgili tartışmaları değerlendirirken, "Değişmeyen bir şey varsa o da değişimdir. Göreceksiniz, yeni süreçte de partide ciddi değişiklikler olacaktır. Hiç kimse bundan endişe duymasın." dedi.
Kılıçdaroğlu, Mecliste, gazetecilerin, partinin bazı delegelerinin "Değişim ve Umut Kurultayı" adı altında olağanüstü kurultay talebiyle başlattığı imza toplama faaliyetlerine ilişkin sorusunu yanıtladı.
Kemal Kılıçdaroğlu, son 10 yılda en büyük değişim yaşayan partinin CHP olduğunu ifade etti. "Değişmeyen bir şey varsa o da değişimdir" diyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Göreceksiniz, yeni süreçte de partide ciddi değişiklikler olacaktır. Biz partiyi Türkiye'nin bütün coğrafyasında konuşulur hale getirdik. Partiyi dar alanlarda tartışmanın ötesinde çok daha geniş alanlarda tartışılmasını sağladık.
Bu ülkede demokrasinin gelmesi için her türlü mücadeleyi verdik, vermeye de devam ediyoruz. Dolayısıyla değişim olacaktır, hiç kimse bundan endişe duymasın."
"Lozan Antlaşması ile Türkiye'nin tapusu tescil edildi"
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda, yaptığı konuşmada da 23 Temmuz'un Erzurum Kongresi'nin 99. yıl dönümü olduğunu anımsatarak, Falih Rıfkı Atay'ın kongrenin nasıl yapıldığı ve hangi kararlar alındığına ilişkin yazdığı hatıralarını paylaştı.
"Türkiye Cumhuriyeti devleti bir kişiye teslim edilecek bir devlet değildir. Ruhunda Kuvayımilliye vardır." diyen Kılıçdaroğlu, 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması ile Kurtuluş Savaşı'nda mücadele verenlerin Batının egemenleriyle masaya oturduğunu, Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Sevr Antlaşması'nı yırtarak, çöpe attığını dile getirdi.
Atatürk'ün, "Siyasi, adli, iktisadi ve mali bağımsızlığı imha ve sonuç olarak yaşama hakkımızı inkar ve ortadan kaldırmaya yönelik olan Sevr Antlaşması bizce mümkün değil." dediğini ve çöpe attığını ifade eden Kılıçdaroğlu, sarayda oturan saltanatın imzaladığı anlaşmayı Mustafa Kemal ve arkadaşlarının reddettiğini söyledi.
Lozan Antlaşması ile Türkiye'nin tapusunun tescil edildiğini belirten Kılıçdaroğlu, "O tapunun bize kadar gelmesini sağlayan iki önemli aktör vardır. Biri Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ikincisi İsmet İnönü'dür." diye konuştu.
Atatürk ve İnönü'nün her alanda bağımsızlığı savunduğunu, kişinin, sarayın kulu olmasının önüne geçtiğini, cumhuriyeti ve eşit yurttaşlığı getirdiğini anlatan Kılıçdaroğlu, bugünlere kanla, gözyaşıyla kazanılan zaferlerle gelindiğini vurguladı.
Türkiye'nin binlerce yıllık devlet geleneği olduğuna, kimseye boyun eğmediğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Saray boyun eğdi, sonra kaçmak zorunda kaldı. Düşman gemisiyle kaçmak zorunda kaldı ama bu ülkede yaşayanlar onurlarıyla yaşadı ve kendi geleceklerini onurlarıyla çizdiler. Türkiye Cumhuriyeti devletinin sınırları, anlaşmalarla kurulmamıştır; kanla, gözyaşıyla kurulmuştur. Avukat bürolarında hazırlanmamıştır, insan hayatıyla bedel ödenmiştir, yaşlısıyla, genciyle, kadınıyla bedel ödenmiştir. Ama üzülerek ifade edeyim ki ödediğimiz bedeller yeterince genç kuşaklara anlatılmamıştır. Mustafa Kemal Atatürk'ü genç kuşakların bir bölümü Kenan Evren'in gözüyle görmüş ve öyle tanımıştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, o Atatürk değildir. İki temel değeri üzerinde durur Atatürk. 'Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir, ben hiç kimseye boyun eğmeyeceğim' der. 'Kendi ülkemde, bayrağımın altında aç da kalsam, özgürce yaşayacağım' der. Bundan daha güçlü bir mesaj olabilir mi? Bağımsızlığın ne kadar değerli olduğunu bilen Mustafa Kemal, bağımsızlığın nasıl kurulması gerektiğini de biliyor. Ve şöyle diyor, 'savaş meydanlarında kazanılan zaferler, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa ülkenin bağımsızlığı tehlikeye girer.' Bugün geldiğimiz nokta budur. Ekonomik bağımsızlık yani Türkiye'nin üretimden koparılması Türkiye'yi farklı bir sürece sokmuştur ve Türkiye bugün tefecilerin, dayattığı kurallarla yönetilir hale gelmiştir."
Basın özgürlüğü
Bugünün, Basın Özgürlüğü Günü olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, basının baskı altında bulunduğunu savundu.
Ece Sevim Öztürk'ün 15 Temmuz darbe girişimini araştırdığı için hapse atıldığını iddia eden Kılıçdaroğlu, "15 Temmuz'un ayrıntılarından neden korkuluyor?" sorusunu yöneltti.
Türkiye'nin basın özgürlüğünde, 180 ülke arasında 157'nci sırada bulunduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak ve 140'tan fazla gazetecinin hapiste olduğunu belirterek, "Biz demokrasiyi, medya özgürlüğünü savunacağız." dedi.
Kılıçdaroğlu, televizyona çıkmak için kanal yöneticilerine çağrıda bulunarak, "Hangi gazeteci daha muhalifse onu da çıkar, katılmayan şerefsizdir. Ama asla çağıramazlar çünkü halkın doğruları öğrenmesini istemiyorlar." ifadelerini kullandı.
Tutuklu CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun da gazetecilik yaptığını anımsatan Kılıçdaroğlu, Berberoğlu'nun suçu olmamasına karşın iktidarın isteği üzerine hapishanede tutuklu, yani esir olduğunu ileri sürdü.
Berberoğlu'nun demokrasi kahramanı olduğunu vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Olay Enis Berberoğlu olayı olmaktan çıkmıştır. Olay, Berberoğlu ailesinin olayı da değildir. Olay CHP milletvekilinin tutuklu olması olayı da değildir. Olay bir Türkiye olayıdır, bir demokrasi olayıdır artık. Gönlümüzde yatan mahkemeler bağımsız olsun, herkes hukukun üstünlüğüne ve vicdanına göre karar versin ama talimatla karar veren mahkemeler var. Bakıyor, 'nasıl karar verirsem sarayın gözüne girerim, Yargıtayın yolu açılır, terfi edebilirim' diye bunu düşünen kişiler asla ve asla hakim değildir, yargıç da değildir. Onlara unvan verilecekse onlara yakışan en güzel unvan, yargıya ihanet edenlerdir. Türkiye'nin şu an en temel sorunu yargıdır. Neden biliyor musunuz? Yargı tutsaktır, rehin altındadır. Rehin altında bir yargı olur mu? Rehin altında, ipotek altında, baskı altında."
Yargının Berberoğlu'na ilişkin kararı son güne kadar beklettiğini ifade eden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Adli tatilin başlayacağı günden bir gün önce kararlarını verdiler ve sonra hep beraber tatile çıktılar. O tatil size haram olsun." diye konuştu.
"Yargıdan ümidimizi kesmiş değiliz"
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısında, Anayasa Hukukçusu Kemal Gözler'in, Yargıtay'ın, Enis Berberoğlu kararı hakkındaki yazısını okudu.
Yargının rehin altında olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, "Yine de yargıdan ümidimizi kesmiş değiliz. Yürekli ve namuslu, hukukun üstünlüğüne inanan, vicdanına göre karar veren çok sayıda hakim ve savcı var. O yürekli insanları, yargının onurunu ve şerefini koruyan o insanları saygıyla selamlamak da bizim görevimiz." diye konuştu.
Eren Erdem'in tutukluğuna ilişkin değerlendirmede bulunan Kılıçdaroğlu, Erdem'in, "FETÖ'ye üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek" ile suçlandığını aktardı.
Tıpkı Balyoz ve Ergenekon olayında FETÖ'nün yaptıklarını, şimdi saray ve adamlarının yaptığını iddia eden Kılıçdaroğlu, "Demiştim ya, bir ipte iki cambaz oynamaz diye. İki cambaz vardı biri düştü diğer cambazımız duruyor." ifadesini kullandı.
Erdem'in hayatı boyunca FETÖ ile mücadele ettiğini, "Nurjuvazi" diye bir de kitap yazdığını, bu kitabın toplatılması için onların seferber olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şimdi gelinen noktada Erdem'in, FETÖ'ye bilerek ve isteyerek yardım etmekle suçlandığını dile getirdi.
Karşı gazetesinin sahibinin, Erdem'in cep telefonuna attığı mesajı anımsatan Kılıçdaroğlu, Eren Erdem'in bu mesajın üzerine gizli tanığı deşifre etmekle suçlandığını bildirdi.
Kılıçdaroğlu, "Gizli tanığı deşifre eden tanığın kendisi. Yalan üzerine inşa edilmiş. Eren Erdem şöyle bir mesaj verseydi, 'Sen hiç meraklanma, senin vergi borçlarını ben kapatacağım' deseydi ne olacaktı? Eren Erdem öyle bir onursuzluk yapar mı? Asla yapmaz. Onurlu duruşunu asla bozmaz." diye konuştu.
Erdem'in, yurt dışına kaçma şüphesiyle tutuklandığına değinen Kılıçdaroğlu, "Dokunulmazlığı kalktıktan sonra iki yıl boyunca 38 kez yurt dışına gitti geldi. Kaçan adam yurt dışına gider, niye gelir tekrar? Suçlu adam kaçar, suçlu değil ki. O davanın da takipçisi olacağız." ifadesini kullandı.
"Zaten anayasal bir düzen yok"
"Bir başka adaletsizlik örneği de Osman Kavala." diyen Kılıçdaroğlu, Kavala'nın bir iş adamı, aynı zamanda vatansever, insan hakları savunucusu, adaletten yana bir insan olduğunu savundu.
Kavala'nın 19 Ekim 2017'de İstanbul'da gözaltına alındığını, 1 Kasım 2017'de tutuklandığını aktaran Kılıçdaroğlu, Kavala'nın "hükümet ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" ile suçlandığını belirtti.
Kılıçdaroğlu, "Zaten hükümet kaldırıldı, anayasa ile kaldırıldı. Zaten anayasal bir düzen yok ki. Saray düzeni var." iddiasında bulundu.
Kavala için henüz iddianame hazırlanmadığını belirten Kılıçdaroğlu, "Bana diyecekler ki, 'Türkiye'de adalet, hukuk, bağımsız yargı var.' Ben de sen onu benim külahım anlat. Böyle bir şey yok Türkiye'de diyeceğim." dedi.
"Sözleşmeli öğretmene bunu niye yaparlar?"
Sözleşmeli öğretmenlerin mülakatla alınmasını eleştiren Kılıçdaroğlu, "Sözleşmeli öğretmene bunu niye yaparlar? Girmiş sınava, yüksek puan almış, sözlüye giriyor ama siz sözlüde düşük puan veriyorsunuz ve bunu kazandırmıyorsunuz." ifadesini kullandı.
Danıştay'ın, "adayın mülakat puanı, KPPS puanının 3 puan aşağı ya da yukarısında verilebilir." şeklinde kararının bulunduğuna değinen Kılıçdaroğlu, ancak bu puanın karardan çok daha büyük şekilde düşürüldüğünü bildirdi.
Kılıçdaroğlu, sözleşmeli öğretmenlik için yapılan güvenlik soruşturmasında izlenen uygulamayı eleştirdi.
Sözleşmeli ve kadrolu öğretmen karşılaştırması da yapan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bütün bu olumsuzlukları kabul ederek, bu öğretmen adayı arkadaşlarımız, öğretmen olmak istiyorlar. Siz haksız ve hukuksuz bir şekilde bu gencecik çocuklarımız, öğretmenlerimizi, öğretmen seçtirmiyor, öğrenci ile öğretmeni buluşturmuyorsunuz. Benim size sözüm, bu haksızlığı bu parlamentoda bütün boyutlarıyla dile getireceğiz. Size sözüm, hakkınızı alıncaya kadar mücadelenizi sonuna kadar sürdüreceğiz."
Sağlık çalışanlarının karşılaştığı şiddet olaylarına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, Türk Tabipler Birliğinin bu sorunun ortadan kaldırılması için hazırladığı iki maddelik kanun tekliflerini okudu.
Partisinin grup başkanvekillerine bu iki maddelik kanun teklifini hazırlamaları talimatı veren Kılıçdaroğlu, "Bu kanun teklifini verelim. İktidar partisi de sağlık çalışanlarına şiddet uygulayanlara karşı, 'Biz de bunu doğru görmüyoruz.' diyorsa, gelsinler destek versinler." dedi.
"Faizle nasıl uğraşacaksın merak ediyoruz"
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin yüksek faizler ödediğini, tefecilere bir anlamda teslim olduğunu belirterek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da faizler konusunda rahatsızlığını ifade ettiğini anımsattı.
Başkan Erdoğan'ın, faizler konusundaki değerlendirmeleri ile uyarılarını aktaran Kılıçdaroğlu, "Sevgili Erdoğan, böyle saygısızlık olmaz. Doğruya doğru. Sana saygısızlık yapan adam hakkında niye bir şey yapmıyorsun? Tefecilerden mi korkuyorsun?" diye konuştu.
Erdoğan'ın, "24 Haziran seçimlerini atlatalım, siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle, şununla bununla nasıl uğraşılır göreceksiniz." dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Yetkiyi aldın. Faizle nasıl uğraşacaksın merak ediyoruz. Düşürürsen bu kürsüden seni öveceğim. Düşürmezsen halka verdiğin sözü yerine getirmedin, o koltukta oturmayacaksın." ifadesini kullandı.
Son 16 yılda devletin içerideki rantiyelere ödediği faizin 693 milyar lira, dışarıya ise 155 milyar dolar faiz ödediğini savunan Kılıçdaroğlu, "Faiz düşecek diyorlar defalarca. Düşürdük diyorlar. Rakamlara bakalım. Bana inanmayan gitsin Merkez Bankasının internet sitesine baksın." dedi.
Merkez Bankasının bu yılki haftalık repo faizleri ile gecelik repo faizlerini aktaran Kılıçdaroğlu, bu oranların, diğer ülkelerin oranlarıyla karşılaştırmasını yaptı.
Kılıçdaroğlu, tefeciye teslim olan bir siyasal iktidarın bu ülkeyi yönetemeyeceğini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Gerçekleri kimse unutmasın. Osmanlı'nın batışı bu nedenledir. Duyun-u Umumiye kurulmuştur. Osmanlı'nın gelirlerini Duyun-u Umumiye toplamıştır. Şimdi toplanan gelirleri rantiye sınıfı, faizciler alıyor. Bir kısmı Londra'da, bir kısmı Türkiye'de. Bunların fabrika, işçi, banka kredisi diye bir derdi yok. İşçilerin ücretini zamanında ödeyecek miyim diye dertleri yok. Bunların elinde bir kadeh viski, otuyorlar, hükümete diyorlar faizi artır, artırmazsan para yok. Bu da paraya bakıyor. Yalvarıyor. Bakanları, bürokratları gönderiyor. Ne olursunuz beni sıkıştırmayın diyor. İyi de yakayı tefeciye ben mi teslim ettim? 16 yıldır bu ülkeyi tefeciler yönetiyor, sen yönettiğini sanıyorsun. Şimdi gerçeklerle karşı karşıyayız."
Terörle mücadele düzenlemesi
Terörle mücadelede yeni düzenlemeler içeren, Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifine de değinen Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından parlamentoda kabul edilen olağanüstü hal (OHAL) uygulamasının gerekçesini okudu.
Kılıçdaroğlu, söz konusu uygulamanın gerekçesinin tam tersinin uygulandığını iddia etti, OHAL sürecinde yaşananları anlattı.
Kılıçdaroğlu, OHAL'in sürdürülmesi için parlamentoya bir kanun teklifinin geldiğini belirterek, şu görüşlere yer verdi:
"Görevden çıkarma var. Eskiden görevden çıkarma Bakanlar Kurulu kararıyla oluyordu. Resmi Gazete'de yayınlanıyor, bizler kaç kişinin görevine, hangi kurumda kaç kişinin görevine son verildi bunları görebiliyorduk. Şimdi yeni düzenlemeyle bunu göremeyeceğiz. Bir onayla kişinin görevine son verilebiliyor. Hukuksuzluk kamuoyundan gizlenebiliyor. Savunma hakları ellerinden alınıyor. Uğradığı haksızlığa karşı tazminat davası açamıyor. Eğer kişi, haksız olduğunu kanıtlar ve ispat ederse görevine iade güvencesi de yok. Haksız işlem yapanların, insanları mağdur edenlerin, kuru ekmeğe muhtaç edenlerin hiçbir sorumluluğu yok.
Seyahat özgürlüğüne, toplanma özgürlüğüne kısıtlama geliyor. Adil yargılama hakkı zaten yok. Gözaltı süreleri uzatılıyor. Sadece suçlu olduğu sanılan kişi değil onun eşinin de pasaportuna el konuluyor. Hiç kimsenin can ve mal güvenliği yok. Ama çok önemli bir düzenleme daha geliyor. TMSF doğrudan saraya bağlanıyor."
Elini vicdanına koyup bütün vatandaşların düşünmesini isteyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Haksızlık varsa, bu haksızlık benim şahsıma karşı yapılan bir haksızlık değil, ben onun hesabını sorarım ama sıradan vatandaşa yapılan bu zulüm, bu haksızlığa karşı eğer siz susarsanız dilsiz şeytansınız. Bu kadar açık, bu kadar net. Devlette yetki ve görev varsa yetkiyi kullanan kişinin sorumluluğu var."
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.