Başbakan Yardımcısı Ali Babacan Ziraat Bankası'nın ardından Halkbank ve Vakıfbank'ın katılım bankası kurma çalışmalarının olduğunu dile getirmişti.
Milliyet ekonomi yazarı Güngör Uras bugünkü köşesinde katılım bankalarına dikkat çekti. Uras, hükümetin bankacılık sisteminde özelleştirme yerine devlet hakimiyetini genişletme çabasının özel sektörle rekabeti güçlendirme amacı olduğunu belirtti.
İşte Uras'ın o yazısı;
Ziraat Bankası katılım bankası kurmak için BDDK’ya başvurdu. Kurulacak katılım bankası için sermayeyi Hazine koyacak.
Sayın Babacan, ağustos başında yaptığı açıklamada, Ziraat Bankası’nın yanı sıra, Vakıfbank ve Halkbank’ta da katılım bankası kurma çalışmalarının sürdüğünü söylemişti.
Hükümetin yönetimine hakim olduğu 3 mevduat bankası var: Ziraat, Halk ve Vakıflar bankaları. Anlaşıldığı kadarıyla, hükümet bunlara ek olarak yönetimine hakim olacağı 3 katılım bankası kurmak istiyor.
Özelleştirme yanlısı olan, devlete ait tüm işletme ve varlıkları satmaya çalışan hükümetin, bankacılık sisteminde özelleştirme yerine devlet hakimiyetini genişletme ve özel sektör kuruluşlarıyla rekabeti güçlendirme arayışında olduğu anlaşılıyor.
Devlet % 30 ağırlığa sahip
Halen
banka sisteminde hükümet kontrolündeki kamu bankaları toplam aktiflerin yüzde 27’sine sahip. Mevduatın yüzde 32’sini topluyor. Kredilerin yüzde 27’sini veriyor.
32 mevduat, 4 katılım, 13 kalkınma ve yatırım bankası faaliyet halinde. 4 katılım bankasının toplam mevduattaki payı yüzde 6.5, toplam
banka kredilerindeki payı yüzde 6.2 oranında.
Katılım bankaları (kendi anlatımlarına göre) tasarruf sahiplerinden topladıkları fonları faizsiz finansman prensipleri dahilinde ticaret ve sanayide değerlendirerek, oluşan kâr veya zararı tasarruf sahipleriyle paylaşırlar.
Gene kendi anlatımlarına göre, ticaretin ve sanayinin ihtiyaç duyduğu hammadde, yarı mamul veya mamul madde, gayrimenkul, makine veya her tür teçhizatın teminini sağlamak için nakit kredi vermezler, ancak bu ihtiyaçların gerçekleşmesini sağlayacak bankacılık hizmetlerini sunarlar.
Katılım bankalarının varlık nedeni ve altın kuralı “Faizsizlik Prensibi”dir. “Faizsizlik Prensibi”nin özü de (1) Fon toplarken “sabit bir getiri” taahhüt etmemek; (2) Fon kullandırırken nakit kredi vermeyip, malı “peşin alıp vadeli satmak”tır.
İlk ‘katılım’ 1985’te kuruldu
Türkiye’de 1985 yılında kurulan ilk katılım bankası Albaraka-Türk’ün sermayesinin yüzde 66’sı yabancılara, yüzde 11’i yerlilere aittir. Yüzde 23’ü halka açıktır.
1989 yılında kurulan Kuveyt-Türk’ün sermayesinin yüzde 82’si yabancılara, yüzde 18’i bizim Vakıflar İdaremize ait.
Türkiye
Finans 1991 yılında yüzde 66 yabancı, yüzde 34 yerli sermayeyle kuruldu.
1996 yılında kurulan Bank Asya’nın sermayesinin yüzde 53’ü halka açık. Diğer sermaye payları her biri yüzde 10’dan az olarak kişi ve kurumlara dağılmış durumda.
2014 Haziran sonuçlarına göre, toplam 64 milyar fon (mevduat) toplayan, toplam 66 milyar TL fon (kredi) kullandıran 4 katılım bankasına yakında Ziraat Bankası’nın katılım bankası da katılacak. (Bilgi için: Ziraat Bankası’nın 2014 Haziran sonunda mevduat toplamı 147 milyar TL, kredi toplamı 127 milyar TL).