Kasımda seçilecek ABD başkanı para bulmak zorunda!

Moody’s bir reyting kuruluşu. 8 Eylül günü Financial Times Gazetesinde Moody’s in bir makalesi yayımlandı. Moody’s der ki, kasım ayında ABD seçimini kim kazanırsa kazansın dikkat etmeleri gereken bir şey var: Hillary Clinton veya Donald Trump, hangisi kazanırsa kazansın, yapılacağına söz verilen kamu harcamalarını kısmak zorundalar.

Seçim sonrası için Moody’s uzmanları, emeklilik programı Sosyal Sigorta veya yaşlılara sağlık için destek veren Medicare için ilave finansman bulunmasının kim kazanırsa kazansın, siyasilerin her ikisi tarafından da yapılması gerekiyor şeklinde düşünülüyor.

Moody’s tarafından yapılan tespite göre, “Congressional Budget Office” denen kamu kurumu, hem sosyal sigortanın emeklilik ödemelerinin, hem de yaşlılara destek veren Medicare’in sağlık desteklerinin toplamının artacak olması, şu andaki yüzde 77 civarındaki kamu borcu /GSYİH oranını, on yıl içinde yüzde 84 civarına çıkaracağını söylüyor. İlave bir on yıl daha geçince de, kamu borç /GSYİH oranının yüzde 100 düzeyine bile çıkabileceği düşünülüyor.

ABD’de 2012 seçiminde kamu borcu epey tartışılmıştı ama bu yılki seçim kampanyalarında bu kamu borcu konusu pek tartışılmadı.

Her iki aday da sosyal sigorta ve Medicare için gerekli olduğu bilinen ekstra finansmanın nasıl sağlanacağı konusunda pek konuşmadılar.

Standard and Poor’s Global Ratings ABD’nin en üst düzeyde olan reytingini düşürme konusunu gündeme getirmiş bile ama Moody’s ABD reytingini aynı düzeyde devam ettiriyor. ABD’nin yeni kredi kaynakları bulması gerektiği ise şimdiden gündeme oturuyor.

Her iki aday da yeni iş yaratmak için altyapı harcaması yapacaklarını söylemişlerdi. Clinton 275 milyar dolarlık bir harcama artışı vaat ederken, Trump 550 milyar dolarlık bir harcama vaadi gündeme getirmişti.

Moody’s ABD’nin kendisini finanse etme kapasitesinin çok yüksek olduğunu vurguluyor. Özellikle de doların nerede ise tüm dünyada rezerv para olmasını çok önemli bir finansal güç olarak gündeme getiriyor.

Standard ve Poors ise ABD’nin 2011 yılında triple A olan reytingini Cumhuriyetçiler ile Beyaz Saray arasındaki tartışma esnasında indirmişti.

Bakalım seçimi kazanan bu konuda ne diyecek, seçim sonunda nereden ve ne kadar bir finansman olanağı sağlanabilecek?