Kasımda fırtına koparsa...
Borsa İstanbul endeksi 80 bin 500 puanı ikinci kez geçemeyerek yönünü aşağı çevirdi. Bu gelişmelerin ardından piyasalar nasıl bir seyir izleyecek
Amerikan Merkez Bankası FED’in muhtemel kararları piyasaları etkilemeye devam ediyor. Piyasalar bir yandan küresel ve yerel şirketlerin açıkladığı bilançoları dikkatle izlerken, bir süreden beri iyimserlik psikolojisi içinde hareket eden gelişmekte olan ülke piyasaları, yabancı satışlarıyla karşı karşıya kaldı. Zaman Gazetesi Yazarı Selim Işıklar piyasaların kasım ayında nasıl bir seyir izleyeceğini yazdı: İşte o yazı:
Borsa İstanbul endeksi 80 bin 500 puanı ikinci kez geçemeyerek yönünü aşağı çevirdi. Açıkçası teknik olarak boşluk dediğimiz bölgelere doğru bir kâr satışı gerçekleşiyor. 76 bin 300 ve 72 bin seviyelerinde bulunan bu noktaların ilki cuma günü test edilmiş oldu. Önümüzdeki hafta tepki yükselişinin gerçekleşmesi için hafta içinde gelecek çok önemli verilerin olumlu çıkması gerekiyor.
Türkiye 2013 yılında çok önemli dalgalarla karşı karşıya kaldı. Yılın ilk beş ayı olumlu beklentiler ile geçti. Bir yanda not artışı beklentisi ile piyasalar sürekli yukarı bir ivme içine girdi. Diğer yandan çözüm süreci gibi siyasi açıdan olumlu haberler ve dış piyasalardaki gelişmeler (krizdeki Avrupa’nın toparlanmaya başlaması) döviz piyasasını olumlu etkilerken faizleri sürekli aşağıda tuttu. Ama ne olduysa; not artışı, çözüm sürecinin başlangıcı ve İsrail’in özrü gibi gelişmelerden sonra mayıs ortasında sayın Başbakan’ın ABD ziyaretinin hemen ardından oldu.
Mayıs ayı sonlarına doğru bir anda alevlenen Gezi Parkı olayları ve küresel piyasalardaki oyunların kesişmesi Türkiye’de bazı dengeleri altüst etti. Yatırımcılar açısından çok önemli soru işaretleri doğmasına yol açan gelişmeler sonrası hem faizler yükseldi hem de döviz piyasalarında yukarı yönlü hareketler gözlendi. Buna ilaveten Suriye’deki iç savaş ve Mısır’daki darbe gibi siyasi gelişmeler de piyasalardaki güven kaybını tetikledi. Borsa 93 bin rekorundan 64 bine kadar gerilerken dolar 2,1 liraya çıktı. Faizler ise yüzde 10 seviyelerini aşarak önemli bir iz bıraktı.
Eylül ayında yavaş yavaş unutulmaya başlayan bazı hususlar piyasalarda iyimserlik rüzgarları estirmeye yetti. Rusya’nın önerisiyle ABD’nin Suriye’ye saldırmaktan son anda vazgeçmesi, FED Başkanı Ben Bernanke’nin eylül toplantısında çok yumuşak açıklamalar yaparak tahvil azaltımı konusunda çok istekli olmadıklarının altını çizmesi gibi olaylar gelişmekte olan piyasalara geçici bir rahatlama yaşattı.
Gelinen son noktada eğer önümüzdeki hafta işsizlik ve istihdam piyasalarında beklentilerin üstünde artışlar kaydedilirse, Bernanke’nin ‘tahvil azaltımı mümkün’ tezi doğrulanmış olacak. Bu piyasaların çok hoşuna gitmeyecek bir algı oluştursa da gerçekleşmesi hiçbir zaman bir fırtına koparmaz. Özellikle Türkiye açısından hazırlıklı olduğu bir durum. Ancak beklenmedik siyasi gelişmeler, yabancı yatırımcıların bazı riskleri önceden satma alışkanlıkları kısa ve orta vadede piyasaları etkileyebilir. Kurların yükselmesinin şirket bilançolarına nasıl bir etki yaptığı aşağı yukarı ortaya çıkıyor. Kur riski olan şirketler zararlarını katlarken, kur riski olmayan ve likiditesi güçlü şirketler daha rahat bir şekilde kasım ayı şoklarına karşı hazırlıklı durumda. Türkiye devlet olarak fırtınalara hazırlıklı ama şirketler açısından aynı şeyi söylemek çok da mümkün değil.
Dolardaki yükseliş devam eder mi?
Hafta içinde FED toplantısının hemen ardından dolar yükselişe geçerek 1,98 liradan 2,017 liraya kadar çıktı. Bir başka açıdan dolar başta Euro olmak üzere yerel para birimleri karşısında değer kazanırken bizde de 2 lira eşiğini bir kez daha aştı. Açıkçası dolar artık 2 lira altına biraz zor inecekmiş gibi gözüküyor. Zira önümüzdeki hafta yine kritik bazı veriler öncesi yaşanan bu yükseliş çok da hayra alamet değil. Para yine tahvil alımlarının azaltılabileceği senaryolarına daha fazla inanmaya başladı. FED’in 30 Ekim’deki toplantısında yine karar almamasına rağmen hem faizlerin hem de doların yükselişe geçmesinde büyük fonların bu yönde aldığı duyumların etkili olabileceğini düşünüyorum. Dolar, Türk Lirası karşısında ikinci kez 2,08-2,10 seviyelerine yaklaşırken önümüzdeki hafta açıklanacak verilerin yine çok önemli olduğunu düşünüyorum. Pazartesi günü ekim ayı enflasyonu ve cuma günü ABD istihdam verileri doların yeni bir rekor kırıp kırmayacağını gösterebilir. Açıkçası piyasalar zaman zaman olumlu senaryoya, zaman zaman da olumsuz senaryolara göre dalgalanmaya devam ediyor. Bu defa yine bilanço beklentilerinin sona ermesiyle olumsuz senaryoyu fiyatlıyor. Dolar 2,04 lira ve 2,10 lirayı bir kez daha görebilir. ‘Bu noktalar kırılır mı?’ sorusunun cevabı cuma günü açıklanacak istihdam verilerinde olacak gibi.