Karanlık noktaları MİT ortaya çıkardı
Bir dönem MİT ve Emniyet'e çalışan Tarık Ümit'ten 18 yıldır haber alınamıyordu. Eski MİT'çi Mehmet Eymür'ün raporu, karanlık noktaları ortaya çıkardı
Faili meçhuller dosyasını yeniden açan Savcı Mustafa Bilgili, soruşturma kapsamında araştırdığı 16 cinayet için Milli İstihbarat Teşkilatı'ndan da (MİT) bilgi istedi. MİT, Eski Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür tarafından hazırlanan raporu savcılığa gönderdi.
Sabah'dan Aliye Çetinkaya'nın haberine göre, MİT ve Emniyet İstihbarat tarafından yıllarca eleman olarak kullanılan Tarık Ümit'ten 18 yıldır haber alınamıyordu. O dönemde yaşananların perde arkasını MİT'in hazırladığı rapor ortaya çıkardı.
TARIK ÜMİT'İN KAÇIRILMASI: 03.03.1995-Silivri ilçesi köy yolu üzerinde terk edilmiş otosu bulunan Tarık Ümit'ten bugüne kadar hiçbir haber alınamadı. Ümit'in ölü ve sağ olarak bulunamaması olayına ilişkin "şüpheli" emekli MİT görevlisi Mehmet Eymür ifadesinde, şunları söyledi: "Ümit, MİT'e ve Emniyet'e bir dönem çalıştı. Emniyet adına çalıştığı sırada kendisine yeşil pasaportlar, sahte kimlikler verilerek bir takım infaz işlerinde kullanıldı. Savaş Buldan, Hacı Karay, Adnan Yıldırım cinayetlerinde bizzat bulunduğunu, Buldan cinayetinde üzerinden çıkan paraları yanındaki arkadaşlarıyla Ağar'a getirerek paylaştıklarını bizzat kendisinden öğrendim. Ümit ile yaptığım görüşmede 40 kişilik bir ölüm listesinin bulunduğunu söyledi. Yeşil ve Tarık Ümit'in MİT Başkanlığı'nda kullanılması tamamen Milli İstihbarat Teşkilatı'nın prosedürüdür. Ümit, kaybolmadan önce Abdullah Çatlı tarafından sorgulandı. Sorgudan sonra Ayhan Akça ve Ziya Bandırmalıoğlu'nun, Ümit'i alıp götürdüğü tespit edildi."
ÇARKIN, "500 METRE SÜRÜKLEDİLER": Eski Özel Harekatçı Ayhan Çarkın ise olaya ilişkin ifadesinde, "Tarık Ümit, Semih Sueri, Ayhan Akça ve Ziya Bandırmalıoğlu tarafından öldürüldü. İki ayrı araçla Ümit'in öldürüldüğü bölgeye gittik. Bandırmalıoğlu ve Sueri tarafından araçtan 500 metre uzağa sürükleyerek cesedi attılar. Kırmızı renkli arabayı olay yerinde bıraktık" dedi.
ÜMİT İLE İLGİLİ MİT RAPORU: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilen raporda, yine özel harekat görevlilerine yer verildi. Ancak Abdullah Çatlı ve Haluk Kırcı isimleri de rapora girdi. Raporda, şu bilgiler dikkati çekti: "Tarık Ümit isimli kişinin kaçırılarak sorgulanması ve öldürülmesi olayında da izah ve ifade edildiği üzere bu olayda Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı, Sami Hoştan, İbrahim Şahin, Korkut Eken, Ayhan Akça ve Ziya Bandırmalıoğlu isimleri zikredilmektedir. Mehmet Ağar, Eken'i yanına müşavir olarak alarak almış, özellikle İstanbul'da yasadışı oluşum eylemlerinde adı geçen sivil oluşumlarla yoğun telefon görüşmesi yaptığı tespit edilmiştir. Bu dönemde Ağar'ın da etkili ve büyük bir güce ulaştığı görülmüştür. 1995'te aracı terk edilmiş olarak bulunan MİT ve Emniyet İstihbarat'ın elemanı olan Tarık Ümit'in kaybolmasıyla ilgili MİT Kontrterör Daire Başkanı olan Mehmet Eymür'ün yaptığı araştırmada Çatlı, Şahin, Eken, Bandırmalıoğlu ve Akça'nın gerçekleştirdikleri yönünde şüphelerin oluştuğu belirtilmiştir."
ERGENEKON VE SUSURLUK'TAN BELGELER
Cinayete ilişkin dosyaya, Ergenekon sanıklarından Hikmet Çiçek'ten ele geçirilen dijitaller arasında yer alan bir belgede Medet Serhat cinayetinin Tarık Ümit'in liderliğinde Ayhan Çarkın ve arkadaşları tarafından işlendiğine dair dokümanların yer aldığı bilgisi de konuldu.
BULDAN, KARAY VE YILDIRIM'IN ÖLDÜRÜLMESİ
03.06.1994 günü gece yarısı İstanbul Yeşilköy Çınar Oteli'nden kaçırılan BDP Milletvekili Pervin Buldan'ın o dönem Kürt iş adamları listesinde yer alan eşi Savaş Buldan ile Hacı Karay ve Adnan Yıldırım, Düzce ili Yığılca-Karataş köy yolu 12. kilometre Taşlı Melen mevkiinde öldürülmüş halde bulundu. Olaya ilişkin Çarkın, "Ayhan Akça, Ziya Bandırmalıoğlu ve Astsubay Duran Fırat arasındaki konuşmalardan Buldan'ın bu şahıslar tarafından öldürüldüğünü duydum. Terör örgütüne yardım eden iş adamları listesinde isminin olduğunu, Buldan'la birlikte iki kişinin daha öldürüldüğünü söylediklerini hatırlıyorum" dedi. Emniyet İstihbarat Dairesi'nin bir dönem kilit ismi gibi görülen Hanefi Avcı'nın ifadesinden alıntı yapılarak, Buldan ve diğer iki kişinin İbrahim Şahin'in başkanlığında kurulan özel ekipteki kişilerce öldürüldüğüne dair anlatımlar dosyada yer aldı.
NAMIK ERDOĞAN'IN ÖLDÜRÜLMESİ
09.05.1994 günü Ankara'da kaybolan bir gün sonra Kırıkkale Cankız Çeşmesi mevkiine bırakılan Sağlık Başkanlığı Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı Namık Erdoğan'ın öldürülmesi olayına ilişkin bildiklerini Savcı Bilgili'ye aktaran Ayhan Çarkın, "Cesedin bulunmasından sonra Ahmet Sakarya, eylemi Ahmet Demirel emrindeki kendi gruplarının yaptığını söyledi" bilgisini verdi. Ana dosya şüphelisi Mehmet Eymür, ünlü sanatçı Yılmaz Erdoğan'ın amcası olan Namık Erdoğan cinayetine ilişkin, "Terör ve yolsuzluklara ilişkin dinlemeler yapıyorduk. Yeşil kod isimli Mahmut Yıldırım'ın da gittiği Rüzgar Güvenlik isimli bir yerin olduğunu öğrendik. Rüzgar Güvenlik'e özel harekatçı polisler de gidip geliyordu. Bu cinayetin özel harekat polisleri ve devlette görevli bir kısım şahıslar tarafından işlendiği ortaya çıktı" şeklinde ifade verdi.
MEDET SERHAT OLAYI
12.11.1994 günü avukat Medet Serhat eşi Yurdanur ile şoförleri İsmail Karaalioğlu Kadıköy- Bağdat Caddesi'nde seyir halinde iken silahlı saldırıya uğradı. Medet Serhat ile Karaalioğlu hayatını kaybetti. Çarkın, "Bandırmalıoğlu ve Akça ekibi tarafından öldürüldüler" bilgisini verdi.
FAİK CANDAN'IN ÖLDÜRÜLMESİ
13.12.1994'te Ankara'nın Bala ilçesi yakınlarındaki Ergin Yaylası'nda çobanların ihbarı ile cesedi bulunan avukat Faik Candan olayına ilişkin ifadesinde Ayhan Çarkın, "Ahmet Demirel ve ekibi tarafından öldürüldü. Bir gün Demirel bir fotoğraf gösterdi. Şahin'in bu kişinin alınması talimatını verdiğini hatta Ağar'ın doğrudan emri olduğunu belirtti. Aynı fotoğrafı daha sonra gazetelerde gördüm, öldürülmüş..." dedi.
SMİTKO, ESMAFİLİ ÖLDÜRÜLMESİ
15.01.1995 tarihinde Asker Smitko ve Lazem Esmafili, Ataköy Polat Rönesans Oteli'ndeki gazinodan çıkarken kaçırılarak Silivri Kerev deresi içerisinde kurşunlanarak öldürüldü. Çarkın, olaya ilişkin şunları anlattı: "Olaydan önce İbrahim Şahin beni çağırarak bana İranlı bir şahsı verdi. Uyuşturucu kullandığı için Narkotik yerine Güvenlik Şube Müdürlüğü'ne götürmüşüm. Akça ve Bandırmalıoğlu, İran'lı iki kişiyi İstanbul'da bir otelin önünden aldıktan sonra infaz ettiklerini anlatmışlardı. Bu şahsın uyuşturucu rantı nedeni ile öldürüldüğünü düşünüyorum."