Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
Vücut içinde bir kan basıncı sensörünün var olduğu ilk olarak 1957'de gündeme gelmişti. Bu sensör, kan basıncındaki küçük değişiklikleri algılıyor ve yüksek kan basıncından sorumlu olan renin hormonunun seviyelerini ayarlıyor. Ancak bilim adamları su sensörün renin hücreleri adı verilen hücrelerde mi yoksa böbrekleri çevreleyen hücrelerde mi olduğunu açıklayamamışlardı. Nihayet Virginia Üniversitesi’nden bilim adamları sensörün yerini, nasıl çalıştığını ve yüksek veya düşük tansiyonu önlemeye nasıl yardımcı olduğunu ortaya çıkardılar. Araştırmacılar bu keşfin yüksek tansiyon için yeni tedaviler bulunmasını sağlamasını umut ediyorlar.
Circulation Research dergisinin son sayısında yayınlanan bir makalede, Virginia Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Maria Luisa ve araştırma ekibi, onlarca yıllık bu gizemi bir dizi yenilikçi laboratuvar modeli kullanarak çözdüklerini duyurdu. Geliştirdikleri model basınç sensörlerinin renin hücrelerinin içinde bir mekanik dönüştürücü olduğu sonucuna varmalarını sağladı. Bu mekanik dönüştürücü, hücre dışındaki basınç değişikliklerini algılıyor ve daha sonra bu mekanik sinyalleri, tıpkı kulağımızdaki kokleanın ses titreşimlerini beynimizin anlayabileceği sinir uyarılarına dönüştürdüğü gibi hücre çekirdeğine iletiyor.
Araştırmacılar, baroreseptörlerin tam olarak nasıl çalıştığını da ortaya çıkardılar. Deneylerde laboratuar kaplarında renin hücrelerine basınç uygulamanın hücrelerdeki değişiklikleri tetiklediğini ve renin geni Ren1'in aktivitesini azalttığını buldular. Bilim adamları ayrıca düşük basınca maruz kalan ile daha yüksek basınca maruz kalan böbreklerdeki gen aktivitelerindeki farklılıkları da karşılaştırdılar. Elde edilen verilere göre baroreseptörler renin hücresinin dışında çok fazla basınç tespit ettiğinde renin üretimi kısıtlanırken, çok düşük kan basıncının daha fazla renin üretimine neden olduğunu gördüler. Bu harika mekanizma, vücudun doğru kan basıncını koruma yeteneği için hayati öneme sahip. Artık 60 yıldan fazla bir süre sonra nihayet nasıl ve neden olduğunu anlıyoruz.
Çalışmadaki baş araştırmacı Maria Luisa dün Virginia Üniversitesi internet sitesinde yayınlanan bir haberde keşifle ilgili düşüncelerini şu ifadelerle aktardı:
“Bu keşiften dolayı çok heyecanlıyım. Bbulduğumuz bilgiler yüksek tansiyona yönelik tedaviler geliştirmek için çok önemli bir çalışma.”
Barbie, sağlık sisteminden 6 kadın için rol model serisi çıkardı
Organik ürünlerde kanser tehlikesi
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.