JCR Eurasia Rating Başkanı Orhan Ökmen, 2013 3.Çeyrek itibariyle gerçekleşen % 4,35 oranındaki büyümenin tahminlerine uygun gerçekleştiğini vurgulayarak, Türkiye'nin bölgesel kalkınma planlamalarına ve toplumsal uzlaşıya ihtiyacı olduğunu ve yeterli çabanın da gösterildiğini bildirdi.
JCR Eurasia Rating Başkanı Ökmen Foreks'e yaptığı açıklamada, ekonominin 3. çeyrekte stoklara çalıştığını, 2.çeyreğe göre stok oluşumunun 3 kattan daha fazla arttığını belirterek, "Bu durum talep yönünde zayıflamanın başladığının göstergesidir" diye konuştu.
Orhan Ökmen, iş kolları arasında Toptan ve perakendecilik sektörü, imalat sektörü ve Ulaştırma, depolama ve haberleşme sektörlerinin büyümeye en fazla katkı veren sektörler olduğunun altını çizerek, şu şekilde konuştu:
"Mali aracılık sektörünün büyümeye katkısı bu dönem negatiftir. Bu dönem Hane halkı talebi, kamu talebi ve özel sektör talebinin büyümeyi destekleme seviyesi 2. çeyreğe göre düşmüş. Bu düşüş stoklarla telafi edilmiştir. Ancak talebin sürükleyicisi ise Hane halkı ve Kamudur. Net dış talebin büyümeyi katkısı hala negatiftir.
Yapısal dengesizliklerin devam etmesi ve kısa vadeli dışsal kaynaklara bağımlılık nedeniyle, üretim girdileri ve kaynaklar Türkiye’de asimetrik olarak belirli bölgelerde yoğunlaşmış ve dışsallığı düşük olan bölgeler yatırım dışı kalmıştır. Bu kısır döngü Türkiye’deki büyümeyi daha çok üretim girdilerinin hacimsel artışına mahkûm etmektedir. Faktör verimliliğine dayanmayan üretim artışlarının büyümede yarattığı oynaklık daima yüksek olmakta ve büyümenin sürdürülmesi zorlaşmaktadır. Bu fasit daireden kurtulmak
için bölgesel kalkınma planlamalarına ve toplumsal uzlaşıya ihtiyacı olan Türkiye’nin yeterli çabası da bulunmamaktadır."
BÜYÜME BEKLENTİLERİ
Orhan Ökmen Foreks'in büyüme beklentileri ile ilgili sorusunu, "Başlangıçta yüzde 4 olarak öngördüğümüz beklentilerimizi hala koruyoruz" diyerek yanıtladı.
BDDK ÖNLEMLERİ
JCR Eurasia Rating Başkanı Orhan Ökmen, kredi kartlarının Türkiye de'uzun süreden beri bankaların yanlış rekabet davranışlarının da katkısıyla rasyonel kullanımının dışına çıktığına değinerek, kullanıcıların önemli bir bölümünün yüksek
faiz ve yüksek işlem bedelleri yüzünden kredi kartlarını yaşam kalitelerini bozacak şekilde gelirlerinin üzerinde bir ödeme aracı değil, daha çok borçlanma aracı olarak kullandıklarını belirtti ve borç kalanları üzerinden fahiş
faiz ödeyerek sürekli borçlu bir yaşam suren kişi sayısının giderek arttığını, durumun sosyal bir sorun haline geldiğini bildirdi.
Ökmen sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Böyle bir ortamda kredi büyümesinin daha çok bireysel kredilerden gelmiş olması nedeniyle bireysel krediler ve tüketici kartları sisteminde yükselen risk birikimini azaltmak adına BDDK nın bu alandaki kararlarını gecikmiş olmakla beraber oldukça isabetli buluyoruz. Nitekim Kredilerdeki hızlı büyümenin mevduat artış hızının önünde gidiyor olmasının makro düzeydeki tasarruf hedeflerine yansıyan negatif etkilerinin azaltılması gerekmekte idi.
Alınan kararlar kısa dönemde ve ilk etapta Bankaların tahsili gecikmiş alacaklarında bir artışa ve genel satış –harcama süreçlerinde bir daralmaya ve fiyat indirimlerine neden olacaktır. Ancak, diğer ülkelerdeki benzer örnekleri dikkate alır isek, piyasaların başka yöntemlerle buradaki sınırlamaları By-Pass edecek daha riskli alternatif yöntemler üreteceğini de beklemekteyiz.
Dış fon bulma konusunda Türk bankaları açısından herhangi bir sorun bulunmamaktadır. Ancak, Türk bankalarının dış kaynaklara yönelik bağımlılığı kırılganlık arz eden % 20’li kritik seviyelerin üzerine çıkmıştır. BDDK’ nın bu alanda da sınırlayıcı düzenleme yapması gerekebilir."