Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
Korona virüs salgınında ağır durumdaki hastalar için çare olabileceği düşünülen pasif antikor tedavisine Türkiye'de de start veriliyor.
Sağlık Bakanlığı koordinasyonunda, Kızılay ve Hacettepe Tıp Fakültesi başta olmak üzere çeşitli üniversitelerin desteği ile çok yakın bir tarihte Kovid-19 geçirip sağlığına kavuşmuş ve testleri negatif sonuç vermiş gönüllü donörlerden alınacak kandan, hastalığa karşı gelişen antikorların bolca bulunduğu plazma ayrılarak ağır durumdaki hastalara nakledilecek. Kovid-19 salgınında dünyanın gündeminde olan plazma naklinin ülkemizde de başlatılacağının işaretini ilk olarak, Türk Kızılayı Başkanı Dr. Kerem Kınık, sosyal medya hesabından verdi ve "Bugün önemli bir proje üzerinde çalıştık ve hastalarımız için ümit veren bir noktaya geldik Hacettepe, Kızılay Kan/BioBanka ve Sağlık Bakanlığı Korona Bilim Kurulundan Hocalarımız, Plazma Transfüzyon Tedavisinin etkinliği konusunda görüş birliğindeler" dedi. Bu tedavinin Türkiye'de uygulanabilmesinin en önemli destekçilerden biri olan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Hacettepe Hastaneleri Kan Merkezi ve Aferez Ünitesi Direktörü Prof. Dr. Osman Özcebe, sürecin tüm detaylarını anlattı.
SAĞLIK BAKANLIĞI KOORDİNASYONUNDA KIZILAY ELİYLE YAPILACAK
Prof. Dr. Özcebe, "Kızılay ve sağlık kurumlarımızın katkısı ile bu organizasyon ülkemizde de kolaylıkla yapılabilir. Bütün dünyada olduğu gibi Sağlık Bakanlığımız da bu işin farkında ve artık elimizde iyileşmekte olan hastalarımız da var. Dolayısıyla bir hafta 10 gün gibi bir süre daha geçtikten sonra, bu kişilerden plazma toplanmasına başlanacak, diye düşünüyorum. Bu projede Sağlık Bakanlığı'nın destekleyenlerin başında ise kan tedariğinin en büyük başrol oyuncusu olan Kızılay, üniversitelerimiz ki benim de mensubu bulunduğum Hacettepe Üniversitesi de dahil, her türlü bilgi ve 'Know How'larını bu sistemin kurulması için ortaya koyacak. Sağlık Bakanlığı ve bakanlığa bağlı idari ve sağlık birimleri de bu organizasyonun içinde olacak. Bütün Avrupa ülkelerinde de bu iş bu şekilde yürütülüyor. Bu tedavi, tek başına, küçük ölçekli laboratuvarlarda yürütülebilecek bir organizasyon değil" dedi.
PLAZMALAR İKİNCİ SALGIN DALGASINDA DA KULLANILABİLİR
Sistem uygulanmaya başlandığında toplanan plazmaların ihtiyaçtan fazla temin edilmesi durumunda, olası bir ikinci dalga korona virüs salgınında da kullanılabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Özcebe, "Bu plazmalar uygun şartlarda dondurularak saklanabilirse, ileride muhtemelen eritilerek tekrar kullanılabilir. Ayrıca özel sanayi tipi ilaç ve kan ürünü üreten fabrikalarda, bu plazmaların işlenerek konsantre hale getirilip hazır ticari preparatlar haline de dönüştürülmesi de mümkün. Virüs bu arada bariz bir mutasyon geçirmez ve elimizdeki antikorlara hala duyarlı kalabilirse, yani hedef tahtasında kalmaya devam ederse, böyle bir avantajı da söz konusu olabilir" diye konuştu.
ELDEKİ TÜM TEDAVİLERE RAĞMEN HASTALAR KAYBEDİLEBİLİYOR
Vücudun kendi bağışıklık sisteminin geliştirdiği veya çocukluk çağından itibaren aşı ile oluşturulan antikorları, 'mikroplar vücudumuza girdiği zaman onları tanıyarak anında yok eden sihirli mermicikler' olarak tanımlayan Prof. Dr. Özcebe, şu bilgileri verdi: "Hedefe yönelik tanımlanmış silahlar diyebiliriz bunlara. Bir enfeksiyon geçirdiğiniz zaman, genellikle buna karşı bağışıklığınızın kalıcı olmasını sağlayan bu antikorlardır. Aşı ile antikorları oluşturduğumuz zaman da olası etkenlere karşı koruma sağlamış olursunuz. İyileşmiş olan kişinin kanından bu antikorları elde edip, enfeksiyonla savaşan ve bağışıklık sistemi zayıf olduğu için hastalığı ağır geçiren başka bir hastaya verdiğimiz zaman ise hastanın iyileşme sürecine önemli boyutta katkılarda bulunur. Buna pasif immünizasyon (bağışıklık) diyoruz."
'YENİ BİR YÖNTEMMİŞ GİBİ SUNULMASI YANLIŞ'
Bu yöntemin yeni bir yöntemmiş gibi sunulmasının da doğru olmadığının altını çizen Prof. Dr. Özcebe, "Daha önce de pandemi (küresel salgın) ve endemi (bölgesel salgın) şeklinde seyretmiş olan pekçok enfeksiyonda bu yöntem kullanıldı. Bunun tipik örnekleri 2009 influenza (H1N1) endemisi, 2014'de Ebola ve 2015'te MERS, bütün bu salgınlar sırasında bu antikor transferi yani pasif immünizasyon kullanılmıştır. Kovid-19 salgınında niye tekrar gündeme geldi? Çünkü yüzde 5'lik bir hastada, hastalık ağır seyrediyor; hastaların yaklaşık yüzde 1'ini de kaybediyoruz. Bu, yüzde 5'lik hastanın ise bir kısmı, yoğun bakımlarda solunum desteğine ihtiyaç duyuyor. Yani elimizdeki denenmiş ve kısmi olarak etkinliği gösterilmiş tüm tedavi yaklaşımlarına rağmen kesin çözümü yok. Hastalarımızın bir kısmını kaybediyoruz bu nedenle. Uygun bir organizasyonla, yapılması zor bir işlem değil plazma nakli ile pasif antikor tedavisi aslında. Türkiye'de de Sağlık Bakanlığı önderliğinde bu tedavi yapılabilir" dedi.
AVRUPA STANDARTLARINDA KAN BANKACILIĞI SİSTEMİMİZ VAR
Türkiye'nin bu iş için alt yapısının hazır ve Avrupa standartlarında çok kuvvetli bir kan bankacılığı sistemi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Osman Özcebe, "Avrupa Birliği direktiflerine tamamen uygun, son derece eğitimli, donanımlı yeterli teknik altyapısı olan kan bankacılığı sistemimiz var. Kızılay bu sistemi büyük oranda kontrol edip işletiyor hali hazırda. Dolayısıyla Türkiye'de bu yöntemin uygulanmaması için hiçbir neden yok. Etkili olacağı hasta grupları ise tanımlanmış durumda: Yoğun bakımda destek tedavisine ihtiyaç duyan hastalar. Ayrıca, kan transferi yaptığımız kişiye de aldığımız kan ürünün zarar vermemesi için katı kurallarımız var. Bağış yapacak kişilerin de evrensel kan bankacılığı donör kriterlerine uygun olması lazım. Enfeksiyonu geçirdikten, semptomları bittikten en az 2 hafta sonra hem boğazdan alınan sürüntü, hem de alınan kan örneğinin PCR testlerinde negatif çıkmış olması gerekiyor. Donörden alınacak serumun ne şekilde işleneceği, hangi testlerin yapılacağı, bütün bunlar tanımlandı. Bu plazma naklinin çok fazla riski de yok" şeklinde konuştu.
DÜNYADA DA BAĞIŞÇI ÇAĞRILARI BAŞLADI
Korona virüs salgınında pasif antikor tedavisinin ilk olarak Çin'deki meslektaşları tarafından küçük ölçekli çalışmalarla denendiğini hatırlatan Prof. Dr. Özcebe, sözlerini şöyle noktaladı: "Daha sonrasında Batı dünyasında yapılan 5 hastalık bir çalışmada, pasif antikor transferinin ağır hastaların yoğun bakımdan, solunum desteğinden kurtulma ve taburcu olma şansını artırdığı gösterildi. Buna binaen dünyanın önde gelen büyük sağlık kuruluşlarından WHO (Dünya Sağlık Örgütü) ile Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi FDA, bu ayın 24'ü itibariyle bu salgında bu yöntemin kullanılabileceğini resmi olarak açıkladı ve ABD başta olmak üzere kamuoyuna da ilanlar verilip Kovid-19 geçirip iyileşmiş kişilere plazma bağışında bulunma çağrısı yapıldı."
Bunu daha önce dünya tıp otoriteleri denemeliydi. . Bizimkiler erken uyandı. Dualarimiz sizinle. .
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.