Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
SERCAN BAHADIR/EY GLOBAL TİCARET BÖLÜMÜ
Gümrükte Gündem
İthalatın finansmanda yaygın olarak ya öz kaynaklar ya da dış kaynak, yani kredi kullanılır. Özellikle nakit sıkıntısı çeken ve ithal ettiği ürünün satışı ile nakit akışını sağlayan şirketlerde ithalat bedeli dış kaynak yani krediler ile karşılanması kaçınılmaz olur. Ülkemizde de bu finansman modelleri arasında en yaygın olanı, yurt içi veya yurt dışı bankalar tarafından sağlanan kredilerdir. Çünkü birçok ülkede yaygın olarak kullanılan, satıcı tarafından sağlanan vade veya borç verme araçları ithalatın finansmanı için ülkemizde kullanılamıyor. Çünkü satıcı tarafından vade avantajı ile sağlanan bir kredi Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu’na (KKDF) tabi tutuyor. Geçen yıl önemli bir hammadde grubuna KKDF muafiyeti getirilmiş olsa da bitmiş ürün grubunda halen KKDF uygulamasına devam ediliyor.
Vade avantajından yararlanılamıyor
Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu Hakkında 88/12944 sayılı Karar ve bu Karar'a ilişkin değişik 6 No.lu Tebliğ hükümleri çerçevesinde; ödeme şekli "Mal Mukabili”, "Kabul Kredili”, "Vadeli Akreditif” olan ithalat işlemlerine %6 KKDF tatbik ediliyor. Kısacası, satıcı tarafından ithalatçıya ticari ilişkiler tarafından sağlanan vadeli satış avantajı, KKDF nedeni ile ithalatçılar tarafından tercih edilemiyor. Nakit sıkıntısı çeken birçok şirket ithal eşya bedelinin %6’sı kadar ilave maliyete katlanmak yerine mukayeseli olarak daha ucuz olan banka kredisini tercih ediyor.
Bir an için bu uygulamanın olmadığını düşünürsek; stok devir hızından daha uzun bir vade ile gerçekleştirilen her bir işlemde ithalatın finansmanı satıcı tarafından sağlanan vade avantajı ile sağlanacaktı. Böylece herhangi bir kredi maliyetine katlanmadan sadece satış yapılan ürün ile ithalat bedeli satıcıya ödenecekti.
Credite Note (Alacak Belgesi) ithalatta kullanılamıyor
Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün 2011/16 sayılı Genelgesi’nde; KKDF kesintisine tabi olmayan ödeme şekillerine göre gerçekleştirilen ithalatta mal bedelinin, proforma fatura veya kesin satış faturası tarihine bakılmaksızın serbest dolaşıma giriş beyannamesinin tescil tarihinden önce (bu tarih dahil) ilgili bankaya yatırılması ve ilgili banka tarafından da bu bedelin ihracatçıya transfer edilmesinin Banka yazısı (volör konusu da dikkate alınarak) ile tevsik edilmesi aranır. Aksi takdirde eşya için bir KKDF muafiyeti yok ise bu işlemler için %6 KKDF tatbik ediliyor.
Ticari hayatın vazgeçilmez bir parçası olan “Credite Note/Alacak belgeleri”, ithalat işlemlerinde peşin ödemeyi tevsik eden bir belge olarak sayılmıyor. Bu nedenle de bu belge ithalat işlemlerinde peşin ödeme olarak kabul edilmiyor ve peşin ithalat bedelinin bu alacak kısmına tekabül eden tutar üzerinden %6 KKDF hesaplanıyor. Maalesef bu maliyet sadece ve sadece credite note/alacak belgesinin peşin ödemeyi tevsik eden belgeler arasında sayılmaması nedeni ile oluşuyor.
Nakit havuz yönteminin kullanamaması
Günümüzde çokuluslu olarak faaliyet gösteren şirketler, örgüt yapılarında, insan kaynaklarının yönetiminde, pazarlamada, muhasebe ve üretim sistemlerinde, finansal kararlarda ve yatırım tercihlerinde global bir strateji geliştirir. “Nakit Havuzu (Cash Pooling)” kısaca “grup şirketleri arası nakit denkleştirme işlemi” olarak tanımlanır. Bu yöntem ile çok uluslu şirketlerin finansman yönetimini tek bir yerde toplayıp grup içinde nakit fazlalarını, nakit açığı olan şirketlere aktarmak amaçlanıyor. Bunun için grup şirketlerin finansman kaynakları merkezi bir hesaba havale edilirken, nakit eksiği olan bağlı şirketlerin bu eksikliği, yine bu hesaptan otomatik olarak giderilir yani denkleştirilir. Bu şekilde merkez hesabın elinde bulunan fon miktarının çoğalması ile şirketlerin finansman maliyetini ciddi şekilde azaltılıyor.
Ancak Gelir İdaresi tarafından 4 Aralık 2014 tarihindeki bir yazısı ile ithalat bedelinin ihracatçı tarafından belirtilen başka firma/şahısların hesabına ödenmesinin ihracatçıya transfer olarak değerlendirilmesine mümkün bulunmadığı ifade ediliyor. Böylece, grup şirketleri içinde bir ithalat finansman aracı olarak “Nakit Havuzu” sistemi maalesef kullanılamıyor. Kullanılsa bile % 6 KKDF maliyeti ortaya çıkıyor.
Sercan bey cok Guzel bir konuya deginmissiniz malesef KKDF nin ithalat vergileri kapsamında değerlendirilmesi gümrük idaresinde GTİP değişmesinde durumunda değişen Gtip kkdf muafiyet kapsamında değilse Kkdf nin 3 katı ceza uygulanması ayrıca kdv matrahına da girdiğinden de kdv farkinada 3 kat ceza uygulaması firmaları çok zor durama dusurmektedir selam ve saygılarımla
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.