Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
Bazı önemli mikrobik hastalıklar hayati organlara yayılmadan önce çevresine saldırır. Benzer eğilim Avrupa borç krizinde de görülüyor. Hastalık çekirdeğe doğru ilerliyor. İtalya, 2016'mn Yunanistan'ı olacak gibi görünüyor. Ancak bu kez sahnede Yunanistan'dan 10 kat büyük, dünyanın 13'üncü ekonomisi var.
İtalya Brexit'in ardından Avrupa'yı sarsacak yeni bir tehdit. Özellikle bankacılık sektöründeki zayıflıkların yanı sıra ülkenin ekonomik verileri ve yaklaşan anayasa referandumu ile İtalya patlamaya hazır bir bomba gibi. Avrupa, Britanya'nın Avrupa Birliği'nden ayrılma kararının şok dalgaları ile boğuşurken birkaç on milyarlık anlaşmazlık 16 trilyon dolarlık bölge ekonomisini tehdit ediyor.
İtalyan finansal sistemine acilen nakit akışı gerekiyor. Dünyanın en eski bankasının arasında bulunduğu bazı İtalyan bankaları çok zor durumda ve aşırı miktarda 'kötü' borç taşıyor. İtalyan bankalarının toplam 360 milyar euro (400 milyar dolar) geri dönmeyen kredileri var ve bir İtalyan bankası son bir yılda piyasa değerinin yüzde 80'ini kaybetti. Çöküşün eşiğinde olan bankalar kaygı yaratıyor.
İtalya Yunanistan'ın 10 katı büyüklükteki ekonomisiyle, euronun merkezinde yer alıyor ve Almanya ile Fransa'dan sonra üçüncü büyük ekonomi. İtalyan bankacılık sisteminin temel sorunu sermayelerinin yetersiz olması. Bununla birlikte mevduat kaybetmeleri ve geri dönmeyen kredilerin sürekli artması sorunları tetikliyor. Son dönemde geri dönmeyen kredi oranının yükselişe geçmesi, bankaların sermaye sorununu gündemi getiriyor.
Bankaların bilançolarındaki toplam 360 milyar euroluk sorunlu krediler toplam kredilerin yüzde 17'si gibi bir büyüklüğe ulaştı. Bankaların gerekli sermaye tabanlarının toplam 35 milyar euro ekside olduğu ve Brüksel'de ciddi bir durum olarak değerlendirildiği belirtiliyor. Hükümetin kurduğu "Atlante" adındaki fon, sorunlu kredileri satın alarak bankaların sermaye sorununa yardımcı olmayı amaçlıyor ancak nisan sonu itibarıyla fonda 5 milyar Euro'dan az para vardı.
Yavaş büyüme ve yüksek işsizlik oranı, bankaların verdiği kredilerin geri ödenemez hale gelmesinde ve takibe düşmesinde en büyük neden. Geri dönmeyen kredilerin GSYH'nın dörtte birine ulaşması, Brexit sonrası oluşan belirsizliğin de etkisiyle şu anda Euro Bölgesi'nin geleceğine ve finansal sistemin istikrarı konusunda büyük risklerden biri olarak görülüyor.
Kuşkusuz geri dönmeyen krediler sorununun birincil çözümü ekonomik büyüme, canlılık. Ancak toplam borç miktarı ve durgunluk, deflasyon, işsizlik sorunlarıyla Euro Bölgesi'nin en hassas ekonomilerinden biri olan İtalya'da kamu borcunun GSYH'ya oranı yüzde 135'e ulaştı. Bu hassas ekonomik ortamda bankaların çok yüklü miktarda sorunlu kredi taşıması, olası bir krizin tetikleyici unsuru olarak görülüyor.
Özellikle Brexit kararının ardından küresel ekonominin önüne gelen İtalya sorunu, piyasalara İtalyan bankalarının hisse senetlerinde satış baskısı olarak yansıdı. İtalyan bankalarının hisse senetleri yılbaşından bu yana ortalama yüzde 50'nin üzerinde değer yitirdi. Dünyanın en eski bankası olan ve
toplam 47 milyar euro sorunlu kredi paketi olan Monte dei Paschi Siena'nın hisseleri yılbaşından bu yana yüzde 80'e yakın geriledi.
İtalya'da işsizlik oranı yüzde 11'i bulurken, bu yılki büyümenin yüzde 1'in altında gerçekleşmesi bekleniyor. İtalya aynı zamanda Yunanistan'dan sonraki en büyük kamu borcuna sahip. IMF, İtalya ekonomisinin 2008'de başlayan mali krizde 20 yıllık ilerleme potansiyelini kaybettiğini, ülke ekonomisinin kriz öncesindeki seviyelerine 2020'lerin ortalarından önce dönmeyeceğini vurguluyor. İtalyan ekonomisindeki toparlanmanın "kırılgan ve uzun süreli" olacağını belirten IMF, siyasi liderlerin "çok büyük sorunlarla" karşı karşıya olduğunu savundu.
Başbakan Matteo Renzi ise bankaları zor durumdan kurtarıp ülkenin daha derin bir krize sürüklenmemesi için AB'den 40 milyar dolar bir kurtarma paketi istiyor. Ancak AB'nin önde gelen figürleri bu fikre pek sıcak bakmıyor. Çünkü Euro Bölgesi'nde, 2016'nm başından itibaren yürürlüğe giren yasa ile halkın ödediği vergilerle hazırlanan kurtarma paketlerinin ve banka kurtarmalarının önüne geçiliyor. AB ve IMF önceki yıllarda İrlanda, Portekiz, Kıbrıs ve Yunanistan (üç kez) bankalarını milyarlarca euroluk paketlerle kurtarmıştı.
Ancak Banka Kurtarma ve Çözümleme Planı, kamu kaynaklarının özel bankalara aktarılmasından önce bankaların kreditörlerinin elini taşın altına koyup alacaklarının bir kısmından feragat etmesini öngörüyor. Düzenlemenin amacı büyük finansal kuruluşların vatandaşların ödediği vergilerdense kreditörlerin belli miktarda zararı kabullenmesi yoluyla düzlüğe çıkarılması yönünde.
İşte Almanya Başbakanı Angela Merkel'in 40 milyar euroluk kurtarma talebinde bulunan İtalya Başbakanı Renzi'ye "Kuralları her iki yılda bir değiştiremeyiz" yanıtı da bu yasadan kaynaklanıyor. Almanya'nın etkili Maliye Bakanı Wolfgang Schaeuble ise Merkel kadar katı. Avrupa'da yasaların önceki finans ve bankacılık krizlerinden ders almak ve tekrar etmesini önlemek amacıyla hazırlandığını belirterek söz konusu yasanın her duruma uygun olarak yeterli imkanlar sağladığını da söyledi.
Ancak İtalya'nın özel bir durumu var. Çünkü İtalya bankaların kendi kendine kurtarmasına ya da batmasına izin verecek olursa binlerce sıradan İtalyan da bireysel anlamda iflas etmiş olacak. Çünkü İtalya'da bankaların finansman ihtiyaçlarını karşılamak için tahvil ihraç etme ve bunların bireysel yatırımcılar tarafından satın alınması yönünde bir gelenek var.
Yıllarca sıradan tasarruf sahipleri banka tahvillerini devlet tahvillerine göre daha güvenli ve yüksek getirili buldular. İtalya'da yaklaşık 60 bin bireysel Banka tahvili bulunuyor ve sadece zor durumdaki Monte dei Paschi di Siena'da sıradan tasarruf sahiplerinin 5 milyar euro yatırımı var. Diğer yandan İtalya için hayati bir gelişme daha var. Ekim ayında yapılacak referandumla Senato'nun kabul ettiği geniş çaplı reformlar oylanacak. İtalyanlar reform paketini kabul ederse ülkede siyasi istikrar güçlenirken yasalarla birlikte ülkenin ekonomisi ve rekabet edebilirliği de gelişecek.
Reddedilmesi halinde ise Renzi Hükümeti'nin düşmesi, yeni seçimlere gidilmesi ve bu dönemde siyasi, ekonomik istikrarsızlığın artması beklenebilir. İtalyan iş dünyası örgütü Confindustria, reformların kabul edilmesi halinde ekonominin tam bir durgunluğa gireceğini, yoğun bir sermaye kaçışının ve borç krizinin söz konusu olacağını açıkladı.
AVRUPA'NIN BÜYÜKLERİ DE ZORLU GEÇİTTE
Bankaları baş ağrıtan tek ülke İtalya değil. Özellikle Almanya'nın en büyük bankası Deutsche Bank'ın aşırı dalgalı piyasalar, yüksek maliyetler, yanlış uygulamalardan kaynaklanan cezalar nedeniyle sıkıntılı dönem yaşaması, sadece Euro Bölgesi için değil, küresel ekonomi için büyük önem taşıyor.
2015'te 6,8 milyar euro zarar açıklayan Deutsche Bank'ın hisseleri son 30 yılın en düşük seviyesinde... Brexit hisse senetlerinin değer kaybını hızlandırdı çünkü Deutsche Bank, Londra'daki en büyük Avrupa bankası ve gelirlerinin yüzde 19'unu Britanya'dan sağlıyor. Son bir yılda Deutsche Bank hisseleri yüzde 48, Credit Suisse'in değer kaybı yüzde 63'ü buldu. Bloomberg Avrupa 500 Banka ve Financial Hizmetler Endeksi 2015'te yüzde 33 düştü ve temmuz ortası itibarıyla son yedi yılın en düşük seviyesinde seyrediyor.
IMF son olarak Deutsche Bank'ı küresel önem taşıyan 20 büyük banka arasında "küresel finansal sisteme tek başına en büyük net katkı yapıcı" olarak niteledi. Deutshe Bank'ı aşırı borçlanmak ve gevşek risk yönetimine sahip konularında eleştiren IMF, ikinci ve üçüncü "en riskli" bankaları da HSBC ve Credit Suisse olarak belirtti.
Deutsche Bank'ın şef ekonomisti David Folkerts-Landau İse Avrupa bankalarının kurtarılması için 150 milyar euro'luk bir programın yeterli olacağını savunuyor. Avrupa'nın gerçekten "hasta olduğunu" ve mevcut sorunların bir kazaya yol açmadan çözülmesi gerektiğini belirten Folkerts-Landau, benzer sermaye enjeksiyonu programını 475 milyar dolar ile ABD'nin uyguladığını söylüyor, "Avrupa'nın bu kadar büyük programa ihtiyacı yok" diye ekliyor. (Levent Gürses/Forbes Dergisi)
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.