TÜİK dün Türkiye'deki ağustos ayı itibariyle işsizlik rakamlarını açıkladı. Erdal Sağlam, Hürriyet'teki köşesinde TÜİK'in rakamlarını, işsizlik oranındaki yükselmenin nedenlerini ve gelecekteki öngörülerini yazdı. İşte o yazı:
İŞSİZLİK oranları geçtiğimiz ağustos ayı itibariyle yüzde 10.1 olurken, ekonomik gelişmelerin işsizlik oranlarının bundan sonra yüksek seyrine neden olacağı tahmin ediliyor.
Yıl sonuna doğru, büyümedeki kıpırdanma nedeniyle bir miktar gerileme olsa da, önümüzdeki yıldan itibaren düşük büyüme oranları ile birlikte yüksek işsizlik oranları kaçınılmaz görülüyor.
Ağustosta yüzde 10.1 olan işsizlik oranı geçen yılın aynı dönemine kıyasla 1 puan, bir önceki döneme kıyasla ise yüzde 0.3 oranında arttı. Tarım dışı işsizlik oranı ise geçen yıla göre 1.1 puan artarak, ağustosta yüzde 12.3'e yükseldi.
Mevsimsel etkilerden arındırılmış olarak işsizlik oranlarına bakıldığında ise yatay bir seyir olduğunu, dolayısıyla işsizlik oranlarındaki yükseklikte mevsimsel faktörlerin etkili olduğu gözüküyor.
Bunun yanında tabi ki işgücüne katılım oranının istihdamdan çok daha yüksek seyretmesi işsizlik oranlarındaki artışın temel nedenlerinden biri. 1.26 milyon kişilik istihdam artışına karşılık, katılan işgücü sayısı 1.72 milyon kişi olunca doğal olarak işsizlik oranlarının yükselmesi kaçınılmaz oluyor.
İstihdama en yüksek katkının, bir süredir olduğu gibi, yine hizmetler sektöründen geldiğini, tarım ve sanayi kesimlerinden ise nispeten düşük katkılar sağlandığını söyleyebiliriz.
Özet olarak işsizlik oranları yükseliyor ve bunun en önemli nedeni tabi ki büyüme oranlarındaki artışın yavaşlamış olması. 2014 yılında yüzde 3 civarında bir artış bekleniyor ve bu oran işgücüne katılımı absorbe edemediği için işsizlik oranları artmaya devam ediyor. Nüfus artış hızının yüksek seyri tabi ki etken.
Türkiye ekonomisinin dış kaynakla büyüdüğünü, önümüzdeki dönemin yabancı kaynak açısından kıt olacağını göz önünde tuttuğumuzda, işsizlik oranlarının yüksek seyredeceğini tahmin etmek de zor olmuyor. Bir başka deyişle FED'in
faiz artırımına ne zaman başlayacağı, sadece
finans sektörünü ilgilendiren bir haber değil, tümüyle üretimi, büyümeyi ve işsizliği de ilgilendiren bir haber.
Ekonomide küreselleşmenin geldiği boyut, böyle bir şey...
ORTAM UYGUNKEN YAPISALLAR YAPILMADIĞI İÇİN
İşsizlikte gelinen nokta ve ileriye dönük beklentiler, aynı zamanda yapısal tedbirlerin alınmasında ne kadar geciktiğimizi de ortaya koyuyor.
Hükümetin yapısal tedbir çabasına girmiş olması, artık büyümedeki tıkanmanın had safhaya ulaşması üzerine başladı. Bir başka deyişle; Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir büyüme oranları yükseltilmediği takdirde, işsizlik başta olmak üzere, ekonomik dengelerin bozulma noktasına geldiği, artık kimseden saklanamayacak bir gerçek halini aldı. Yani mızrak artık çuvala sığmıyor.
Peki, bundan sonra ciddi yapısal tedbir almak mümkün olabilecek mi, ortam buna müsait olacak mı?
Bence yapısal tedbirlerin saptanmasından uygulanmasına kadar ciddi endişe duyulacak unsurlar var. Açıklanan yapısal tedbirlerin kesinlikle içinin doldurulması gerekiyor. Tabi, bundan sonra açıklanacak 2. ve 3. Adım yapısalların da daha kapsamlı, detaylı ve uygulanabilir hazırlanması şart.
Bunun yanında küresel ekonominin buna izin verip vermeyeceği, özellikle Başbakan ile Cumhurbaşkanı arasındaki tercih farklılıklarının da, hangi yapısal tedbirlerin uygulamaya sokulabileceği konusunda belirleyici olacak.
En uygun zamanda, küresel ve siyasi iklim izin verirken yapısal tedbirleri almayan popülist anlayış devam ederse, işsizlik oranı çok daha yüksek oranlara, ister istemez, çıkar...