IŞİD'in para muslukları böyle kesilecek
ABD Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Enerji İlişkileri Özel Temsilcisi Amos Hochstein, IŞİD’in petrol gelirini kesme planlarını anlattı
7. Atlantik Konseyi Enerji ve Ekonomi Zirvesi nedeniyle İstanbul'da bulunan ABD Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Enerji İlişkileri Özel Temsilcisi Amos Hochstein, IŞİD’in petrol gelirini kesme planlarını Hürriyet’e anlattı. Merve Erdil'in konuyla ilgihi Hürriyet'te yer alan haberi şöyle:
ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin, Suriye’de IŞİD kontrolündeki petrol sahalarına yönelik hava saldırıları şiddetlenirken, Amerikan enerji diplomasisinin kilit ismi Amos Hochstein ile bir araya geldik.
7. Atlantik Konseyi Enerji ve Ekonomi Zirvesi’nde bir araya geldiğimiz ABD Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Enerji İlişkileri Özel Temsilcisi Hochstein, IŞİD’e yönelik stratejilerinin Paris saldırılarından daha da önce değişmeye başladığını söyleyerek, bunu hava saldırılarında da görmenin mümkün olduğunu vurguladı.
Saldırılarla örgütün en önemli gelir kaynağı durumundaki petrol ve doğalgaz sahaları ile petrol işleme tesislerini, yani kısa sürede tekrar inşa etmesi güç kritik enerji altyapılarını hedef almaya başladıklarını ifade eden Hochstein, “Sadece gidip, birkaç tane petrol sahasına saldırıp, kendimizi iyi hissetmek istemiyoruz. Çünkü bu fotoğraflarda iyi gözükse de, minimum hasar veriyor ve çok kısa sürede telafi edilebiliyor. Yapmak istediğimiz altyapıyı anlamak, kritik varlıkları anlamak ve bunlara saldırmak” diyor.
IŞİD’İN İZİNİ SÜRÜYORUZ
Suriye’nin neredeyse yarısı ve Irak’ın da üçte birini ele geçiren IŞİD, en önemli gelir akışını petrol ticaretinden sağlıyor. ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin, IŞİD’in elindeki petrol sahalarına yönelik hava saldırıları son günlerde şiddetlenirken, sadece petrol sahaları değil petrol altyapısı ve petrol kaçakçılığı için kullanılan tüm araçların da hedef alındığı belirtiliyor. Hochstein, “ABD, IŞİD’in petrol akışını nasıl takip ediyor? Bu sorunu nasıl ele alıyorsunuz” sorumuza karşılık, “Vaktimin ve ekibimin önemli bir bölümünü IŞİD’in enerji operasyonunun izini sürmeye adadım. Bu sadece ‘Petrol üretiyorlar ve bunu sınır ötesinde satıyorlar’ kadar basit değil. Sadece gelir sağlama kabiliyetlerini engellemeye değil, aynı zamanda enerjiyi kullanarak, kontrol ettikleri bölgelere hükmetmeye çalışma kabiliyetlerini de ‘nasıl bozarız’ diye bakıyoruz. Bu da Suriye boyunca operasyonları destekleyen elektrik ve yakıtı da kapsıyor” yanıtını veriyor.
BU DAHA BAŞLANGIÇ
Son birkaç haftada, Paris saldırılarından bile önce, hava harekâtında konuyu ele alış biçiminde değişim yaşandığına dikkat çeken Hochstein, IŞİD’e karşı son stratejiyi şöyle anlatıyor: “Biz acele etmeden, altyapıyı anlamak, kritik varlıkları anlamak ve bunları hedef almak istiyoruz. Bence Başkan Obama da ‘Enerjiyi bir gelir kaynağı olarak kullanma kabiliyetlerini kontrol etme ve engelleme gücümüzü artırabilecek araçlara sahibiz’ dediğinde bunu kastetti. Bu daha başlangıç. Son günlerde gördüğümüz hava saldırıları da bu amaca hizmet ediyor.”
KAÇAK PETROL AĞI İÇİN TÜRKİYE’YLE TEMASTAYIZ
IŞİD’in sınır ötesi petrol kaçakçılığı konusunda ise Hochstein, “Tabii ki gelirin büyük çoğunluğunu Suriye’de elde ediyor. Fakat bir kısmı da sınır ötesinden geliyor. Türkiye’deki meslektaşlarım ve buradaki yetkililerle temas halindeyiz. Bilgi paylaşıyoruz. Sorunu gidermeye yönelik Türkiye’nin iyi çabaları oldu. Şu an birkaç ay öncesine göre durum çok daha iyi, bu da ABD ve Türkiye’nin birlikte çalışma çabalarından kaynaklanıyor. Bu Kürt bölgesindeki meslektaşlarım ve Irak hükümeti için de geçerli. Bunu her açıdan durdurmak için birlikte hareket ediyoruz. IŞİD’in enerji gelirleri ile mücadele etmek, operasyonun tüm halkalarına bakmak demek; petrolün toprakta üretilmesinden, işlemesine, kamyonlara yüklenmesinden, ülke içinde ve sınır ötesine dağıtımına kadar. Hepsini hedef almazsan birini hedef alamazsın. Bu etkili olmanın tek yolu. Bunu da hem ülke olarak, hem bu mücadeledeki müttefiklerimizle birlikte yapıyoruz. Fransızlardan, Türkiye’deki dostlarımıza” diyor.
ABD’DE TARİHİ DÖNÜŞÜM
ABD, 2016’da ilk kez sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ihracatına başlıyor. Bunun nasıl jeopolitik sonuçlar doğuracağına yönelik Hochstein, şunları söylüyor: “Ocak ayında ilk LNG kargosu ABD kıyılarından bir alıcıya doğru yola çıktığında, ABD enerjisinde tarihi bir dönüşüm tamamlanmış olacak. ABD Başkanı Barack Obama göreve geldiğinde ABD en büyük LNG tüketicisi ve ithalatçısıydı. Önümüzdeki Ocak’ta Obama’nın görevdeki son yılında ise ABD artık LNG ithalatı yapmıyor olacak ve ihracata başlayacak. Bu inanılmaz hızlı bir dönüşüm. Bunun piyasalara etkisi ve jeopolitik etkileri bir yıl önce kadar başladı bile. Kaya gazı devrimi başladığında, ABD’ye giden tüm o LNG kargolarına artık ihtiyaç duyulmamaya başlandı. Böylece bu gaz uluslararası pazarlara açıldı ve pazarın alternatif gazla dolmasına yol açtı. Bu da fiyatları düşürürken, her yerdeki tüketicileri etkiledi. ABD ihracata başladığında bu pazara daha da çok gaz girmesini saplayacak. 2020’ye kadar ABD dünyanın en büyük gaz ihracatçısı olarak Katar’a katılacak.”
İRAN VE RUSYA DOĞALGAZI SİLAH OLARAK KULLANIYOR
İLERİDE Kürt gazının Türkiye’ye ihraç edilmesinin hedeflendiğini anımsatarak, Kürt gazının hangi pazarlara gideceğini düşündüğünü sorduğumuzda Hochstein, “Bence Türkiye dünyanın büyük kısmında giderek artan öneme sahip ülkelerden biri. Türkmenistan ve Azerbaycan’dan Gürcistan’a, İsrail, Mısır ve Kırbrıs’tan Irak’a, Türkiye kendi arzı ve Avrupa’nın enerji güvenliğini destekleme noktasında kritik bir kavşak. Hazar Bölgesi’nden Orta Asya’ya, Doğu Akdeniz’den Ortadoğu’ya tüm bu bölgeleri birbirine bağlayan bir ülke daha yok. Bence Azeri gazı için Güney Koridoru inşa edilirken, sadece Azeri gazıyla kısıtlı olmayacak. İleride Türkmen gazını da taşıyabilir. Irak’ın Kürt gazının Türkiye’den Avrupa’ya akmaması için ise hiçbir neden yok. Bu üreticilerden, transit olarak Türkiye ve tüketici olarak Avrupa’ya, tüm taraflara yarar. Miktara bağlı olarak Türkiye’nin kendi kaynaklarını da çeşitlendirmesine olanak sağlar. Doğalgazı siyasi bir araç, bir silah olarak kullanan iki ülke olan Rusya ve İran’a bu denli bağımlı olmak yerine, Türkiye herhangi tek bir kaynağa bağlı olma riskini azaltabilir” yanıtını veriyor.
ABD’DE 4 BİN ÜRETİCİ VAR
DÜŞÜK petrol fiyatları ve ABD kaya gazı ve petrol üretimine etkilerine yönelik ise Hochstein, şunu söylüyor: “Bu kadar uzun süren düşük petrol fiyatları ortamında ABD üretimi insanların beklediğinden çok daha dayanıklı çıktı. Gerçekten serbestleşmiş bir piyasaya sahip olduğunuzda, Amerika’da olduğu gibi, yani birkaç değil, 4 binin üzerinde üretici faaliyet gösterdiğinde, bu da maliyeti düşürerek, verimliliği artırıyor, bu da tüm operasyonu daha etkin hale getiriyor. ABD’de kaya gazı ve petrolü üretim maliyetleri bugün bir yıl öncesine göre daha düşük. Çünkü üretim ve maliyet düşürmede verimlilik sağlandı. ABD’de son aylarda üretimde bir düşüş gözlemliyoruz. Petrol fiyatları tekrar yükseldiğinde, ABD üretimini nispeten hızlı ve oldukça büyük miktarda tekrar artırmak mümkün olacak.”