<
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaMakro Ekonomiİngiltere Merkez Bankası kontrolü kaybetti----

İngiltere Merkez Bankası kontrolü kaybetti

İngiltere Merkez Bankası kontrolü kaybetti
29 Mayıs 2023 - 16:14 www.finansingundemi.com

Son dönemde faiz politikası ile tartışmaların göbeğinde yer alan İngiltere’de çekirdek enflasyon yükselişini sürdürüyor. The Telegraph’tan Roger Bootle enflasyonda kontrolü kaybeden BoE’den daha agresif hamleler beklendiğini yazdı

FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ

İngiltere’de geçen hafta açıklanan enflasyon rakamları beklentilerin oldukça dışındaydı. Manşet enflasyonun yüzde 10,1’den yüzde 8,7’ye gerilemesi okuyucuları bunun iyi bir haber olduğu yanılgısına düşürebilir. Ancak The Telegraph’ın haberine göre bu düşüş yalnızca geçen nisan ayında enerji fiyatlarındaki artışın yıllık ortalamalarının aşağısına gerilemesinden kaynaklanıyordu.

Habere göre asıl can alıcı gösterge ise çekirdek enflasyondaydı. Beklentilerin aksine çekirdek enflasyon yüzde 6,2’den yüzde 6,8’e yükseldi. Söz konusu oranlardaki yükselişte ise genellikle olağan şüpheli olarak gösterilen gıda fiyatları suçlanamıyor. Zira finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre, gıda ve enerji fiyatları çekirdek enflasyon ölçütlerinin dışında tutuluyor.

Enflasyonun en basit ve saf hali İngiltere ekonomisinde hemen her alanda hissediliyor. The Telegraph haberinde bu tablonun nasıl ortaya çıktığı tartışılıyor.

İngiltere Merkez Bankası (BoE) enflasyondaki ilk artışların yaşandığı dönemde bu ani yükselişi “geçici” olarak nitelendirmişti. Söz konusu tabir ABD Merkez Bankası’nın (FED) kullandığı ile aynıydı. İki merkez bankası da ani artışların geçiciliği konusunda haklıydı. Ancak bu artışların ortaya çıkarabileceği sonuçlar konusunda tamamen yanıldı.

Habere göre ücretler ve fiyatlar yukarı yönde birbirini kovalarken merkez bankaları maliyetlerdeki ve fiyatlardaki geçici artışların kalıcı etkilere yol açacağı gerçeğini asla unutmamalıydı. 1973/4 ve 1979/80 yıllarında petrol fiyatlarında görülen büyük artışları kalıcı enflasyon takip etmişti ve söz konusu örneklerdeki ani fiyat artışları da “geçici” olarak reddedilebilirdi.

BoE para politikasına hata yaptığını kabul etti ve enflasyon tahmin modelinde yanlış bir şeyler olduğunu gördü.

Telegraph yazarı Roger Bootle, kendisinin ve diğer ekonomi yazarlarının vurguladığı bir sorun olarak BoE’nin para arzı konusunda bariz bir şekilde dikkatsiz davrandığına dikkat çekiyor. Yazarın işaret ettiği bir başka unsursa enflasyon beklentilerine aşırı bir vurgu yapılması. BoE enflasyon oranını yüzde 2’de tutma hedefine adanmış durumda olduğu varsayılıyor. Zira merkez bankası enflasyon hedefi olarak yüzde 2’yi gösteriyor ve bunun karşılığında yüzde 2 seviyesi genel enflasyon beklentisi olarak ortaya çıkıyor.

Bootle normal şartlarda beklentilerin insan davranışları üzerinde pratikte bu derece bir etki yaratacağını hiç tahmin etmediğini belirtiyor. Zira genelde hem bireyler hem de şirketler gelecekle ilgili spekülasyonlardan ziyade yakın geçmişte ve şu anda neler olduğuna daha fazla odaklanırlar.

Ekonomi yazarı İngiltere’nin maliyedeki devasa artış nedeniyle yaşam standartlarında oluşan fiyat ücret sarmalı kıskacına girdiğini belirtiyor. Söz konusu tablo gevşek bir maliye ve son derece uzlaşmacı bir para politikasının hakim olduğu, işgücü piyasasının da son derece sıkı olduğu bir dönemde ortaya çıktı.

Ekonomik tahminlerdeki başarısızlıklar beraberinde politik başarısızlıkları da getirdi. BoE faizleri yeterince erken artırmamakla kalmadı aynı zamanda yeterince hızlı da artırmadı. Şimdiye kadar BoE’nin gerçekleştirdiği en cesur faiz artışları 25 baz puan yerinde yapılan 50 baz puanlık faiz artışları şeklindeydi.

Ancak geçmişte ise yöneticiler enflasyonla mücadele etmek için daha cesur hamleler gerçekleştirebiliyordu. Haziran 1979’da BoE politika faizlerini tek seferde yüzde 12’den yüzde 14’e taşımıştı. Dahası birkaç ay içerisinde Faiz oranları daha da fazla yükseltildi ve faizler yüzde 14’ten yüzde 17’ye kadar yükseltildi. Eylül 1981’de BoE iki hamleyle politika faizlerini yüzde 12’den yüzde 16’ya çıkardı. Eylül 1992’de ise BoE faiz oranlarını iki kez artırarak yüzde 10’dan yüzde 15’e artırmıştı.

Para politikasında cesur hamlelerin riskli olduğu bilinir. Geçmişin dünyasında yaşadığımız da bir gerçek.

Bootle’a göre ideal durumda BoE’nin ekonomik büyümeye veya istihdama zarar vermeden enflasyonun üstesinden gelmesi ve bir ekonomik kriz riskinden kaçınması gerekir. Ülkedeki ekonomik kriz endişesi ise geçen yıl çok daha ciddi bir ihtimal haline geldi. İngiltere’nin bir önceki başbakanı Liz Truss ekonomi bakanıyla birlikte oluşturduğu mini bütçeyle emeklilik fonlarının erimesine yol açmış ardından da istifa ederek ülke tarihinin en kısa süreli başbakanlık dönemini sonlandırmıştı.

Ekonomi yazarı ülkedeki politikaların çok daha basit bir denkleme indirgendiği analizinde bulunuyor. Bootle, “Pratikte çuvaldan bir kedi çıktı ve onu geri sokmak inanılmaz derecede zor. Bunu yapmaksa içinde ciddi acıları barındırıyor” ifadelerine yer verdi.

Bootle para politikası yöneticilerinin enflasyona karşı erken ve cesur davranmasının çok önemli olduğunu söyledi. Zira eğer merkez bankası kibar davranırsa enflasyon yükselmeye devam edebilir. Gerçekten de enflasyon aşırı yükselirse merkez bankası sıkılaştırma politikası uygularken bile reel faiz oranları düşebilir.

Bundan sonraki sürece gelindiğinde ise ülkedeki manşet enflasyon önümüzdeki aylarda düşmeye devam edebilir. Zira geçen yıl fiyat seviyesinde görülen ani aylık artışlar baz alınan yıllık artışların dışında kalacak. Dahası, üretici fiyatlarındaki artış hızı yeniden yavaşlamaya başladı.

Ancak enflasyonist süreç şimdiden ikinci ve üçüncü aşamalara geçti. Artık sorunun kaynağı öncelikli malların fiyatı değil birim emek maliyetlerindeki artış haline geldi. Söz konusu tablo işgücü harcamalarının baskın girdi maliyetleri olarak alındığı sektörlerde ciddi bir sorun teşkil ediyor.

Verimlilik artışı minimum düzeyde kalırsa yüzde 2’lik enflasyonla tutarlı olmak için ortama bilanço artışlarının şu anda yüzde 3’ün çok üzerinde olmaması gerekir. Bu oran şimdiyse yüzde 6 civarında.

Bootle uzunca bir süre BoE politika faizlerinin yüzde 5 civarına yükseltilmesi gerektiğini savunduğunu belirtiyor. Ancak ekonomi yazarına göre bu uzun bir süre agresif bir bakış açısı olarak görülse de artık değil. Finansal piyasalar şu sıralar BoE’nin politika faizlerini yüzde 5,5’e yükselteceğini satın alıyor. Ekonomi yazarıysa faizlerin yüzde 6’ya ve hatta 7’ye yükseltilebileceğini belirtiyor.

Ekonomi yazarı, “Eğer haklıysam bu tablo sadece mevcut ve potansiyel mortgage alıcılarına darbe vurmakla kalmaz aynı zamanda ekonomik aktiviteyi de kesinlikle baskılar. Uluslararası Para Fonu son zamanlarda İngiltere ekonomisi hakkında daha iyimser hale gelmiş ve artık bu yılın ilerleyen zamanlarında bir resesyon öngörmüyor olabilir. Ancak bu faiz oranlarına benzer bir şey gerçekleşirse, böyle bir düşüşü savuşturmak zor olacaktır” ifadelerine yer verdi.

FED duraklarsa Avrupa ne yapacak?

 

Suudi Arabistan'ın rezervleri 13 yılın en düşük seviyesinde

 

Dolar 20 lira sınırında

 

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)