Kurulduğundan bu yana Uluslararası Para Fonu (IMF), dünya ekonomisi için itfaiyeci rolünde. Ancak son yıllarda neredeyse çalan her alarma Çin bakıyor.
The Economist dergisinde yer alan habere göre, Asya devi, ilk olarak Latin Amerika ülkesi Arjantin'e döviz kasasından kredi açtı. Ardından Batı'nın yaptırımları ve petrol fiyatların ucuzlamasıyla ekonomik resesyon tehlikesi ile yüz yüze gelen Rusya'ya kredi açabileceğini belirtti.
En son ekonomisi petrol fiyatlarına bağlı olan ve iflasın eşiğine gelen Venezuela kredi için Çin'in kapısını çaldı. Görünen o ki Çin'in stratejik çıkarı finansal hortumu nereye uzatacağını belirliyor. Çin, kesenin ağzını açtığı ülkelerden ise petrol ve gıda temin ediyor.
"Bretton Woods" sistemine tehdit
Çin son altı yıldır
finans dünyasının bel kemiği "Bretton Woods" sistemini de tehdit eder gibi. Bilindiği üzere, II. Dünya Savaşı yıllarında Temmuz 1944'te ABD'nin küçük bir kasabası olan Bretton Woods'da toplanan Birleşmiş Milletler, uluslararası para sisteminin kurallarını belirleyen ve Dünya Bankası ile Uluslararası Para Fonu'nun kurulmasına karar vermişti.
Gelişmekte olan ekonomilerin önde gelen ülkeleri Brezilya, Rusya, Hindistan ve Güney Afrika'yı yanına alan Çin, yeni kalkınma bankasını kurdu. Hemen sonra da Asya Yatırım Bankası'nın temelini attı. Son olarak da İpek Yolu Fonu'nun kurulmasına öncülük etti. Gerçi bu kurumların hiçbiri henüz tam anlamıyla faaliyette değil.
Ejderha'dan 140 milyar dolar
Önümüzdeki yıllarda dünyanın en büyük ekonomisi olacağı belirtilen ve ejderha ile sembolize edilen Çin, Bretton Woods sistemi alternatifi kurumlara 140 milyar dolar verme taahhütünde bulundu.
Çin'in sosyal ve ekonomik etkinliği abartılmamalı. Çünkü yuan henüz tam anlamıyla alım-satımı yapılabilen, dönüştürülebilen (convertible) durumda değil ve yakın bir gelecekte de olacak gibi görünmüyor. Bu durumda Çin'in etki alanını küçültüyor. Ancak Çinli yöneticiler, dünya bankeri olmak adına stratejik çalışmalarında hız kesmiyor.
Esnek kredi iştahı
Çin'in hazinesinde yer alan Amerikan tahvilleri ağırlıklı devasa rezervin gelişmekte olan ya da ekonomik zorlukla boğuşan ülkelere yol, liman vs yapımı için kullanılması hoş karşılanabilir. Ayrıca Dünya Bankası ve IMF kredi verdiği ülkelere bağladığı çetin koşullar ve kemer sıkma önlemleri nedeniyle eleştiriliyor. Çin ise verdiği kredilere çok fazla şart bağlamıyor.
"Parya devlet" korkusu
Çinli bankalar Venezuella'ya 2007'den bu yana 50 milyar dolar kredi verdi. Kemer sıkma önlemi ya da yapısal reformlar talep etmeyen bu krediler, Venezuellalı yöneticilerin zor durumdaki ekonomilerini daha da kötü hale getirmesine yol açtı. Uluslararası arenada yuan kullanımının yaygınlaşması Çin'in kendi nüfuzunu kullanacağı "parya devlete" dönüşebileceği, Batılı finansal kuruluşların temelini sarsacağı endişesine yol açıyor.
Bol kese riski
Yaşanan gerçeklere baktığımızda Çin'in amacının bu kadar da korkulacak bir şey olmadığı ortaya çıkıyor. Öyle ki, sahibi olduğu ekonomik büyüklükle Asya devi, ABD etkisindeki Dünya Bankası ve IMF'nin yapması gereken reformları hayata geçiremeyip gelişmekte olan ülkelere yeterince yardımda bulunanamanın verdiği boşluğu dolduruyor.
Son günlerde ABD, hummalı lobi çalışmaları yürüterek müttefiklerinin Çinli bankalardan uzak durmasını sağlamaya çalışıyor.
Çin'in bol keseden kredi vermesinin uzun vadede hazinesini iç etme riski ile karşı karşıya kalacağını belirten bazı ekonomistler, dünya bankerliğine soyunmadan önce soğuyan Çin ekonomisinin köklü yapısal reformlara başlamasını salık verdi.