İlker Başbuğ'dan Atatürk açıklaması
Genelkurmay Eski Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Türkiye'nin Atatürk'ü doğru anlamadığını söyledi
Genelkurmay Eski Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Çalar Saat programında Atatürk ile önemli açıklamalarda bulundu. Başbuğ, "Atatürk'ün tamamen anladığımız kanaatimizde değilim. Bunun birinci sebebi eğitim sebebi. Eğitim sistemimiz ezber üzerine, bu doğru bir sistem değil. Olaylar arasındaki sebep sonuç ilişkisi öğretilmeli. Atatürk’ün biz insani boyutunu yeterli derece anlamıyoruz. Atatürk’e insanüstü bir durum vermek son derece yanlış" dedi.
İlker Başbuğ, Fox TV’de İsmail Küçükkaya’nın sunduğu “Çalar Saat” programına katıldı. 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla katıldığı programda Atatürk’le ilgili görüşlerini anlatan Başbuğ, özetle şunları söyledi:
Neden bugün zafer bayramını kutluyoruz?
“Büyük Taarruz 26 Ağustos sabahı topçu ateşiyle başlıyor. 26 Ağustos tarihi önemli. Çünkü geçmişe baktığımızda Atatürk’ün Büyük Taarruza karar verdiği zaman haziran ayıydı. Bu kararı kendisinden başka İsmet İnönü, Fevzi Çakmak ve Kazım Paşa. Neden 26 Ağustos? 26 Ağustos’un iki konuyla ilgisi var. Bir yıl önce 26 Ağustos 1921’de Sakarya Meydan Muhaberesi yaşandı. O kadar kritik ki bizzat cepheye gidip geriye çekilmenin engellenmesini istiyor. Sakarya taarruzu durdurulmasa Türkiye’nin kaderi değişecekti. İkincisi de 26 Ağustos aynı zamanda Malazgirt’in tarihi. 26 Ağustos Türkiye tarihi için önemli bir gün.”
Büyük Taarruz için neden 1 yıl bekledi?
“4 Mart 1922’de Atatürk Meclis’te bir konuşma yapıyor: Taarruz yarım hazırlıklı olmaz, yarım hazırlıkla olmaz. Ben taarruz kararına varabilmem için 3 vasıtaya ihtiyacım var der. 1-Türk milletinin düşmanın Anadolu’dan sökülmesi için kararlılığını görmem lazım. 2-Sizin, Meclis’in bu konuda kararlı mı, bunu görmem gerek. 3-Orduyu göreceğim.
Atatürk, ‘Millet ve meclis esas olarak iç cephedir. Aslında ordu görünendir. Bu cephe kırılabilir, yenilgilere uğrayabilir; bu önemli değil. Ama iç cephe çökerse, o millet çöker’ der.
O yüzden ‘ben bu 3 cepheyi görmem gerek’ der.
Büyük Taarruzda iki ordu var. Güneyde 2. Ordu, kuzeyde 1. Ordu. Ve Atatürk 1. Ordu’nun başına geçer. Bunun sonucunda da İsmet İnönü bu savaşa Başkomutanlık Meydan Savaşı der. Atatürk de Büyük Taarruza “Rum sındığı” savaşı diyor. ‘Sındık’ aslında ‘kırmak’, ‘yenmek’ anlamına geliyor. Yunan ordusunun Büyük Taarruz’da kaybı 73 bin, Türk ordusunun zaafı ise 14 bin. Bunun içinde şehit de, yaralı da var. Bu Dumlupınar’da 30 Ağustos’ta Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının temelini oluşturuyor.
Atatürk savaşmayı en son çare olarak gören bir komutan. Öncelikle barış yoluyla çözüm aramakta, ancak bir yol bulunamadığında savaşmayı göze alan bir komutan. Atatürk kendi askeri için ‘cepheden kaçan askeri ilk komutanı idam eder’ diye emir veren, ama bir askerin ölümüne de çok üzülen bir asker, komutan.”
Atatürk’ü tam anlayabildik mi?
“Ben tamamen anladığımız kanaatimizde değilim. Bunun birinci sebebi eğitim sebebi. Bizim dönemimize gidin, hatırlayın. Eğitim sistemimiz ezber üzerine, bu doğru bir sistem değil. Olaylar arasındaki sebep sonuç ilişkisi öğretilmeli. Atatürk’ün biz insani boyutunu yeterli derece anlamıyoruz. Atatürk’e insanüstü bir durum vermek son derece yanlış. Atatürk yalnızlığı ve özgürlüğü tercih ediyor.”
Atatürk ilkokulu bitirmedi mi?
İlker Başbuğ, Atatürk’ün babasının vefatının ardından ilkokulu bitirmeden okuldan ayrıldığını, daha sonra dayısının çiftliğine yerleştiğini söyledi. Atatürk’ün okuma isteğinden dolayısıyla sınavlara girerek Askeri İdadi’yi kazandığını söyleyen Başbuğ, Atatürk’ün ilkokulu bitirmediğini dile getirdi.
Alkol zaafı var mıydı?
“Atatürk’ün sekreteri Hasan Ziya Soyak hatıratında der ki, ‘Günde 10-15 kahve içerdi ve çok fazla sigara içerdi, 3 pakete yakın’ diyor. ‘Gündüz vakti hiç içki içmezdi. Geceleyin yemekle beraber içerdi, ama hiçbir zaman kontrolü kaybedecek kadar içmezdi. Az içerdi.’ Soyak bir gün Atatürk’e diyor ki, ‘Keşke şu içkiyi içmeseniz.’ Atatürk’ün cevabı çok ilginç:
‘Ya haklısın. Bunları ben de bilmez değilim. Ne yapayım ki içkimi içmeye mecburum. Kafam çok ama beni mustarip edecek kadar çok ve hızlı çalışıyor. Vakit vakit onu uyuşturup dinlendirme ihtiyacı duyuyorum.’ Atatürk içkiyi zihnini dinlendiren bir ilaç olarak görüyor. Daha sonra Soyak’a ‘Doğru söylüyorsun çocuk, azaltmaya çalışacağım’ diyor.”
‘Kurtuluş Savaşı’nda güç dengesini kurdu’
“Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nda hem siyasi, hem de askeri olarak denge stratejisi işledi. Düşmanlarıyla ittifak yaparak güç dengesini kurdu. Güç dengesini Atatürk Kurtuluş Savaşı’nda uyguluyor. Kurtuluş Savaşı dediğimiz zaman Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Fevzi Çakmak ve Kazım Karabekir’i unutmamak lazım. Rusya ve Fransa ile ittifak yapıldı. Öncelikle diğer bölgeler halledildikten sonra, Rusya ve Fransa ile mücadele edildi.”
Diktatör tartışması
“Gerçekçi, güç dengesini ustalıkla kullanan, çelik irade sahibi, karizmatik bir liderdi. Diktatör kesinlikle değildi. Bir örnekle anlatayım: 1924 Anayasası hazırlanıyor. Kurtuluş Savaşı’nın başkomutanı, anayasada 3 şey istiyor: 1-Cumhurbaşkanı’na Meclis’i dağıtma ve seçimleri yenileme yetkisi, 2- Veto yetkisi ve 3-Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri’nin kendisine bağlanmasını istiyor. Reddediliyor.
Atatürk kendi dönemi için değil, kendinden sonra gelecek dönemin oluşması için çalışıyor.”
Hayal kırıklığı
“Atatürk’ün en büyük hayal kırıklığı, ikinci bir siyasi partinin kurulup hayatını devam ettirememesidir. Eğer Atatürk sağ kalsaydı, Türkiye 2. partinin kurulma olayı 1946’dan daha önce olurdu.”
'Kadınlar toplumun temeli'
“‘Bir milletin felaket içinde olması tehlikesi, toplumsal ve ahlaki hastalık sonunda olur’ diyor Atatürk. Tedavi ilim ve fendir. Eğitimle olacak. Eğitim evde, anneyle başlıyor. Atatürk’ün kadının üzerinde durmasının bir sebebi de bu. Evde alacağı eğitimi çok önemsiyor. Ayrıca kadının erkekler gibi eğitim almasını, kamusal alanda olmasını istiyor.
Erkeklerde kadınlardaki duyarlılığı göremiyorum. Kadınlar dolayısıyla Türkiye gençliğinden ümitliyim. Türk kadınlarından ümitliyim.”
Atatürk ve din tartışması
“Atatürk ‘Bizim dinimiz İslam dini. En makul, en son dindir’ der. Atatürk’e dinsizdi denilebilir mi? ‘Mensubu olduğumuz İslam dindarlığını siyaset aracı olmaktan kurtarıp, yükseltmeliyiz’ diyerek dinle siyaseti ayırıp, dini yüceltmek istiyor. Atatürk dini geçerli bir kurum olarak kabul ediyor, dini Allah ile kullar arasındaki bir aracı olarak görüyor. Din siyasi ve kişisel amaçlar için kullanılmasını istemiyor.”
Asker-siyaset ilişkisi
“Atatürk, meşrutiyet öncesi özgürlük peşindedir. Harp Okulu'nda yönetimin iyi olmadığını, meşrutiyetin ordu vasıtasıyla geleceğini düşünüyor. Meşrutiyetin gerçekleştiği zaman, subaylar siyaset içerisinde, ordu siyasete karışıyor diye ordunun siyasetten uzak durmasını istiyor. Ordunun asli göreviyle uğraşmasını istiyor.”
'Türk ordusunda büyük haksızlık yapıldı'
“Son yıllarda Türk ordusuna büyük bir haksızlık yapıldı. Orduya yapılan bu haksızlık TBMM’nin atacağı adımlarla ve Türk halkının büyük desteğiyle aşılabilir. Ben bu haksızlıkların giderileceğin inanıyorum.”