<
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündemİktidar halkın banka borcunu ödeyemez!----

İktidar halkın banka borcunu ödeyemez!

İktidar halkın banka borcunu ödeyemez!
25 Mart 2015 - 07:35 www.finansingundemi.com

Ne iktidarlar ne de iktidara talip olanlar, vatandaşın bankalara olan borcunun kefili olamazlar

Habertürk yazarı Yavuz Semerci bugünkü köşesinde CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun dünkü grup toplantısında verdiği vaadleri eleştirfi. Kılıçdaroğlu borçlu vatandaşlara seslendi ve “Seni borç batağından kurtarmak namus borcumdur’’ dedi. Semerci'ye göre, ne iktidarlar ne de iktidara talip olanlar, vatandaşın bankalara olan borcunun kefili olamazlar. Borçluları kurtarmak için söz veremezler. Bu borcun kamu kaynaklarıyla kapatılmasını sağlayamazlar...

İşte Semerci'nin o yazısı;

En son eleştirmek istediğim kişi veya kurumlar, ülkenin muhalefet partileri ve sözcüleridir. Zaten orantısız bir güç uygulayanlar nedeniyle medyada seslerini duyurma imkânları zayıftır. En azından polemikler başladığında yanıt hakları genelde görmezden gelinir. (Nedeni ağırlıklı olarak otokontrol uygulamalardan kaynaklanır...) Ancak dün Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözlerini duyunca hayli şaşırdım. Çünkü ne iktidarlar ne de iktidara talip olanlar, vatandaşın bankalara olan borcunun kefili olamazlar. Borçluları kurtarmak için söz veremezler. Bu borcun kamu kaynaklarıyla kapatılmasını sağlayamazlar.

'NOTERDEN TAAHHÜTNAME HAZIRLADIM...' 'NOTERDEN TAAHHÜTNAME HAZIRLADIM...'

Daha doğrusu bunu yapacak mekanizmaları yoktur. Uydurma kanunlar üretmezlerse elbet. Sadece bir istisna vardır, sistematik risk oluştuğunda siyaset devreye girer. Yanlış bir ekonomik politika, kamu finansman açığının sürdürülemez noktaya gelip toplumu sarsması gibi durumlar hariç böyle bir düşünce bile doğru değildir.

Kılıçdaroğlu’nun, “Seni (borçlarını ödeyemeyen vatandaşlara sesleniyor) borç batağından kurtarmak namus borcumdur’’ sözünü iyi niyetle şu şekilde tercüme etmek istiyorum: “Bizim iktidarımızda iş imkânları artacak, gelir seviyesi yükselecek, faizler düşecek ve vatandaş borcunu öder hale gelecek.’’

“Vatandaşa yüksek faizle borç verdin, vatandaş ödenemez borca battı. Onları kurtarmak için borçlarını ben kapatacağım’’ denilmesi, borcunu zamanında ödeyen tüketicilere haksızlık ve sözleşme hürriyetine de aykırılık içeriyor. Bahsedilen yüzde 22’lik faiz oranı, kredi kartlarından çekilen nakitlerle ilgilidir ve maalesef dünyanın her yerinde kredi kartını kredi çekmek amacıyla kullananlar, ülkelerindeki genel faiz seviyesinin çok ama çok üzerinde Faiz öder. Çünkü kredi kartının işlevi o değildir. (Bugün itibarıyla konut kredilerinde yüde 10.75, ihtiyaç kredilerinde yüzde 14.86, taşıt kredilerinde ise yüzde 12.94 faiz uygulanıyor.)

Ancak kabul etmek lazım ki, zor durumda kalan insanlar maalesef ödeyememe durumuna düşebiliyor. Yine de devlet hiçbir şekilde tüketiciye yardım edecek nitelikte uygulama yapmamalı ama bankaların bu borcu almak için uyguladığı insafsız icra yöntemlerine de başvurması (ne kadarı kaldıysa) engel olmalı. Çünkü bankalar da kredi kart verirken basiretli bir tüccar gibi düşünmeli ve kredi kartı verdiği kişinin nakit avans ya da kredi kart borcunu ödememesinin riskini de üstlenmelidir.

Son güncel veriler biraz daha değişmiştir ama 2014 yılı sonu itibarıyla (kredi kartı hariç) bankalardan kullanılan tüketici ve konut kredilerinin miktarı ve kişi sayısı tabloda yer alıyor. Aslında o tarih itibarıyla bakiye rakamları gösteriyor. 15 milyon 561 bin 105 kişinin 252 milyar TL kredi borcu var. (2003 yılının verilerine baktım. 2.2 milyon kişi kredi kullanmış ve aldığı miktar sadece 10 milyar TL. Son 12 yılda Türk ekonomisindeki canlılık, bankaların finansmanıyla sağlanmış.)

Kredi borcu olanların hepsi aslında siyasi partilerin dikkate alması gerek seçmen kitlesi. 15 milyon insan ve onlara bağımlı diğer yetişkinlerle birlikte toplam seçmen kitlesinin çok büyük bölümü. Bu insanlar açısından siyasi istikrar ve büyümenin sürmesi ölümcül derecede önemlidir. Siyasi partiler bu gerçeğe uygun davranmalı ve borcunu ödemeyenlere yönelik söylemleri, borcunu düzenli ödeyenleri rahatsız etmemeli.

Aslına bakarsanız ikinci tablo da tüketici kredileri takibe dönüşüm oranını gösteriyor. Halkın borcunu öderken genelde sadık olduğu, ancak kredi kartı ve otomobil kredisi kullananlarda bu oranın biraz arttığı görülüyor. Yine de bankacılık sistemi açısından sistematik bir riskin olmadığını vurgulamalıyım...
YORUMLAR (1)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • Kk25 Mart 2015 10:42

    Tabıı kı dogrusu k kartıyla harcama yapılmasın.Fakat dıger yandan zamları enflasyona gore alıyoruz ama harcadıgımız yerlerle uyumlu degıl.Mutfak enflasyonu %15-20 arasındadır tahmınım.ama bız %7 alıyoruz.Halıyle zorunluluktan da k kartı kullanıyoruz.Peki bunun faızı kac%40-50.Bence Kılıcdaroglu soyle yapsın.Yıllardır bankalara kredı kartları ıcın odedıgımız reel faızın onemlı bır kısmını bankalardan bır seferlık vergı olarak kessın.Ve vatandasa ıhtıyacına gore dagıtsın.Bankalr da bu sene 22-23 mılyar degıl daha az kar etsın.Bır sene az kar cok da dunyanın sonu degıl.