FATİH RENÇBERLER - FINANSGUNDEM.COM
Fiba Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin, “Ben bankacılığa başladığım zaman bankacılığın b’sini bilmiyordum” dedi. Özyeğin, 2’nci Avea Genç CEO Buluşmaları’nın açılışında yaptığı konuşmada, bankacılık faaliyetlerinin geçmişine de değindi. Robert Koleji’nde okurken, sonradan
banka patronu olan arkadaşıyla aynı yatakhaneyi paylaştığını belirten, Oregon State Üniversitesi’nde İnşaat Mühendisliği okuyup Harvard’da İşletme MBA yaptıktan sonra ABD dönüşünde, 29 yaşında bir bankanın yönetim kurulu üyesi olduğunu söyleyen Hüsnü Özyeğin, bankacılık servüvenini şöyle anlattı:
“Ben bankacılığa başladığım zaman, bankacılığın B'sini bilmiyordum. Hatta bir bankada hesabım bile yoktu. Ama tabi işletme MBA okuduğum için bankacılığa işletme kavramını getirdim. Mesela ne gibi kavramlar getirdim? Bir defa insan kaynağı kavramını getirdim. Bana her zaman ‘Bir işletmede ne önemlidir?’ diye sorarlar. Verdiğim cevap şudur; birincisi insan kaynağı, ikincisi insan kaynağı, üçüncüsü insan kaynağı. Teknolojiyi de, kurum için önemli tüm değerleri de bulan, geliştiren insan kaynağıdır. İnsan kaynağı sabit yatırımdan daha önemli bir yatırımdır.
1987 senesinde Finansbank'ı kurduğumda, 50 bin tane üniversite mezununu işe aldım. Bunların 12 bini hala Finansbank'ta, bini Rusya'da, 2 bini Romanya'da çalışıyor.
Türkiye'de benim kadar gençlere önem veren ikinci bir kişi olmaz. Şimdi diyeceksiniz ki bu çok iddialı bir söz. Ben tabi 29 yaşında
banka yönetim kurulu üyesi 32 yaşında
Banka genel müdürü olunca, bu işi herkes bu yaşta yapabilir düşüncesiyle yola çıktım.
Finansbank’ı ilk kurduğum zaman daha önce çalıştığım Pamukbank ve Yapı Kredi'den iki şube müdürü haricinde eleman almadım. Yepyeni bir kadro kurdum. Kurduğum kadro 1987'de 28 ila 30 yaşları arasındaydı. Finansbank'ın üst yönetimine gelince; ben 42 yaşındaydım, diğer üyeler 28 ila 30 yaş arasındaydı. 1989 senesinin 1 Temmuz’unda Ömer Aras'a "Ömer, seni genel müdür tayin ediyorum” dediğimde Ömer 34 yaşındaydı. Ömer Aras bana, “Hüsnü Bey biraz daha beklesek olmaz mı?” dedi. Bende ona, “34 yaşında bu işi hayli hayli yaparsın” yanıtını verdim.
"Hüsnü Bey oraya yatırım yaptıysa orada iyi şeyler olmayacak"
"Şimdiki aklım olsa belki psikoloji okurdum diyorum" diyen Özyeğin, teknik bilginin belli bir yönetici seviyesine kadar çok faydalı olduğunu, ancak ondan sonra yöneticilik sanatının insanları yönetme sanatı olduğunu ifade etti.
Hüsnü Özyeğin, risk konusunda ise, ““Risk almadan hiç bir şey yapamazsınız. Riski doğru zamanda almalısınız. Aldığınız risk o anda çok iyidir ancak ilerleyen sürede önemini ve değerini yitirir. Mesela benim yatırım yaptığım bazı ülkeler, ben gittikten bir kaç sene sonra zor duruma düşüyorlar. Aslında yatırım yapacaklar içinde beni takip edip “Hüsnü Bey oraya gittiyse orada iyi şeyler olmayacak” diyenler olabiliyor. Örneğin ben, 1997'de Rusya'ya yatırım yaptıktan sonra 5 Ağustos 1998'de ülkede moratoryum ilan edildi. Biz orada kaldık ve sonrasında çok faydasını gördük. O zaman 10 milyon dolar sermaye ve 30 milyon dolar bilançolu olan yatırımımız ilerleyen sürede bize faydalı oldu. Bir yerde risk aldığınız zaman, aldığınız kararın arkasında olmanız lazım” diye konuştu.
"Şansınızı ancak kendiniz yaratırsınız"
Özyeğin Üniversitesi'nde öğrencilere girişimci olmayı öğrettiklerini aktaran Özyeğin, gençlere bu konuda örnek olarak Çobani Yoğurtla’nın doğuşunu aktardı. İnsanın şansını kendisinin kendisinin yaratacağını, “ Ben 18 yaşında babamın bana verdiği bin dolarla Amerika'ya gittim. Trenle, vapurla sekiz kişilik kamarada, sekiz gün yolculuk yaparak Oredona gittim. Şansımı kendim yarattım” sözleriyle aktaran Hüsnü Özyeğin, Hamdi Ulukaya’dan dinlediği ‘şans’ hikayesine de davetlilerle paylaştı:
“Hamdi Ulukaya, var Chobani Yoğurtları'nın sahibi. Bir toplantıda bize o yoğurt fabrikasını nasıl bulduğunu anlattı. Bir gün gazete okuyor, gazeteyi okuduktan sonra buruşturup çöpe atıyor. Sonra gördüğü bir şey aklına takılıyor ve dönüp çöpe attığı gazeteyi tekrar geri alıyor. İçinde bakıyor, bir fabrika 250 bin dolara satılık. Craft tarafından üretime hazır koca fabrika 250 bin dolara satılıyor. Hemen gidiyor, o fabrikayı satın alıyor ve bugünkü Chobani Yoğurtları doğuyor.”
Formun içine doldurduğu fotoğraflardaki o resim
Çocukların aile içindeki anne ile babası arasındaki ilişkileri takip ederek duygusal zekasını geliştirdiğini anlatan Özyeğin, sözlerine şöyle devam etti:
"Oregon State Üniversitesi'nde inşaat mühendisliği okurken az daha mezun olamıyordum. Çünkü not ortalamam son sene 2,18 idi. Ama 14 bin kişilik üniversitede talebe birliği başkanı seçildim. Şu anda bir sekreterim var ama o zaman iki sekreterim vardı mesela. Ayda 100 dolar maaşım vardı. Hafta sonu futbol takımıyla değişik eyaletlere gidiyorduk. Bunları neden anlatıyorum? Harvard'a 2,18 not ortalaması ve hiç iş tecrübesi olmayan birisi olarak girmedim ben. Başvuru formunu doldurdum, içine bir sürü fotoğraf koydum. Bu fotoğraflar işte Bobby Kennedy (ABD Başkanı Kennedy’nin kardeşi, Adalet Bakanı, siyasetçi) ile çekilmiş resimlerim, bir sürü başkan, oranın valisi, tamamen sosyal aktivitelerimi ön plana aldım. Beni kabul ettiler."