Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı Hüseyin Aydın, ekonomide ısınmayı önlemek için alınan kredi ve kart harcamalarına ilişkin düzenlemelerin 'dengeleme' sağladığını, buna karşılık
banka kârlarını etkilediğini söyledi.
TBB'nin Türkiye ekonomisindeki son gelişmeleri değerlendirdiği ve bankacılık sektörünün güncel rakamlarını aktardığı toplantıdan sonra basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Aydın, devletin bireyselin dışındaki krediler için ciddi avantajlar getirdiğini, bunların ihracat kredilerinde de yapılmasını istediklerini kaydetti.
Özkaynak karlılığında tek haneli rakamlara inmek istemediklerini aktaran Aydın, "Yatırımcının devlet iç borçlanma senedi (DİBS) almak yerine,
banka kurmak arasındaki tercihi farklılaştırmak lazım. Oradaki marjı açmak gerekiyor. Yüzde 12'nin altında bir özkaynak karlılığı, bizim özkaynak biriktirmemize mani oluyor. Bu da ülkeyi, ekonomiyi ve büyümeyi finanse etmede bazı sıkıntılara vesile olabilir dedik. Özkaynak karlılığında tek haneli bir rakam beklentimiz de yoktur. Bilhassa vade uyumsuzluğu, 3. ve 4. dönemde faizlerde başka bir oynama görmediğimizde karlılığımıza olumlu yansıyacak. O da bizim özkaynak getirimizi olumlu yönde etkileyecektir diye düşünüyorum" şeklinde konuştu.
Zorunlu karşılık oranlarının bankacılığın bir yıllık karına eşdeğerde olmamasını, daha düşük bir düzeyde olmasını arzu ettiklerini belirten Aydın, yaptıkları bütün taleplerin dünyadaki bankacılık sistemi ile uyumlu talepler olduğunu dile getirdi.
Aydın, "Merkez Bankası ile hükümet arasında olan
faiz tartışmasında nerede oldukları" yönündeki bir soruya cevaben, bu tartışmaların kesinlikle dışında olduklarını ifade etti.
Böyle bir tartışma olduğunu da kendilerinin asla söylemediklerini vurgulayan Aydın, "Şimdi de söylemiyoruz" dedi.
"Sektör, operasyonel giderleri azaltmak için bazı konularda işbirliği yapabilir"
TBB Başkanı Aydın, sorunlu kredi/toplam kredi rasyosunun 2,8 civarında olduğunu söyledi.
Kamu bankaları olarak sorunlu kredi satışı yapmadıklarını anımsatan Aydın, "Diğer bankalar sorunlu kredi satışı yapıyor. Buradaki rasyolar, ondan arındırılmış rasyolar. Onlar eklendi, onlar eklendiği halde bunun bankacılık sistemine zarar vermeyecek bir düzeyde olduğu söylendi" dedi.
Büyümenin yüzde 4 civarında olduğu, çevrede her şeyin olduğu, Avrupa Birliği'nin (AB) artık hemen hemen hiç büyüyemediği, dünyanın büyümede zorluk çektiği bir ortamda, sorunlu kredi/toplam kredi rasyosunun Türk bankacılık sektörü için uygun bir yerlerde bulunduğunu söylediklerini vurgulayan Aydın, KOBİ kredilerinde artış olduğunu, kredi artışının tabana yayılmış durumda olduğunu kaydetti.
Aydın, özkaynak karlılığındaki azalışı kompanse etmek için neler yapacakları ile ilgili bir soru üzerine, "Sektör, operasyonel giderleri azaltmak için bazı konularda işbirliği yapabilir. Bu önemli bir faktör. Daha tabana yaygın kredilendirme yolunu seçebiliriz, bir de ekonomi yönetiminden bizim bu işi yapmadaki hevesimizi artıracak yeni taleplerimiz oluyor, oradan da olumlu gelişmeler bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
"Kaç seçim daha yapınca bir siyasi istikrar elde edeceğiz?"
Aydın, geçen hafta kredi derecelendirme kuruluşlardan gelen değerlendirmeler ve bu kuruluşların siyasi risklere vurgu yaptığı yönündeki soruları da yanıtladı.
Türkiye'nin son dönemde yaptığı seçimlerin gayet net ve başarılı olduğunu belirten Aydın, demokrasilerde seçimlerin önemli bir parametre olduğunu, herkesin yerli yerine oturduğunu, herkesin ölçüsünü aldığını söyledi.
"Yani seçimlerini yapmış bir ülkenin hala belirsizlik içinde olduğunu söylemek için sizin kafanızın çok belirsiz olması gerekiyor" diyen Aydın, "Kaç seçim daha yapınca bir siyasi istikrar elde edeceğiz? Ben bunu anlamakta zorluk çekiyorum. Bir seçim oluyor, 'Öbür seçim var' diyor. Demokrasilerde her gün seçim olur" ifadelerini kullandı.
Aydın, alınan önlemler ve Türkiye'nin geldiği noktada da artık bundan sonra kredi notlarının pozitif olacağını düşündüklerini kaydetti.
Türkiye'nin bugün yaşadığı sürecin bir belirsizlik süreci olmadığını vurgulayan Aydın, şunları kaydetti:
"Takvim çok net işliyor, ülke başbakansız değil, yeni başbakanın nasıl seçileceği belli. Biz aktif büyüklüğü milli geliri geçmiş bir sektör olarak siyasi anlamda bir istikrarsızlık görmedik, görmüyoruz. Pozitif beklentimiz devam ediyor.
Kurumların bağımsızlığı ile neyin kastedildiği önemli. Hesap vermenin olmadığı bir bağımsızlık kavramı olamaz. İyi yetkileriniz, sonsuz yetkileriniz olacak ama hiçbir sorumluluğunuz olmayacak; bunun adı bağımsızlık olacak, böyle bir şey yok. Dünyada 2008 krizi bu kurumlar yokken mi çıktı? Bağımsız kurumlar kendileri mi hallettiler bu işi? Hükümetler devreye girmedi mi?"
Hüseyin Aydın, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) bankaların ücret ve komisyonlarına dair düzenlemeye yönelik çalışmasında son noktanın konmak üzere olduğunu aktararak, 15 gün içerisinde BDDK'nın bunu kamuoyuyla paylaşacağını tahmin ettiklerini söyledi.
Zorunlu karşılıklara
faiz ödenmesini beklediklerini vurgulayan Aydın, ülkedeki ekonomik ve siyasi istikrarın bankacılık sektörünün geldiği noktaya çok büyük katkıları olduğuna işaret etti.
Kredi derecelendirme kuruluşlarının genel durumunun 2008-2009 krizinde görüldüğünü dile getiren Aydın, şu yorumda bulundu:
"Güzel güzel notlar vermişlerdi. Ama öyle olmadı. Buraya bir de siyasi düşünce eklerseniz o zaman çıkardığınız sonuçlar sağlıklı olmayabilir. Biz kredi notunun varlığını reddetmiyoruz. Bu tarz reyting kuruluşlarının olmasını da doğru buluyoruz. Bu reytingin parametreleri, ölçümü, tahlil doğru yapılmışsa, size ait etmenlerden o sonuç alınmışsa tamamdır. Ama eğri ve noksan yapılmışsa sizin itibar endeksiniz aşağı yönlü hareket eder. Türk bankacılık sisteminin de Türkiye ekonomisinin de Türkiye demokrasisinin de daha iyi notları hakettiğini düşünüyoruz. Notun sağlıklı olmamasının ilgili ülkelerin halkını cezalandırma aracına dönüşmesine müsaade edilmemeli."
"O coğrafyalardan bizim bankaların ayrılacağını düşünmüyorum"
Aydın, bir soru üzerine, dış gelişmeler ve içerideki yeni yapı nedeniyle ekonomi yönetiminin bireysel kredilerde sınırlayıcı, KOBİ ve ihracat kredilerinde de teşvik edici önlemler aldığını hatırlatarak, "Bireysel kredilerde alınan önlemler vadeyi oldukça daralttı. Çok sert fren yaptık. Çek ve senet protestosunda, karşılıksız çekte belli edimleri yerine getirmekte zaman zaman düşmeler ve çıkmalar olabilir. Bunun bizim sektöre yönelik bir risk teşkil edip etmediği üzerinde duruyoruz. 'Sorunlu kredi rasyosu veya kredilerin sorunluya dönüşme oranı Türk bankacılık sektörüne halel getirmesin' diyoruz" ifadelerini kullandı.
Aydın, "Bölgede yaşanan gelişmelerin o bölgede faaliyet gösteren Türk bankalarını nasıl etkiliyor?" sorusunu ise şöyle cevapladı:
"Kuzey ve Merkezi Irak'ta Türk bankaları faaliyet gösteriyor. Benim genel müdürü olduğum
Banka da orada. O bölgelerde ciddi anlamda kredilendirme yapmıştık. Bu bölgeleri ihmal etmemiz mümkün değil. Bugün yaşanan sıkıntıların geçici olduğunu düşünüyoruz. İran'da uluslararası düzenlemelerde hafif normalleşmeler görüyoruz. Irak'ta şimdi belli bölgelerde sıkıntılar var. Biz birkaç gün fiziken bankalarımızı kapatmak durumunda kaldık ama sonra açtık. Şu anda bankalarımız çalışıyor. Normal ticari hayat devam ediyor. Ama sıkıntıların siyasi belirsizlik giderilince çözüleceğini düşünüyoruz. O coğrafyalardan bizim bankaların ayrılacağını düşünmüyorum. Tam tersi Türk bankacılık sektörünün o bölgelere olan iştahı devam edecek."
Aydın, özkaynak karlılığındaki erimeyi kompanse etmek için bankaların birçok konuda iş birlikleri yapabileceklerini söyledi. Bir Çin bankasının sektöre giriş yapacak olmasına ilişkin soru üzerine Aydın, "Hoşgeldiler safalar getirdiler. Bekliyoruz. Biz de gideceğiz oraya inşallah" dedi.
Emeklilerin promosyonla ilgili beklentilerine yönelik soruyla ilgili olarak Aydın, "Sosyal güvenlik ödemelerinin büyük bir bölümü sermayesi kamuya ait olan bankalar tarafından yapılıyor. Bunların tamamı ticari birer işlemdir. Bankalar da bu talepleri tamamen birer ticari eylem olarak değerlendiriyor. Ticari tarafı varsa yapılır, yoksa yapılmaz" değerlendirmesinde bulundu.