<
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaRöportajlarHSBC GM Kervancı: Türkiye’de kalıcıyız----

HSBC GM Kervancı: Türkiye’de kalıcıyız

HSBC GM Kervancı: Türkiye’de kalıcıyız
06 Nisan 2017 - 12:53 www.finansingundemi.com

2015'te strateji değiştiren HSBC, Türkiye'de kalma kararı aldı. 2016'yı, yeniden yapılanmayla geçiren banka, şimdi büyümeye hazır.

HSBC Türkiye için son 2 yıl oldukça fırtınalı geçti. 2015'te Türkiye'den çıkmayı düşünen banka, 20l6'da faaliyetlerine devam edeceğini açıkladı. Geçtiğimiz yılı da yeniden yapılanmayla geçirdi. Genel müdür Selim Kervancı, süreci "2015'te kalma kararımızı tekrar gözden geçirmeyi düşündük. Ancak hissedar tarafında değer yaratacak tekliflerin gelmemesi nedeniyle stratejimizi değiştirerek faaliyetlerimize devam etme kararı aldık" şeklinde aktarıyor.

Yeni dönemde bankanın iyi olduğu alanlara odaklandıklarını aktaran yönetici, "İleriye yönelik stratejimizi kurumsal ve yatırım bankacılığıyla bireysel tarafta orta üst ve üst gelir grubuna hitap edecek şekilde belirledik" diyor.

Bankanın 2017 için de iyi hedefleri bulunuyor. 2017'de aktifte yüzde 15 ve buna paralel olarak kredilerde yüzde 10-15 arası büyümeyi planlıyor.

Capital dergisinden Elçin Cirik Temmuz ayında HSBC'nin genel müdürlüğü koltuğuna oturan Selim Kervancı ile bankanın yeni dönem stratejilerini, 2017 yılında bankacılığı ve fırsat alanlarını konuştu:

-Türkiye'den çıkmama kararı sonrası nasıl bir stratejisi çizildi?

-Türkiye planlarımızı yaparken uzun vadeye odaklanıyoruz. Türkiye'nin uzun vadeli geleceğine güvendiğimiz için de Türkiye'de kalma kararı aldık. Aslında herkesin Türkiye'den kaçtığı bir dönemde, 2001 yılında ülkenin uzun vadeli görünümüne inanarak Türkiye'de banka satın almıştık. Daha sonra maalesef 2010 sonrası faaliyetlerimizde arzu ettiğimiz performansını yakalayamadığımız için 2015 yılında kalma kararımızı tekrar gözden geçirmeyi düşündük. Ancak hissedar tarafında değer yaratacak tekliflerin gelmemesi nedeniyle Türkiye'de stratejimizi değiştirerek faaliyetlerimize devam etme kararı aldık.

Türkiye'de çok ciddi rekabetçi bir bankacılık sektörü var. Sektörde 7 büyük banka var, en üst ligde çok kuvvetli Türk bankaları bulunuyor. Biz o ligde oynamak istemiyoruz, çünkü daha farklı bir risk iştahı gerektiriyor.

-Sizin oyun planınız ne?

-HSBC Türkiye olarak iyi olduğumuz alanları belirledik. Fark yaratabileceğimizi düşündüğümüz bu alanlarda devam etme kararı aldık. Kurumsal bankacılıkta ve yatırım bankacılığında gerçekten çok iyiyiz. Özellikle Türkiye'deki büyük şirketlere sunduğumuz ürün çeşitliliği geniş; uluslararası ağımız sayesinde dış ticaret finansmanında ve nakit yönetiminde farklı finansman alternatifleri sunabiliyoruz. Yatırım bankacılığında hem Türkiye'ye yatırım yapan şirketler getirdik, Türk şirketleriyle evlendirdik hem borç tarafında ciddi finansman sağladık.

Bireysel tarafta uluslararası ağımız sayesinde orta üst ve üstü gelir segmentine hizmet sunmakta başarılıyız. Dolayısıyla ileriye yönelik stratejimizi bu alanlarda, kurumsal ve yatırım bankacılığı ile bireysel tarafta orta üst ve üst gelir grubuna hitap edecek şekilde belirledik. 2016 yılını da bu yapıyı en iyi şekilde uygulayabilecek organizasyonu oluşturmakla geçirdik. Dolayısıyla Banka yeniden yapılandırma sürecinden geçti. Bu sürecin radikal kısmı bitti. Şimdi beyaz bir sayfa açarak büyümeye devam edeceğiz.

-Bu yeniden yapılandırma sürecinde neler yapıldı?

-İlk olarak şube ağımızı gözden geçirdik. Portföylerimizi yeniden düzenledik, değer yaratamayacağımız müşteri portföylerini gözden geçirdik, buralarda aksiyon belirledik. Bankadaki tüm altyapı sistemlerini inceledik, şu anda teknolojik dönüşüm programımızla yepyeni bir sisteme geçiyoruz. Aslında bu, Türkiye'ye olan uzun vadeli inancımızın da bir göstergesi diye düşünüyorum, çünkü tamamen Türk şirketi tarafından geliştirilen bu projeye 117 milyon dolar yatırım yapıyoruz. Bu süreçte ürün portföyümüzü de gözden geçirdik, artık rekabetçi olamadığımız ürünleri sunmada iştahımız olmayacak.

2016 yılını beklediğimiz hedeflerin üzerinde tamamladık. 2017'de kollarımızı sıvadık, canla başla çalışıyoruz. Bu yılın ilk ayları bizim için iyi başladı. Hedeflerimizin üzerinde gidiyoruz.

-Kurumsal bankacılıkta da ciddi bir rekabet var. Nasıl farklılaşacaksınız?

-Sektördeki diğer bankalardan ayrışıyoruz, çünkü gerçekten global bir bankayız. Dolayısıyla global ağımızı şirketlere çok iyi şekilde sunmayı planlıyoruz, bunu geçmişte de yaptık. Daha iyi servis verebildiğimiz müşterilere odaklanacağız, bu müşterilerle ilişkilerimizi derinleştireceğiz.

Kurumsal bankacılıkta bütüncül bir ürün portföyümüz var. Müşterinin kredisini de verebiliyoruz, dış ticaretinin finansmanı da yapabiliyoruz. Nakit yönetiminde farklı yapılandırılmış finansman ürünleri sunabiliyoruz. Sadece bankacılık sektöründe değil müşterimizin sermaye piyasaları ya da yurt dışı piyasalarda borçlanmasına aracılık edebiliyoruz. İnovatif ürünler sunabiliyoruz.

Yatırım bankacılığında sektör ekiplerimiz var, bu ekiplerimiz aracılığıyla stratejik diyalog tarafında katma değerimiz olabiliyor. Çünkü Londra gibi merkezlerde sektörü global olarak yakından takip eden uzmanlarımız var, global olarak neler olduğunu, hangi oyuncunun neler yaptığını biliyoruz. Bu tarafa odaklanacağız.

Banka olarak herkes için her şey olmak gibi bir hedefimiz yok. Yani tüm bankacılık hizmetlerini her kitle için vermek gibi bir hedefimiz yok. Bankamızı yatırım elçisi olarak konumladık, faaliyetlerimiz bu şekilde devam edecek. Bu da Türkiye'nin yurt dışında daha iyi tanıtılmasını içeriyor ki şu an Türkiye'nin buna çok ihtiyacı var. Bunu bizden daha iyi yapacak banka olmadığına inanıyorum. Ayrıca Türk şirketlerinin yurt dışına açılmasında ela değer yaratacağız.

-Kurumsal bankacılıkta müşteri sayınızı artırma planınız var mı?

-Değer yaratabileceğimiz müşterilerde derinleşmek istiyoruz. Kurumsal müşteri sayısını artırmaya yönelik bir hedefimiz bulunmuyor.

Şu anda kurumsal tarafta 2 bin 500 müşterimiz var. Burada hedef müşterilerimiz, çok uluslu şirketler, büyük Türk şirketleri, kamu sektörü ve Türkiye'deki diğer bankalar...

-Bireysel bankacılıkta orta üst ve üst gelir grubunda büyümeniz nasıl olacak?

-Bireysel tarafta da odaklanacağız. Birikim yönetimi tarafında uluslararası ürün çeşitliliğimizle değer yaratabileceğimiz müşterilere odaklanacağız.

Bireysel bankacılıkta dijitalleşme ana gündem maddelerimizden, bunu için de teknoloji dönüşümünü gerçekleştiriyoruz. 2017 sonunda bu dönüşümü tamamlayacağız. Bireysel bankacılıkta ürün tarafını gözden geçiriyoruz, yeni ürünlere yatırım yapıyoruz.

-Bu yeni stratejinizle bankanın kredi dağılımı nasıl değişecek?

-Yeniden yapılandırma yılı olarak değerlendirdiğimiz 20l6'da, yatırım bankacılığında toplam 8 milyar dolarlık yapılandırılmış finansmana aracılık ettik. Bu rakamın 1,6 milyar doları sendikasyon kredileriydi. 6,4 milyar dolar tahvil, sukuk ve benzeri işlemle Türkiye'deki şirket ve bankaların finansmanına aracılık sağladık. Bu faaliyetimiz ileriye dönük olarak devam edecek. Özellikle ülke kredilerinde Hermes/Coface/Sace ve benzeri kuruluşlarla yatırım finansmanına yönelik ürünler bizim için önemini sürdürecek.

Bugün bankanın toplam kredi portföyünde yüzde 55 ile kurumsal bankacılık kredilerinin payı ağırlıklı. Kalan yüzde 45'i bireysel krediler alıyor. İleriye yönelik olarak kurumsal bankacılığın payının biraz daha artmasını planlıyoruz. Kurumsal bankacılığın krediler içinde payı yüzde 65'lere çıkabilir, kalan yüzde 35 de bireysel bankacılık kredilerinden oluşur.

-Bu yıl ne kadar büyümeyi planlıyorsunuz?

-2017 yılında aktif büyüklükte yüzde 15 civarında büyüme hedefliyoruz. Kredilerde büyümemiz buna paralel yüzde 10-15 arasında olur. Mevduat tarafında büyümemiz ise yüzde 10 seviyesinde olur.

-Kredi tutarınız, mevduatın altında kalıyor. Daha ihtiyatlı bir büyüme planınız mı var?

-Banka içinde uymamız gereken kredi/ mevduat oranlarımız var. Mevduat en tutarlı fon-lama kaynağı, dolayısıyla mevduat bazıyla ileriye yönelik operasyonları fonlamak önceliğimiz olacak. Bu yıl kredi/ mevduat göstergelerimiz izin verdiği sürece kredilerde büyürüz.

-2016'da şube ağında küçülmeye gittiniz. Bu yıl aynı strateji sürecek mi?

-2016'da şube ağımızı yeniden yapılandırdık. Stratejimizi uygulamak için en optimal şube ağını oluşturduk. Biz Türkiye'de kalıcıyız, Türkiye'nin uzun vadeli planına inanıyoruz. 2017'de bu şube sayısıyla devam etmeyi planlıyoruz. Artık şube sayımız, şubelerin performansa bağlı olarak değişir.

-Yeniden yapılandırmanın bu yıl kârlılığınıza etkisi nasıl olacak?

-2016 yılında bankanın yeniden yapılandırılması ve teknolojik dönüşüm projemiz nedeniyle maliyet oluştu. 2017'de ise planlarımızı kârlı bir banka olma yönünde yaptık. Bu yıl gelir tarafında daha iyi bir performans sergileyeceğiz, takibe düşen kredilerde de performansımız artacak. Ayrıca maliyet kontrolünde daha disiplinli olacağız. Bu yılın ilk aylarında elde ettiğimiz sonuçlar yıl sonu kârlılık hedefimizde doğru yolda olduğumuzu gösteriyor.

"VARLIK FONU OLUMLU BİR ADIM"

GENİŞLEME OLUR

Varlık Fonu'nu olumlu bir inisiyatif olarak görüyorum. Çünkü Türkiye'nin ciddi ekonomik değerleri ve ciddi bir finansman ihtiyacı var. Varlık Fonu, İyi yönetilirse çok olumlu bir gelişme. Çünkü yapılacak ek borçlanmada Hazineden farklı yatırımcılara ulaşılacak. Varlık Fonu ile ulaşılabilecek o kadar çok ürün çeşitliliği var ki bu ürünlerin hepsinin uluslararası piyasalarda ilgilenen yatırımcıları farklı olur. Bu adımla Türkiye yatırımcı bazını genişletmiş olacak.

YÖNETİMİ ÖNEMLİ

Transfer edilen şirketlerin 2016 sonunda bütçeye katkısı 2,6 milyar TL, toplam bütçe gelirleri içinde 0,5 gibi küçük bir orana sahip. Yani transfer edilen varlıkların bütçeye etkisi de endişe edilen bir rakam olmaktan uzak. Burada fon toplandıktan sonra hangi alanlara yatırım yapılacak, nelerde kullanılacak bu noktaya bakmalı. Varlık Fonu'nun nasıl işleyeceğini, nasıl yönetileceğini görmemiz gerekiyor. Fonda bulunan varlıkların, iyi bir yönetimle verimliliği daha da artabilir.

'GÜÇLÜ BİR KARLILIK OLMAZ'

ZORLUKLAR VAR

2017'de sektörü bekleyen birtakım zorluklar var. Fonlama tarafında kredi/mevduat göstergesi sınıra ulaştı. Sektörde TL kredi/mevduat oranı yüzde 150 civarında. Dolayısıyla sektörün daha fazla büyümesi için mevduat tabanının daha da fazla büyümesi şart. Sermaye yeterlilik tarafında sektör iyi konumda ama birtakım riskler var. Fitch'in son kararından sonra sektör genelinde burada 120 baz puanlık bir azalma görülecek. Buradaki gelişmeler, sektörün büyümesinde engel oluşturabilir, bankalara yeni sermaye gerekebilir.

Diğer yandan Türkiye de zor bir dönemden geçiyor. Büyümenin üzerinde risk unsurları var; bu da kredi talebine olumsuz yansıyor. Kredi talebinin yavaşlaması bankaların kârlılığına olumsuz etki yapıyor. Aynı neden, bu yıl bankaların aktif kalitelerini izlenmesini gerektiriyor.

YÜZDE 10-15 BÜYÜR

Kurdaki hareketlilik çok önemli. Son dönemde ciddi anlamda hareketlilik var, bu tüketici güven endeksini olumsuz etkiliyor. Tüketici güven endeksi ile kur arasında korelasyon oldukça kuvvetli; insanlar ve şirketler tüketim ve yatırım kararları verirken ciddi olarak kur seviyesini izliyor. Kurdaki hareketliliğin durulması, bu riskleri azaltacak. Merkez Bankası'nın para politikaları çok önemli. Bu da faiz marjları üzerinde bir baskı unsuru yaratıyor. Dolayısıyla sektörde çok fazla denklem var. Bu yıl bankacılıkta 2016 yılı kadar güçlü bir kârlılık olmayacak. Kârda artış, 2016 yılının altında olur. Kredi tarafında sektörde yüzde 10-15 büyüme bekliyorum.

“YURT DIŞINA YATIRIM İSTEĞİ SÜRÜYOR'

Hem Türk şirketlerinden dışarı açılma için hem yabancı yatırımcı açısından Türkiye için ilgi devam ediyor. Türk şirketlerinin yurt dışında fabrika ve şirket alma konusunda girişimlerine şahit oluyoruz. Özellikle de artık ulaşabileceği büyüklüğe ulaşmış, ülkede pazar payı anlamında daha fazla büyüyemeyecek ve bölgesel güç olma stratejisiyle çalışan Türk şirketlerden çok fazla ilgi olduğunu görüyoruz. Üzerinde çalıştığımız işler de var.

BEKLE GÖR

Türkiye 2003-2012 arasında çok ciddi ivme kazandı ve o yılların büyük bölümünde Türkiye yatırım yapılabilir ülke notuna sahip değildi. Doğrudan yabancı yatırım açısından ülke notu çok önem taşımıyor. Yabancı yatırımcı, ülkenin potansiyeline, düzenlemelere ve siyasi istikrara bakıyor. Bu dönemde de yabancı yatırımcı referandumun sonucunu görmek istiyor. Bekle-gör stratejisi izliyorlar.

ETİKETLER :
YORUMLAR (4)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)