<
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaKazandıran SohbetlerHilal: Nakit ödemenin tahtı sallanıyor----

Hilal: Nakit ödemenin tahtı sallanıyor

Hilal: Nakit ödemenin tahtı sallanıyor
29 Kasım 2021 - 07:30 www.finansingundemi.com

Ödeme sistemleri, kripto para, Türk bankacılık sektörü… Fırsatlar, riskler neler? McKinsey’in Türkiye Ortağı Atakan Hilal, Küresel Ödemeler Raporu 2021’i ve Türkiye’yi anlatıyor…

VOLKAN KARSAN – FINANSGUNDEM.COM / KAZANDIRAN SOHBETLER

“Kazandıran Sohbetler”de bu kez yönetim danışmanlığı şirketi McKinsey’in Türkiye Ortağı aynı zamanda Afrika, Doğu Avrupa ve Orta Doğu'da McKinsey Bankacılık ve Risk çalışma gruplarının liderlerinden biri olan Atakan Hilal’i ağırlıyoruz.

 

“ÖDEMELER SEKTÖRÜNÜN KÜRESEL ÖLÇEKTE GELİRLERİNİ 2025’E KADAR YAKLAŞIK 2,5 TRİLYON DOLARA TAŞIYACAĞINI ÖNGÖRÜYORUZ”

-  McKinsey küresel ödemeler raporu 10 yıldır nasıl bir çalışmayla hazırlanıyor? 2020 verileri ile 2021 verileri karşılaştırıldığında ortaya nasıl bir tablo çıkıyor? 2021 raporunda en dikkat çeken şey nedir? Yeni fırsatlar penceresi var mı?

- Her yıl düzenli olarak yayınladığımız McKinsey Küresel Ödemeler Raporu, uzmanlarımızın yaklaşık üç ay süren yoğun bir çalışmasının sonucu olarak ortaya çıkıyor. Küresel veri tabanımız üzerinden elde ettiğimiz; ülkelerin finansal regülatörlerinin açıklamaları, bankaların veya diğer ödeme kuruluşlarının paylaştığı bilgiler, bu rapor için detaylı bir şekilde inceleniyor. Bu süreçte, McKinsey & Company olarak geliştirdiğimiz bir modeli kullanarak elde ettiğimiz tüm makroekonomik verileri değerlendiriyor ve raporumuzu hazırlıyoruz.

Birçok alanda geleceğe ışık tutan bu raporumuzda, sadece bireysel ödemelerle sınırlı kalmayıp bütün ödemeleri ele alıyoruz. Zira kredi kartları, yurtiçi ve yurtdışı para transferleri, kurumsal ödemeler gibi farklı ödeme şekillerinin hayatımızda yeri bulunuyor. Bu nedenle Küresel Ödemeler Raporumuzda, pazarın önemli bir kısmını oluşturan diğer ödemelere ilişkin de değerlendirme ve öngörülerimizi paylaşıyoruz.

2020 yılına damgasını vuran pandemi, küresel ödemeler sektörünü de etkiledi. Küresel ödeme gelirleri, 11 yıllık düzenli artış trendinin ardından 2020’de pandemi nedeniyle yüzde 5 azaldı ve 1,9 trilyon dolar olarak gerçekleşti. Bu düşüşün, dünyanın farklı bölgelerinde farklı oranlarda olduğu görüldü. En büyük yavaşlama, Asya ve Latin Amerika'daydı. Kuzey Amerika, Avrupa ve Orta Doğu’da yaşanan düşüş oranı daha azdı.

2020’de tüm dünyada merkez bankalarının ekonomiyi güçlendirmek için oluşturduğu düşük faiz ortamı, doğal olarak ödemeler sektöründeki faiz gelirlerinin de düşmesine neden oldu. Bu durumun, sektör için yeni fırsatlar yarattığını ve sektör oyuncularının “Komisyon geliri nasıl kazanırım?” sorusuna cevap aradığını gördük.

Bu noktada nelerin öne çıktığına bakarsak; ilk olarak ciddi oranda nakdin ikamesi söz konusuydu ve dijital ödemelere yüksek oranda kayma yaşandı. Bu durum, pandemi döneminde işlemlerin daha çok çevrim içi (online) gerçekleşmesinden kaynaklandı. Fiziksel dünyada da insanların temassız ödeme sistemlerine yöneldiği görüldü.

Sektör gelirlerinin düşüşünde etkili olan ikinci konu ise Faiz gelirlerindeki gerilemeydi. Kredi kartının aslında bir kredilendirme ürünü olması bu durumun nedeni olarak öne çıktı. Bilindiği üzere; kredi kartı kullanımında tüketiciler, 30 veya 45 gün hatta bazen daha uzun vadeyle ödeme yapabiliyor. Borçlarının hepsini ödemeyip kalan kısmına faiz işletilmesini kabul edebiliyor. Son birkaç ayı bir kenara ayırırsak, 2020’de tüm dünyada merkez bankalarının ekonomiyi güçlendirmek için oluşturduğu düşük faiz ortamı, doğal olarak ödemeler sektöründeki faiz gelirlerinin de düşmesine neden oldu. Bu durumun, sektör için yeni fırsatlar yarattığını ve sektör oyuncularının “Komisyon geliri nasıl kazanırım?” sorusuna cevap aradığını gördük. Bunların yanı sıra uluslararası ödemeler gibi diğer gelir kalemlerinde de belli oranda düşüşler oldu ve sonuç olarak yukarıda paylaştığımız tablo ortaya çıktı.

Küresel Ödemeler Raporumuz, 2020’ye ilişkin bu durum tespitinin yanı sıra 2021’deki hızlı geri dönüşü de ortaya koyuyor. Açılan ekonomiler, artan faaliyetler ve değişen makro ortamla birlikte, sektörün de ciddi büyüme oranlarını yakaladığı görülüyor. Dolayısıyla bu gelişimle birlikte aslında yeni fırsatlar yeni trendler de ortaya çıkıyor. Bu yıl, pandeminin 2020’de neden olduğu düşüşü telafi etmesini beklediğimiz ödemeler sektörünün, hızlı bir şekilde yıllık yüzde 6 ila 7 büyüme yörüngesine dönmesini ve küresel ölçekte gelirlerini 2025’e kadar yaklaşık 2,5 trilyon dolara taşıyacağını öngörüyoruz.

“ÜLKEMİZDE DE KREDİ KARTININ ULAŞAMADIĞI BİR KİTLE VAR”

- Azalan nakit kullanımı ve alternatif ödeme yöntemleri ile Türkiye piyasası ilişkilerini nasıl görüyorsunuz?

- Azalan nakit kullanımının çok daha büyük etkileri olacak. Alternatif ödeme yöntemleri, örneğin herkesin konuştuğu dijital cüzdan denilen ürünle daha da artarak gelişecek. Oyuncular, bunun etrafına sadakat programları gibi başka önerileri de koymaya başladı. Türkiye’de e-ticaret şirketlerinin cüzdanlar oluşturduğunu görüyoruz. Bu alana bankaların yanı sıra ödeme sistemi olmayan oyuncular da dahil oluyor. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde burada ciddi bir rekabet yaşanmasını bekliyoruz. Bildiğimiz ödeme yöntemlerine, tabiri caizse, yeni gelen ödeme yöntemleri meydan okuyor olacak. Bunu da banka dışı oyuncular öne çıkartacak.

Bu arada, bu sadece Türkiye'de bir trend değil. Biz müşterilerimizle çalışırken, ödeme yöntemlerinde Türkiye ile Latin Amerika ülkelerini çok benzetiriz. Türkiye, özellikle Brezilya’ya çok benzer bir pazardır. Mesela Brezilya'da faaliyet gösteren Arjantin kökenli Mercado Libre, Latin Amerika'nın en büyük e-ticaret oyuncusu. Pazar, ödemeler, nakliye, hizmet olarak yazılım ve reklamcılığı kapsayan bir ekosistem oluşturan Mecrado Libre’nin, kendi çevrim içi ödeme ağı da bulunuyor. Mecrado Libre neden bu kadar büyük oynuyor? Çünkü bir tarafta KOBİ tabir edebileceğimiz pazar yerinin satıcıları var, diğer tarafta da tüketiciler… Şirket, bu tarafların ikisine de ürünler sağlıyor ve alternatif ödeme yöntemlerini de artıyor.

KOBİ’lerin ihtiyaç duyduğu yazılımların servis olarak sunulması, yeni yolların ve ürünlerin ortaya çıkmasını sağlıyor. Bunların içinde örneğin ‘şimdi al sonra öde’ (buy now pay later) olarak adlandırdığımız çözümler de yer alıyor.

Bunun yanında daha önce de belirttiğim gibi sektör oyuncularının, komisyon gelirlerini artırma arayışına gireceğini öngörüyoruz. Düşük faiz oranları, sektör oyuncularının “Nasıl komisyon geliri elde ederim, nasıl tüketicilere ek hizmetler sağlarım?” sorularını kendilerine sormasına neden olacak. Bu sadece tüketiciler için değil, aslında KOBİ'lere yönelik de sunulabilecek yeni ürün fırsatları var. Raporumuzun son kısmında özellikle buna odaklanıyoruz. KOBİ'ler için ödeme sistemlerinin yanına konacak yeni ürünleri ele alıyoruz. Türkiye'de de örneklerini gördüğümüz bu yeni ürünleri, iki yıldır bankalar yapıyor. Örneğin bir banka ödeme sistemlerinin yanında dijital hizmetleri ücretsiz olarak veriyor. Nedir bu hizmetler? Mesela; e-fatura gibi muhasebeyle ilgili hizmetler, stok yönetimi, envanter yönetimi, ön muhasebe veya insan kaynaklarına ait yazılımlar gibi... Bunlar, KOBİ’ler tarafından önemseniyor zira ciddi bir bilgi teknolojisi altyapısı olmayan KOBİ’lerin ve bu tarz sistemlere de normalde erişimi zor olabiliyor.

KOBİ’lerin ihtiyaç duyduğu yazılımların servis olarak sunulması, yeni yolların ve ürünlerin ortaya çıkmasını sağlıyor. Bunların içinde örneğin ‘şimdi al sonra öde’ (buy now pay later) olarak adlandırdığımız çözümler de yer alıyor. Dünyada, ‘şimdi al sonra öde’yi uygulayan Klarna adlı şirketin son değerlemesi 46 milyar dolar olarak açıklanıyor. Yaptıkları işi aslında kredi kartı işine benzetebileceğimiz Klarna, yatırımcılardan üç seri fon toplayarak bu değere ulaştı.

Ülkemizde de kredi kartının ulaşamadığı bir kitle var. Türkiye Bankalar Birliği'nin altında yer alan Risk Merkezi ciddi raporlamalar yapar. Bu raporlamaların biri de her ay kredi kartı kullanıcılığıyla ilgili risk raporlamasıdır. Risk Merkezi raporlarına göre; Türkiye’deki kredi kartı kullanıcılarının yüzde 31’inin kart limiti 5 bin liradan az. Bu noktada düşük kart limiti olan bu gruba yönelik olarak hazırlanan alternatif finansman örneklerini yakın zamanda pazarda göreceğimizi düşünüyoruz.

“TÜKETİCİLERİN TERCİHİ, HER ŞEYİN İÇİNE ENTEGRE EDİLDİĞİ, ÖDEMENİN KOLAY YAPILABİLDİĞİ DİJİTAL CÜZDANLAR”

- Şimdi soracaklarımın bir kısmına değindiniz ama küresel ödemeler sektörü son 10 yılda nereden nereye geldi? Türkiye’deki gelişmeleri biraz daha açabilir miyiz?

- Türkiye'de gördüğümüz trendler de globaldeki trendlerden çok uzak değil. Ülkemizde yıllardır ödeme sistemleri dediğimiz alan, Banka ürünlerinin ağırlıklı olarak sağlandığı hizmetlerden oluşuyordu. Şimdi dünyada gördüğümüz trendler, Türkiye'de de ortaya çıkmaya başlıyor. Öncelikle, artık biz tüketici olarak alternatif ödeme yöntemlerine daha çok ulaşıyoruz. Bunu da birkaç kalem altında toplayabiliriz. Birincisi; farklı kurumların oluşturduğu dijital cüzdanlar. Burada en kritik konu olarak, o cüzdanla ne kadar kolay ödeme yapılabildiği öne çıkıyor. Çünkü dijital dünya çok büyük bir kolaylık olarak görünse de bazen külfet haline gelebiliyor. Tüketiciler, şifrelerden ve formlardan dolayı zorlanabiliyor. Burada tüketicilerin tercihi, her şeyin içine entegre edildiği, ödemenin kolay yapılabildiği dijital cüzdanlar oluyor. Bunu başaranların tüketici tercihinde de öne çıkacağı öngörülüyor.

İkincisi, alternatif ödeme yöntemlerinde tüketiciler “Bunu tercih edersem, bana yanında ne veriyor?” diye sorgulayıp buna göre hareket ediyor. Bu noktada tüketici, “Ben bunu kartla da ödeyebilirim ama neden bir dijitale koyup ödeyeyim?” sorusuna karşılık arayacak ve sadakat programları daha çok ön plana çıkacak. Sadakat programları zaten Türkiye'nin yabancı olmadığı bir kavram. Ama hali hazırda kredi kartları tarafından kullanılan sadakat programlarının daha da genişlediğini göreceğiz ve önerilen faydalarda bir yarış başlayacak.

Üçüncü olarak da kredi kartı veya banka kartı dışı ödeme yöntemleri ortaya çıkacak. Mesela telefon operatörlerinin girişimleri olacak veya şimdi al sonra öde denilen yöntemler dünyadaki gibi ülkemizde de görülmeye başlanacak. Eminim ki bunları bankaların da yapmaya çalışacağını göreceğiz ama banka dışı oyuncuların ciddi oranda artacağını da tahmin ediyoruz. Bilindiği gibi 2014 yılından bu yana bir elektronik para yasası var. Elektronik para oyuncuları zaten bu alanda çok aktifler. Bunun yanında e-ticaret firmaları da bu alana girmeye çalışacak ve bu tek boyutlu olmayacak. Yani sadece tüketiciye hizmet sağlamak için değil bunun yanı sıra e-ticarette pazar yerlerine giren KOBİ’lere de çok farklı ürünler sunmaya başlayacaklar. Orada da ciddi bir rekabet olacak. Ülkemize yansımaların dünya ile çok paralel olduğunu göreceğiz. Hatta görmeye de başladığımızı bile söyleyebiliriz.

2009 yılı Türk bankacılık sektöründe risk maliyetinin çok yüksek olduğu bir yıldı. Fakat bu dönemden sonra sektör bireysel kredilerdeki riski çok iyi yönetmeye başladı. Bu konuda çok ciddi yatırımlar yapıldı. Artık bugün hemen hemen her bankada ciddi risk ölçüm modelleri var. Sonuç olarak, Türk bankacılığının risk yönetimi konusunda iyi durumda olduğunu görüyoruz.

“TÜRK BANKACILIĞI, ÖDEME SİSTEMLERİNDE TÜM DÜNYA TARAFINDAN GIPTAYLA İZLENEN BİR SEKTÖR”

- Son durumda bankacılık sektörünü dünya ile kıyasladığınızda Türk bankacılığı nerede? Karlılık artışı ile kredi risk yönetiminde ne önerirsiniz?  

- Türk bankacılığı, ödeme sistemlerinde tüm dünya tarafından gıptayla izlenen bir sektör. Evet, yeni oyuncuların gelmesiyle zorluklar yaşanıyor ama 2000’li yıllarda, kredi kartıyla sadakat programlarını birleştirerek büyüyen sektör, dünyada yeniliklere örnek oldu. Biz McKinsey içinde, Avrupa'daki bir bankayla çalışan yurtdışındaki arkadaşlarımızdan, bu konuya ilişkin çok bilgi talebiyle karşılaşırız. “Şu kredi kartı işi de nasıl oluyor? Türkiye’de çok iyi uygulamalar var. Dünyada öyle görülüyorsunuz” diye sorular alırız. Bu nedenle Türk bankacılığının, birçok açıdan örnek alındığını söyleyebiliriz.

Risk yönetimine gelirsek, 2008’de dünyada yaşanan krizin bize yansımasıyla ilgili verilere bakıldığında; 2009 yılı Türk bankacılık sektöründe risk maliyetinin çok yüksek olduğu bir yıldı. Fakat bu dönemden sonra sektör bireysel kredilerdeki riski çok iyi yönetmeye başladı. Bu konuda çok ciddi yatırımlar yapıldı. Artık bugün hemen hemen her bankada ciddi risk ölçüm modelleri var. Sonuç olarak, Türk bankacılığının risk yönetimi konusunda iyi durumda olduğunu görüyoruz.

Bunların yanı sıra sektörün kârlılığına baktığımızda da kârlılığı düşüren faktörler olduğunu belirtmek isteriz. Örneğin; regülatif sınırlamalar ve faizde bir üst tavan bulunuyor. Alınabilecek komisyonlarla ilgili düzenlemeler var. Bunlar Türkiye’yi dünyadan ayıran uygulamalar. Sektör bu şartlar içinde çalışmaya alıştığı için kendisini çok geliştirdi. Bununla birlikte yeni gelen dalganın yeni bir rekabet ortamı yaratacağını da göz ardı etmemek gerekiyor. Bir de bankaların, sektöre giriş yapan banka dışı kurumların artışı sonucu, daha inovatif yöntemlere yöneleceğini ve nakit kullanımının azalmaya başlayacağını öngörüyoruz. Bu rekabet ve trendler sonucunda, dünya genelinde nakit kullanımının daha da azaldığını göreceğiz.   

“DÜNYA, KRİPTODAKİ CİDDİ DALGALANMAYI GÖRDÜ, BURADA FIRSATLAR OLMAKLA BİRLİKTE RİSK DE ÇOK BÜYÜK”

- Dijital para birimi alanı, yeni bir kritik aşamaya mı giriyor? Bu ifadeyi açar mısınız? Şirketlerin bu konuda tavrı, öngörüleri nedir? Merkez bankaları dijital para için savunma mı yapıyor yoksa atak hazırlıkları mı? Türkiye bu konuya nasıl yaklaşıyor, sizce bir planlama var mı? 

- Bu öngörülmesi zor bir konu. Bu konuyu önce ikiye bölmek lazım. Birincisi; kripto dediğimiz yani devletlerin arkasında olmadığı veya belli değerlere arkası bağlanmamış para birimleri var. Ben bunları dışarıda tutarak konuşuyorum. Çünkü bu konu gerçekten tahmin edilmesi, öngörülmesi çok zor bir alan. İkincisi de ‘Dijital Para’ olarak adlandırılan ve Merkez Bankaları'nın ilgi gösterdiği Central Bank Digital Currency (CBDC). Bu alan biraz daha sıcak bir konu haline geldi. Çünkü dünya, az önce bahsettiğim kriptodaki ciddi dalgalanmayı gördü.  Burada fırsatlar olmakla birlikte risk de çok büyük. Bununla birlikte herkes şu konuda hem fikir: Bu kaçınılmaz bir yatırım aracı olacak ama bu ne kadar yaygınlaşacak? Nasıl kullanacak? Nerelerde kullanılacak? Bu konuda düzenleyicilerin açıklamaları var. “Sadece yatırım aracı olarak mı kalır, para haline geçer mi?” henüz bu netleşmiş değil. Aslında bunun ilk denemesi Çin’de belli bölgelerde yapıldı. Bizim raporumuzun içinde bununla ilgili de kısa bir bölüm var. Çin Merkez Bankası'nın altı tane devlet bankasına lisans vermesiyle insanlar para yerine dijital para kullanmaya başladı. Sonuçları henüz tam ortaya çıkmadı.

Türkiye, 2021’de 1,3 trilyon liralık bir kredi kartı hacmine doğru gidiyor. Geçen yıl 1 trilyon civarındaydı ve bu yıl yüzde 30-35 arası belki de biraz daha fazla bir büyüme yaşanması bekleniyor.

“ÖDEME SİSTEMLERİ PAZARI DAHA DA BÜYÜYECEK VE ALTERNATİF ÖDEME YÖNTEMLERİ GELMEYE DEVAM EDECEK”

- Ödemeler sektöründe satın alma ve birleşmelerde 2021 nasıl geçiyor? Dijital dönüşümün sektör üzerindeki etkisi nedir? Büyüme oranı ve ulaşılan hacim nedir? Türkiye uluslararası rekabette nasıl bir performans gösteriyor?

- Bireysel ödemeler olarak baktığımızda tabii ki hala nakit çok etkin, farklı ödeme sistemleri ikinci sırada yer alıyor. Bankalar Kart Merkezi’nin açıklamasına göre; Türkiye, 2021’de 1,3 trilyon liralık bir kredi kartı hacmine doğru gidiyor. Geçen yıl 1 trilyon civarındaydı ve bu yıl yüzde 30-35 arası belki de biraz daha fazla bir büyüme yaşanması bekleniyor. Sektöre giriş yapan yeni oyuncular olarak, FinTechleri ve telefon operatörleri altında faaliyet gösteren uygulamaları görüyoruz fakat paylarının halen düşük olduğunu söylemek gerekiyor.

Telefon operatörleri sektöre şöyle giriş yapıyor. Siz bir alışveriş yapıyorsunuz, tutarı telefon faturanıza yansıtılıyor. Böylece, alışverişe yaklaşık bir aylık kredilendirme yapılmış oluyor.  Ama biraz önce de belirttiğim gibi; bu yöntemler henüz pazarın büyük bir kısmına nüfuz etmiş değil. Alternatif yöntemler arasında, ‘şimdi al sonra öde’ de bulunuyor. Bazı bankalar bunu uyguluyor. Bu alanda, bankalarla perakendecilerin birlikte hareket etmesiyle ortaya çıkan bazı çalışmalar var. Henüz tüketici kredileri pazarında yüzde 1’i civarında payı olan bu alan, önemli bir büyüme fırsatına sahip.

Ödeme sistemleri pazarı daha da büyüyecek ve alternatif ödeme yöntemleri gelmeye devam edecek. Nakit dışı ödeme yöntemleri aslında tüm küçük işletmelere tam olarak giremedi.  Orada da gelecekte alternatif çözümler göreceğiz. Dünyada, cep telefonunu POS cihazına çeviren uygulamalar gibi küçük işletmeleri de içine alabilen örnekler görülüyor. Türkiye’de de geçen yıl hayata geçirilen FAST sistemi, anlık ödeme yöntemiyle hesaptan hesaba transfer gerçekleştirebiliyor. Özetlemek gerekirse; yaşanan gelişmelerle birlikte kartlı sistemlere alternatiflerin çoğalacağını ve nakit kullanımının azalarak pazarın büyümesini sürdüreceğini öngörüyoruz.

“PANDEMİ DÖNEMİNDE GERÇEKLEŞEN DİJİTALLEŞME, ÖDEME SİSTEMLERİNDEKİ DÖNÜŞÜMÜN HIZINI EN AZ 5-10 KAT ARTTIRDI”

- 2012 yılından bu yana McKinsey’desiniz. Yaklaşık bu 10 yıl içinde, uzmanlık alanınızda ve McKinsey araştırmalarında, Türkiye’de ve dünyada sizi çok şaşırtan şeyler oldu mu?

- Büyük krizler oldu. 2018 olsun, pandemi olsun, bütün bunlar fevkalade durumlardı. Bütün bunlar esnasında beni en çok şaşırtan, krizlerin yarattığı fırsatlardı. Bence pandemi döneminde gerçekleşen dijitalleşme, ödeme sistemlerindeki dönüşümün hızını en az 5-10 kat arttırdı. Bu inanılmaz bir gelişim. Şöyle bir örnek verebilirim. Temassız ödeme uygulamaları 10 yıldır Türkiye'de olan bir sistem. Ama kullanımı hiçbir zaman yüzde 5-6’ları geçmedi. Pandemiyle beraber ödemelerin içindeki oranı yüzde 60’ı aştı.  Yani yıllardır olan bazı çözümleri, insanlar bu dönemde kabullendi ve kullanmaya başladı. Herhalde son bir buçuk yılda yaşadığımız gelişme, 2010-2020 arasındaki dönemin toplamında görülmedi. Benim kariyerimde gördüğüm en büyük sıçrama ve değişim de bu son dönemde oldu. Bir de şunu eklemek isterim. Hep rekabet dedik ama İngilizce ‘coopetition’ kelimesi bu dönemde daha da önemli hale geldi. Dilimize ortaklaşa rekabet olarak çevirebileceğimiz ve rekabetle iş birliğinin bir arada olduğu bu kavramı, ödemeler sektöründe daha sık duyacağız. Örneğin; dünyada da gördüğümüz trendlerden biri olan servis bankacılığı, FinTech’lerin bankacılıktaki eksik olan alanlarını doldurabilir. Bu durum, banka-FinTech işbirliklerinin önünü açabilir. Bütün bu gelişmeler çerçevesinde diyebiliriz ki; büyük değişim ve dönüşümlerin yaşandığı bu dönem, yıllar sonra okullarda çok sayıda vaka incelemesinin konusu olacak ve ele alınacak.

Yüzbinlerce iğneyi batırıp tablo yapan sanatçı

Kitle fonlama girişimci, yatırımcı ve ekonomi için önemli fırsat

Manukyan: Merkeziyetsiz finans artık daha öne çıktı, çok ciddi getiriler var

Paşa: Türkiye’nin tanıtımında turist rehberleri de rol almalı

Enerji sektörünün önemli ismi Sedat Akdağ’dan kritik uyarı: İflaslar olabilir

Prof. Dr. Karakulak: Balıkçılık filosu kapalı havzayı bırakıp okyanusu hedeflemeli

Prof. Dr. Akat: Enflasyon Türkiye’nin önünde büyük bir hendek, önemli bir makro dengesizlik

Sezgin Lüle: Robotik süreç ile yıllık 530 bin saatlik iş yükü azaldı

Yale’in ödüllü mezunu Karacan, Facebook’u ve başarılarını anlattı

Ülgen: Dijitalle tanışan müşteri sayısı hızla yükseliyor

Köksal’dan sihirli formül: Bütçe, tasarruf, birikim, yatırım, sepet

Prof. Dr. Gökçen Orhan: Kovid aslında bir pıhtı hastalığı

 

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)