3 lira sınırını aşan dolar kurunun daha ne kadar yeni rekorlara imza atacağı bilinmiyor. Erdal Sağlam, Hürriyet'teki köşesinde dolardaki yükselişin en önemli nedeni olarak Merkez Bankası'nın
faiz silahını kullanamayışını gösterdi.
İşte Sağlam'ın o yazısı:
Gazetelere, televizyon programlarına, internet sitelerine bakarsanız; herkesin dolar tahmini yaptığını görürsünüz. Elbette yarın ne olacağına, Amerikan Merkez Bankası FED'in
faiz artırımı kararına bağlı kurların nasıl gelişeceğine ilişkin nokta tahminlerde bulunanlar var. Buna karşılık özellikle yabancı
banka ve aracı kurumların, son günlerde yoğunlaşan, dolar kuru tahminlerinin ise genellikle önümüzdeki çeyrek dönemler itibariyle olduğunu görüyorsunuz. Şu kadarını söyleyelim, önümüzdeki döneme ilişin olarak 3 TL'nin altı tahmin yapanı biz göremedik.
Bu tahminler önemli çünkü yabancıların beklentilerini yansıtıyor. Son aylarda "çok uçuk" diye gözardı ettiğimiz bazı yabancı kuruluşların dolar kuru tahminlerinin bile gerçek olduğunu görünce, bence bu yeni tahminler daha da önem kazandı. Yine çok yüksek tahminler yapıldığını da söylemeliyiz...
Sadece yabancı ve yerli bankacılar değil, ülkenin her yanındaki sohbet masalarında, seçim tahminleri ile birlikte, belki daha çok, dolar kuru için tahmin yarıştıranlar var. Herkes birbirine "dolar ne olur?", daha doğrusu "dolar daha ne kadar çıkar?" sorusunu yöneltiyor.
Çoğu kahve muhabbeti düzeyinde kalsa da, herkesin dolar konuşmaya başlaması, dolar kurunun tüm sohbetlerin konusu olması, bence ekonomik gidişat konusunda karamsar olmamızı gerektiren bir gelişme. Herkesin dolar konuştuğu yerde doların normale dönmesi düşünülemez. Beklentiler o kadar yoğunlaştı ki; bence zaten geç kalınan TL'nin değerini koruma mücadelesi, bilin ki bundan sonra çok daha zor olacak.
Tabi ki kuru konuşuyoruz ama hangi koşullarda ne olabileceğini konuşan sayısı çok az. Geçen gün eski bir merkez bankacıdan tahmin istediğimde; "sen bana faizin ne olacağını söyle, ben sana kur tahmininde bulunayım" yanıtını verdi. Öyle ya; Merkez Bankası'nın faizle ilgili ne karar alacağını bilmeden kur tahmini yapmak o kadar güç ki. Kurların bu kadar yoğun tartışılmasının bir nedeni de, belki Merkez Bankası'nın kendi yetki alanında ne yapacağının artık bilinemez hale gelmesidir...
ÖZEL SEKTÖR BORCU 70 MİLYAR DOLAR
Herkesin canını o kadar yakıyor ki; kurların ne olacağının son dönemde bu kadar yoğun konuşulmasını da normal karşılamak gerekir. Hükümete söz gelmesin diye, "kur beni etkilemez" diyenler bile, artık kurların ne olacağı tartışmasına katılmaya başladı, zorunlu olarak...
Umarım kurun bu seviyeye gelmesinin, Başbakanın dediği gibi "her ülkede yükseliyor bizde de o nedenle yükseliyor" gibi bir durumun çok ötesine gittiği görülür. Kuru tartışanlar bu hızlı artışın, TL'nin dünyada değeri en çok eriyen paralardan biri olmasının en büyük nedeninin, aslında kötü yönetim olduğunu da görürler, umarım...
Dün Merkez Bankası özel sektörün yeni dış borç rakamlarını açıkladı. Temmuz sonu itibariyle özel sektörün yurtdışından sağladığı uzun vadeli borç 178.2 milyar dolara ulaşmış. Önümüzdeki 1 yıl içinde özel sektörün ödemesi gereken dış borç miktarı ise 70 milyar dolar.
Bu yüklü döviz cinsi ödemeye karşılık Merkez Bankası döviz rezervlerinin, belirli uluslararası rasyolara göre, dünyanın en düşük rezervlerinden biri olduğunu ekleyin, aslında kurların neden bu kadar yoğun tartışıldığı da kendiliğinden ortaya çıkar.
7 Haziran sonrası, "Mutlaka koalisyon kurulması lazım aksi takdirde hem siyasi hem ekonomik felaket olur" denilmişti, birileri koalisyonu engelledi.
İşte kurun bu seviyesini, felaketlerden birinin işareti olarak kabul edebilirsiniz. Hükümet bir şey yapmazken, hükümetin baskısındaki Merkez Bankası da bir şey yapmayınca, yaşadığımız kur-toto dönemi de kaçınılmaz oluyor.