Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
Bu hafta Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) ekim ayı enflasyon verilerini açıkladı. Buna göre tüketici fiyat enflasyonu (TÜFE) ekim ayında bir önceki aya göre %2, geçen yılın aynı ayına göre %8,55, 2019 yılı başından beri de %10,59, ve 12 aylık ortalamalara göre %16,81 oranında artmış. Gördüğünüz gibi dört farklı orandan bahsediliyor.
Öncelikle ekim ayında bir önceki aya göre gerçekleşen %2’lik enflasyon oranının oldukça yüksek olduğunu vurgulamak isterim. Türkiye’de bir ayda maruz kaldığımız bu oran pek çok ülkede yıllık bazda dahi görülmüyor. Örneğin Japonya’nın enflasyon oranı yıllık %1 kadardır. Bizim ekim ayında gördüğümüz oranın yarısı kadar. Almanya’da ise yıllık bazda %1,2 seviyesinde. Şimdi biz tekrar Türkiye’deki sayılara dönelim.
Yukarıda bahsettiğim Türkiye’nin enflasyon verilerini duymuşsunuzdur. Zaten duymamanız da mümkün değil! Veriler açıklandıktan sonra basılan gazete başlıklarına baktığınızda enflasyonun “hızla düşmekte” olduğuna dair haberler görürsünüz. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da twitter hesabından yaptığı paylaşımda %8,55’lik orana atıfta bulundu ve enflasyonda yakaladıkları “başarıdan” bahsetti.
Peki, gerçek nedir? Bu kadar farklı enflasyon oranları ortalıkta dolaşırken biz hangisine bakıp Türkiye’de halkın maruz kaldığı hayat pahalılığının artış hızını tespit etmeliyiz?
Bu sorunun yanıtı kim olduğunuza ve ne yaptığınıza bağlı olarak değişir. Ortalama vatandaş kendi yaşam maliyetlerindeki değişimlere bakar ve buna göre bir değerlendirme yapar. Bu doğrudur. Çünkü onların karşılaştıkları enflasyon harcamalarında önemli yer tutan mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki değişimde rahatlıkla görülür. Ücretli çalışan, gelirinin önemli bir kısmını beslenme, enerji, konut, ulaşım gibi yerlere harcayanlar açısından hayat pahalılığı hızla artmaya devam etmektedir. Alış veriş sepetlerinin maliyetlerinin aydan aya nasıl değiştiğini birinci elden görmekte ve hissetmektedirler.
Biz iktisatçıların ağırlıklı olarak atıfta bulunduğu enflasyon oranı ise 12 aylık ortalamalara göre hesaplanan orandır. Çünkü enflasyona maruz kalanlar sadece iki tarih arasında bir defa bu fiyat değişimlerine maruz kalmıyorlar. Örneğin siz bir geçen yıl ekim ayında bir ürünü alıp bir de bu yılın aynı ayında o üründen almıyorsunuz. O iki tarih arasına düşen dönemlerde de o üründen alıyorsunuz. Dolayısıyla sizin bütçenizi bu dönem içinde nasıl etkilendiğini görmek için 12 aylık dönemde maruz kaldığınız tüm fiyat değişimlerinin ortalamasına bakmak gerekir. Yıldan yıla yapılan karşılaştırmalar bu nedenle gerçek durumu göstermez. TÜİK bu oranı da açıklıyor. Ekim 2019 itibariyle 12 aylık ortalamalara göre TÜFE %16,81 olarak gerçekleşmiştir. Şimdi bu oranı ekim 2018-ekim 2019 dönemi için açıklanan “bir önceki yılın aynı ayına göre” enflasyon verisi olan %8,55 ile karşılaştıralım. Gördüğünüz gibi bir yıllık süre içerisinde maruz kalmış olduğunuz ortalama tüketici enflasyonu, dönem başı dönem sonu fiyat farklarına göre hesaplanan enflasyon oranının yaklaşık iki katı kadardır. Ama buna rağmen manşete taşınan oran %8,55’tir! Çünkü bu rakamı manşete taşımak algı yönetimi açısından önemlidir. Siyasetçiler olgulardan ziyade algılarla ilgilendikleri için işlerine gelen oranı işlerine geldiği gibi kullanırlar. Bunun böyle olduğunu açıklanan başka bir enflasyon oranının siyasetçiler tarafından nasıl kullanıldığını göstererek ortaya koyalım.
TÜİK sadece tüketici enflasyonunu hesaplamıyor. Aynı zamanda üretici fiyatlarındaki değişimleri de takip ediyor ve bunu “Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE)” olarak açıklıyor.
Ekim ayı sonu itibariyle Yİ-ÜFE bir önceki aya göre %0,17, bir önceki yılın aynı ayına göre %1,70, yılbaşından beri %6,71 ve 12 aylık ortalamalara göre %22,58 oranında artış göstermiştir. Gördüğünüz gibi Yİ-ÜFE için de dört farklı oran hesaplanmaktadır. Bakan Albayrak yukarıda bahsettiğim tweetinde üretici fiyatlarına da atıfta bulunmuş ve “yıllık bazda” %1,70 oranında arttığını ve bunun büyük bir başarı olduğunu söylemiştir. Aslında TÜFE ve Yİ-ÜFE’de atıfta bulunduğu oranlara baktığımız zaman Bakan Albayrak’ın tutarlı olduğunu ikisinde de “bir önceki yılın aynı ayına göre” hesaplanan oranları kullandığını görürüz.
Sayın Bakan söylemde tutarlı olmasına tutarlı da, konu eyleme gelince durumun farklılaştığını görüyoruz. Nasıl mı? Gelin birlikte bakalım. Çok sayıda orandan bahsettiğimiz için karşılaştırmayı kolaylaştırmak açısından bunları bir tabloda toplayalım.
Vergi ve harçlar 12 aylık ortalamaya göre artırılıyor
Bakan Albayrak’ın atıfta bulunduğu ve manşete taşınan TÜFE ve Yİ-ÜFE’de “bir önceki yılın aynı ayına göre” oranların, devletin kendi alacaklarını hesaplarken dikkate almadığını, bunun yerine “12 aylık ortalamalara göre” verisini dikkate aldığını biliyoruz.
Bunu nereden mi çıkarıyoruz? Efendim izin verin açıklayayım.
Devletin aldığı bazı vergi ve harçlar her yıl ekim ayı itibariyle gerçekleşen enflasyon oranına göre yeniden belirleniyor. Buna “yeniden değerleme oranı” adı veriliyor. Örneğin arabanız var ve siz bunun için “motorlu taşıtlar vergisi” ödüyorsunuz, ya da pasaportunuzun süresi doldu ve siz yeni bir pasaport çıkarmak istiyorsunuz ve bunun için bir “harç” ödemeniz gerekiyor. Bu gibi vergi ve harçlar belirlenirken enflasyon oranı dikkate alınıyor. Ocak ayında arabanız için “motorlu taşıtlar vergisini” öderken bu verginin artmış olduğunu göreceksiniz.
Peki devlet sizden aldığı vergi ve harçları hangi oranda artıracak? Yukarıdaki tabloya bir kez daha bakın. Her ne kadar “enflasyon tek haneli rakamlara düştü” deseler de sizden alacakları vergilere çift haneli “enflasyon uyarlaması” yapacaklar. Yeniden değerleme oranı “12 aylık ortalamalara göre” hesaplanan Yİ-ÜFE dikkate alınarak belirleniyor. Bu da %22,58’dir. Evet, doğru okudunuz. Size söyledikleri ve sürekli vurgu yaptıkları “geçen yılın aynı ayına göre” enflasyon rakamını devletin alacaklarını hesaplarken dikkate almıyorlar. Eğer bunu alsalardı Y-ÜFE’ye göre “yeniden değerleme oranı %1,7 olması gerekirdi. Ama hayır. İktidar sahipleri diyor ki bu oran enflasyonu tam yansıtmıyor. Bunu doğru olarak tespit edebilmek için 12 aylık ortalamaları dikkate alırım. Ve öyle de yapacaklar.
Anadolu’da “uyanık esnaflar” için kullanılan bir hesaplama biçimi vardır: iki artı iki kaç eder diye sorulduğunda bu esnafların “alırken mi satarken mi” sorusunu sordukları söylenir. Duruma göre hesaplama da farklılaşır. Devlet de öyle yapıyor. Sizden alacağını hesaplarken 12 aylık ortalamayı dikkate alırken, sizin enflasyon algınızı yönetmek için “geçen yılın aynı ayına göre” verisine bakmanızı istiyor.
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.