Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Bizim şu anda geliri günlük 1 doların altında olan nüfusumuz kalmadı, sıfırladık. 2 dolar sınırına baktığımızda da onu da sıfırlamış durumdayız" dedi.
STFA'nın ev sahipliğinde gerçekleşen "Türkiye'nin Yatırım İklimi ve Sürdürülebilirlik Vizyonu" konulu 115. Bab-ı Ali Toplantıları'nda Babacan, çözüm sürecine ilişkin, çok çok kritik bir dönemden geçildiğini, Türkiye'nin bu konuda yakaladığı iklim ve sürece sağlanan toplumsal desteğin çok iyi noktada olduğunu, 30 yıla aşkın süredir Türkiye'nin çok büyük problemlerinden birinin basamak basamak çözüm yoluna girdiğini anlattı.
Çözüm sürecinin başarısızlıkla sonuçlanması için içerde de dışarda da çaba gösterecek çevrelerin olacağını vurgulayan Babacan, "Bu iktidar partisi kaybetsin ama Türkiye de kaybetsin ya da Türkiye kaybetsin yeter ki bu iktidar partisi kaybetsin gibi yaklaşımlar, düşünceler ya da belki açıkça ifade edilemeyen ama insanların hareketini söylemini etkileyen bazı yaklaşımların da olduğunu inkar etmek mümkün değil" dedi.
Bunun Türkiye meselesi olduğunu, tarihi bir önemi olduğunu, çözüm sürecinde de birlik bütünlük içinde hareket edilmesi gerektiğini vurgulayan Babacan, işin özüne bakıldığında çözümün şifrelerinin çok açık olduğunu kaydetti.
Babacan, şöyle devam etti:
"Diyoruz ki devlet, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesi aynı samimiyetle kucaklasın. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes etnik kökenine bakmaksızın, seçmiş olduğu dine ya da mensubu olduğu mezhebi gözetmeksizin özgürlüklerini doyasıya yaşayabilsin. Temel hak ve özgürlüklerini doyasıya yaşayabilsin. Türkiye'de gerçek anlamda hukukun üstünlüğü egemen olsun.
Her zaman bu fırsatlar oluşamıyor. Ama Başbakanımız'ın, Hükümetimiz'in büyük bir cesaretle başlattığı bu sürecin başarılı bir şekilde devamı ve nihayete erişi Türkiye'nin geleceği için açısında son derece önemli... Türkiye son 30 yılda büyük bedeller ödedi. Türkiye ekonomik potansiyelini tam olarak değerlendiremedi. İşte bizi hem istikrarımız açısından hem güvenliğimiz açısında hem ekonomimiz açısından hem iş ortamımız açısından bambaşka bir noktaya getirecek bu süreci çok çok önemsediğimizi buradan vurgulamak istiyorum"
"Avrupa'da ciddi bir yapısal reform ihtiyacı var"
Son iki yılda gerçekleşen gelişmelere de değinerek, son iki yılın hem dünya hem Avrupa hem de Türkiye için önemli değişmelere sahne olduğunu, 2008-2009'da küresel ekonomik krizin henüz bitmediğine, özellikle Avrupa'da durumun son derece zor göründüğüne, son iki yılda sorunlara çözüm üretmek adına köklü adımların atılamadığına dikkati çeken Babacan, iki yıl önce
finans sektöründe, belki bir miktarda da devletlerde olan sorun alanının artık devletlerin kredibilitesi haline geldiğine işaret etti.
Finans sisteminin devlete olan güven üzerine kurulmuş bir sistem olduğunu yineleyen Ali Babacan, şunları kaydetti:
"AB'de pek çok ülkede koalisyon hükümeti ve azınlık hükümeti var ve bütçe açıklarının hemen yanında da çok ciddi bir siyasi bir liderlik açığı var.
İşte şöyle bir geleceğe doğru baktığımızda Avrupa'da bu yapısal sorunlar çözülemez ise Avrupa'nın rekabet gücünü tekrar kazandırıcı bazı kritik adımlar atılamazsa yıllarca hatta 10 yıllarca süren artık büyüyemeyen bir bakıma yerinde sayan bir Avrupa'yı hep beraber izleyeceğiz. Kamu borcu tarihi yüksek seviyelere ulaşmış durumda ve borcun normal seviyelere inmesi çok üzün süreler alır. Normal seviyelere inebilmek için vergiler er ya da geç yükselecek. Bir bakıma şu ana kadar hükümetlerin devraldıkları maliyet ve bu şekilde artırdıkları kamu borcu er ya da geç o ülkenin vatandaşlarının aile bütçelerinden toparlanmaya çalışılacak. Durum pek parlak gözükmüyor."
ABD'ye bakıldığında ise Avrupa'ya göre bir miktar iyi bir tablonun göründüğünü, orada bir miktar büyüme olduğunu, fakat temel politika alanlarında ciddi uzlaşmazlık olduğunu dile getiren Ali Babacan, "Ve tabii dünyanın hala en büyük ekonomisinin uygulayacağı politikalardaki belirsizlik, tüm küresel ekonomiler için ciddi bir risk kaynağı şu anda..." dedi.
Çin'de de eski büyüme hızlarının gelecek dönemlerde görülemeyecek gibi durduğunu anlatan Babacan, gelişmiş ekonomilerdeki problemler ve gelişmekte olan ekonomilerin ivmesini kaybediyor olmasının kendilerini gelecek açısından oldukça dikkatli olmaya sevk ettiğini bildirdi.
Günlük 1 dolar
Kriz döneminde de farklı politikalar uyguladıklarını ve 2009 yılında da Orta Vadeli Program açıkladıklarını anımsatan Babacan, Orta Vadeli Programda 2009-2010-2011 yıllarında bütçe açığını her yıl daha da aşağı çekeceklerini ve kamu borç stokunu da daha aşağılara indireceklerini açıkladıklarında bunların tartışma konusu olduğunu anlattı.
Babacan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Geçtiğimiz üç yıl içerisinde Türkiye sadece Avrupa'nın değil dünyanın en hızlı büyüyen ülkelerinden biri oldu. Türkiye 4 milyon 700 bin kişi ilave istihdam oluşturdu. Aynı dönemde Avrupa'daki istihdam kaybı 6 milyon, ABD'deki istihdam kaybı ise 5 milyon. Bu açıdan baktığımızda aynı dönemde Türkiye'nin borç stokunun da milli gelire oranı olarak yüzde 46 dan yüzde 36'ya düştüğünü görüyoruz. Kamunun net dış borcunu sıfırlamış durumundayız. Şuanda hazine tüm KİT'ler, Belediyeler toplamını alın. Ne kadar dış borcu varsa, ne kadar döviz borcu varsa, o kadar da döviz varlığı var şuanda. Dolayısıyla net dış borcumuzu kamu olarak sıfırlamış durumundayız. Büyüme özel sektör eliyle oldu. Kamu harcamalarının kamu yatırımlarının son 10 yılda Türkiye'nin büyümesine etkisi sıfır. Son üç yılda oluşan 4,7 milyon istihdamın 4,5 milyonu özel sektör eliyle oluştu. Kamudaki artış bu süre içinde sadece 200 bin kişi.
İşte bu özel sektör odaklı büyüme çok daha sıhhatli bir büyüme modeli. Biz şuna inanıyoruz; eğer yatırımı yapan özel sektörse devlete göre çok daha verimli olacaktır daha hızlı ve etkin olacaktır. Daha iyiyi daha ucuza mal edecektir özel sektör. Dolayısıyla bu ülkenin kaynaklarının daha yerinde kullanmanın yolu devleti bir bakıma belli ölçüde tutmak ama özel sektörün önünün açmak olarak görüyoruz."
Gelecek dönemin 2023 hedefleri için çalışacakları dönem olacağını söyleyen Babacan, 2023'te Türkiye'nin 25 bin dolarlık bir milli gelire ulaşmasını hedeflediklerini belirtti.
"Bizim şu anda geliri günlük 1 doların altında olan nüfusumuz kalmadı, sıfırladık. 2 dolar sınırına baktığımızda da onu da sıfırlamış durumdayız" diyen Ali Babacan, 4,3 dolar gelirin altında nüfusun ise 2002'de yüzde 30 iken bugün yüzde 2,7'ye gerilediğini bildirdi.