BERRİN UYANIK BEKAR – FINANSGUNDEM.COM / ÖZEL HABER
Fikirden girişime en hızlı yol: Müşteri, problem, çözüm, kaynak, pazar, büyüme…
Peki, fikir ile girişim nasıl buluşuyor?
İşte burada Girişim Fabrikası devreye giriyor.
Bu fabrikanın bacası ‘girişim’ tütüyor…
**
Kopya değil orijinal bir projeniz varsa, paranız yoksa, ama iddialıysanız, tombala! Buyurun Girişim Fabrikası’na.
5 hafta boyunca şahsınıza ayrılan ofiste, fikriniz masaya yatırılıyor. İhsan Elgin, Markofoni’nin sahibi, size mentorluk yapıyor. Önemli bir not; yeni programa BKM Başkanı Soner Canko da katılıyor. Eğitimden geçiyorsunuz, projenizi sağlam bir zemine oturtuyorsunuz. Ekip çok titiz, seçici. “Tamam mı, devam mı” sınavında elenmediyseniz yaşadınız. Çünkü Girişim Fabrikası sizi perakendeden GSM’ye dev şirketlerle ‘yatırım masası’na oturtuyor. Yatırımcılarla toplantı ayarlıyor. Sıfırdan iş kurma hayalinizi gerçekleştirmenize imkan sağlıyor.
Zaten bu Fabrika’nın girişinde “Başarılı girişimlerin doğmasına olanak sağlar” yazıyor.
Politika açık: Kazan-Kazan.
**
Burada, Girişim Fabrikası’nın yönetim kadrosu kadar alkışı hak eden bir isim daha var ki bahsetmeden geçemeyeceğim. Bankacılığın duayen isimlerinden Hüsnü Özyeğin sadece paranın kokusunu almakta mahir değil, aynı zamanda Girişim Fabrikası’nın perde arkasındaki isim olarak yaratıcılığa şans tanıyan bir deha. Tavrı tam bir baba!
**
Her türlü dikkate, özene, inceliğe, yeniliğe rağmen yatırım boşa da gidebilir. Peki, ya gitmezse?!
İşte Fatih Projesi. Ya diğer yıldız girişimlere ne demeli?
Fatih’le ne kadar gurur duyuyorsa ‘yıldızlar’la da o kadar mutlu Girişim Fabrikası Direktörü İhsan Elgin. İngiltere’den Macaristan’a, İsrail’den Polonya’ya mentor yetiştiren, Türkiye’den fışkıran zeka mahsulü ürünleri yurt içinde olduğu kadar yurt dışındaki yatırımcılarla da tanıştıran Elgin sadece beynini değil kalbini de bu işe koymuş.
Twitter’ın en çok okunan “Esnafın ekonomideki güçlerini kuvvetlendirecek, tek güç olarak hareket etmelerini sağlayabilecek fikirler arıyoruz… Hayatı kolaylaştıran teknoloji fikirleri bekliyoruz…” mesajlarıyla davetkar bir tablo çizilse de Girişimci Fabrikası’na 4 yılda başvuran 2000 fikirden 1700’ü dipsiz kuyuya gönderilmiş. Ele avuca gelen 300 girişimin ancak 34’ü şirketleşmiş. Bunların 5’i batsa da ayakta kalanlar yaptıkları işin ne kadar önemli olduğunun kanıtı.
**
Girişim Fabrikası Direktörü Elgin’in tek üzüntüsü, Türklerin çok girişken olması ama girişimci olmaması. “Fikirlerin çoğu çalıntı zaten. Kimse kafa yormuyor. Ayrıca bir anda hayata geçsin istiyorlar. Yatırım alınca da işi bırakıyorlar” diye anlatıyor acı manzarayı.
Bir de girişimciliğe adeta ambargo koyan işletmecilere kızgın. Yeteneksiz buluyor onları. Oysa mühendisler öyle mi? Belli ki onların eksikliği üzüyor. Zaten, “Bizde mühendisler işe girişmiyorlar. Amerika’da ise bu işlere mühendisler giriyor. Ne zaman ki bu işe mühendisler giriyor bu bardağı düşünüp yapıyor” diye konuşuyor…
Unutmadan; Girişimci Fabrikası’na girmenin koşulu girişimin teknoloji üzerine olması… Bu da onların şartı.
**
Peki, Girişimci Fabrikası bu işleri bedava mı yapıyor? Hangi şirketlerle çalışıyor? Şirketlere sağlanan öncelik ne? Seçtikleri sektörler hangileri? Hüsnü Özyeğin’in sürprizi ne? Türkiye’de inovasyon nasıl anlaşılıyor?
Girişim Fabrikası Direktörü İhsan Elgin, kurumun sır kapılarını Finansgundem.com’a açıyor…
2000 PROJEDEN 300’Ü GİRİŞİM FABRİKASI’NA ALINDI
Finansgundem.com: Girişim Fabrikası olarak hangi projelere öncelik veriyorsunuz? Fabrika bugüne kadar kaç proje üretti?
İhsan Elgin: Biz temelde girişimcilere yardım ediyoruz İşin özeti bu. Öncelikle teknoloji girişimi olması lazım. Ağır yazılımlar olması lazım. E-ticaret, mobil aplikasyonlar yok. Girişim Fabrikası’nı 2011 yılının Mayıs ayında Özyeğin Üniversitesi’nin bünyesinin altında kurduk. Hüsnü Özyeğin’in direkt desteklediği bir yapı. 4 sene içerisinde yaklaşık olarak 2000 tane proje bize geldi. 5 hafta süren bir programımız var 2000 proje içinden eleyerek oraya aldığımız toplam 300 tane proje olmuştur. Bu 300 projeden 34 tanesine şirket kurduk, bu 34 şirketten dört beş tanesi battı.
Bazılarının batma nedenleri var bazıları ise nedensiz battı. Kapatanlar da oldu tabi. Batmaları, kapatmaları bilerek söylüyorum genelde insanlar bunları söylemiyorlar. Ancak bunların arasında çok iyi giden projeler de var. Yıldız diyebileceğimiz 6-7 tane projemiz var. Mesela Fatih Projesi bizim start up verdiğimiz akıllı tahta yazılımlarıdır.
-Siz girişimcilere nasıl destek oluyorsunuz?
İhsan Elgin: Girişimcinin temeli nedir? İddia. Ben bu işi tutturacağım yâ da tutturamayacağım diye bir iddianız var. Biz de bu insanlara, “Bu iddiaya başlamadan önce gel, biz sana nasıl test edileceğini gösterelim” diyoruz. Firmayı batırmadan, zamanı tamamen bitirmeden, gücünü motivasyonunu kaybetmeden doğruyu bul. O sırada vazgeçme ama. Hangi yöntem daha iyi çalışır onu bul. 5 haftalık bir programla mentorluk yapıyoruz ve eğitim veriyoruz. İyi bulduklarımızı seçiyoruz. Büyük bir pazarda fikri olması lazım, geniş Pazar kitlesinin olması lazım, takımın işle bir alakası olması lazım ve sektörden geliyor olması lazım. Mesela takım seçiminde en çok buna odaklanıyoruz. Üç özellik aramaya çalışıyoruz. Birincisi sektörü biliyor olmaları; ikincisi o işin güvenlisi neyse onu yapabilmeleri, yazılımı yazabilmeleri; bir de ikisinden birinde ticari zekâ olmasına bakıyoruz. O takımı seçtikten sonra o insanlara bir iki gün eğitim veriyoruz. İş gücü nasıl test edilir, hangi yöntemlerle işi nasıl geliştirirsin gibi… Çok büyük iş planlarından bahsetmiyorum burada, pratik şeylerden bahsediyorum. Sonra her hafta bu arkadaşlara mentorluk yapıyoruz; her hafta bir şeyler yapıyor bu arkadaşlar. Bir hafta benimle birlikte Markafoni’nin sahibi, ya da bir hafta benimle birlikte belki Soner Canko -geçen sene o gelmedi bu sene gelecek. – bu arkadaşlara ‘şöyle olmaz, böyle olmaz’ diye yardım ediyoruz ve kendi networkümüzdeki insanlarla buluşturuyoruz. 5 hafta sonra da ‘sen tamam’ ya da ‘sen devam’ diyoruz. Devam dediklerimize ofis veriyoruz. İnternet dahil her şey var ofiste.
-Ofis verme aşamasına gelindiğinde ortak mı oluyorsunuz?
İhsan Elgin: Hayır, kar amacı gütmüyoruz. 5 hafta ücretsiz. Biz parayı büyük şirketlerden alıyoruz. Daha sonra girişimciler çıkıp büyük şirketlere sunum yapıyorlar. İşbirliği olabilir ya da büyük şirket onun müşterisi olabilir. Büyük şirketler de buradaki projeleri görmek için önce bize para ödüyorlar. Model böyle işliyor. Mesela perakendede Migros ile işbirliği yapıyoruz. Migros diğerlerinden önce yeni trendleri görüyor böylece. Turkcell var. Samsung da olacak.
7 SEKTÖR BELİRLEDİK, HER SEKTÖRDEN BİR PARTNER İLE ÇALIŞACAĞIZ
-Peki Migros gibi başka bir perakende zinciri de gelse ‘Hayır’ mı diyorsunuz?
İhsan Elgin: Şu anda her sektörden bir marka ve bir partner ile yapmaya çalışıyoruz. Migros’la bir eğitimimiz var mesela. Turkcell ile zaten çalışıyoruz. 7 sektör belirledik her sektörden bir partner ile çalışacağız. Bunlar perakende, eğitim, sağlık, finans, lojistik, turizm. Bunlara eğlenceyi de ekledik ama henüz bir şey yapmadık.
-Migros’a götürdüğünüz projeyi beğenmezse nasıl bir strateji izliyorsunuz?
İhsan Elgin: Kurulda proje seçilince o seçtiklerimizle bire bir hizmet veriyoruz. Hizmetin içinde bu şirketlerle buluşturmak ta var aynı zamanda yatırımcı da buluyoruz. Bugüne kadar kurduklarımız toplamda 6 milyon lira yatırım aldılar. 6 milyon TL para bulduk onlara. Yatırımcı da buluyoruz, bağlantı da kuruyoruz çünkü üç ay süreleri var. Üç ay onları ofisimizde misafir ediyoruz. Mesela benim Migros’a bir şey satmam lazım, bunun için bir toplantı ayarlamam gerekiyor. Diyelim ki 100 bin dolar çekirdek sermayeye ihtiyacım var, yatırımcılarla toplantılar ayarlıyoruz. Yatırımcıyı buluyoruz.
Bu sene ise şu modele geçtik; Hüsnü Bey bize 1 milyon TL bütçe verdi. “Daha da çıkarabiliriz” dedi. Senin 300 bin gibi yüksek bir paraya ihtiyacın varsa eğer, “100 binini biz veriyoruz. Sen de bizim ayarladığımız toplantılarda yatırımcılardan 200 binini bul” diyoruz. O da, “Ben 100 bini Girişim Fabrikası’ndan aldım. 200 bini arıyorum” diyor. Böylece yatırımı kolaylaştırmaya çalışıyoruz. Eğer o parayı koyarsak hisse alıyoruz ama para koymazsak hiçbir şey almıyoruz. Para koymazsak paramızı o kurumlardan çıkartmaya çalışıyoruz.
Artık fikir hiçbir işe yaramıyor fikrin işe yaraması için birinin sana yaptırtması lazım biz onu yapıyoruz işte. Sen Türkcell’e mi gitmek istiyorsun, “Gel, biz seni götürelim” diyoruz. Çünkü Turkcell’e kendi gitse oturamaz masaya. Biz de avukat var, hukuk müşaviri, mali müşavir de var. Geliyorlar, tüm soruları cevaplıyorlar.
-Bu projelere kimler başvuruyor sadece öğrenciler mi başvuruyor?
İhsan Elgin: Öyle idi ama renk artık biraz değişti. Şu anda mesela bizim en başarılı girişimcilerimiz hocalar. Nokia’dan 5-6 yıl tecrübeden sonra ayrılmış insanlar bunlar, yüksek lisanslı. İçlerinden seçiyoruz, üç ay içinde şirketleştiriyoruz. Şu anda bayağı bir proje var.
-Mesela aplikasyonları destekliyor musunuz?
İhsan Elgin: Destekliyoruz ama yeni bir şey olması lazım. Amerika’dan alıp Türkiye’de kopyasını yapıyorlarsa desteklemiyoruz. Ancak bizden şöyle projeler çıktı mesela, bir tişört giyiyorsun ve EKG’ni söylüyor. Bütün gün vücudunda durursa EKG’ni ölçüyor ve hastalık tespitini yapıyor. Bu tür projelerimiz var. Mesela Samsung’un var, indiriyorsun, televizyona tuttuğunda televizyon kumandasına dönüyor, anahtarı tuttuğunda aç kapa anahtarı dönüyor. Bundan 300 tane sipariş aldık. Bunu Gold Master ile buluşturduk. Yine bizim akıllı tahta yazılımımız var onu artık Samsung’la buluşturacağız ve Samsung destekleyecek. Hızlı çeviri diye bir projemiz vardı, önce çevirmenler çeviriyordu, sistem öğrendi otomatik çeviriyor artık. Çevirmenler sadece düzeltiyor. Basıyorsun tuşa mali müşavirin önüne düşüyor, yeminli müşavir de onaylıyor. Yeminli çeviri yapıyorsun.
Bizim esas rolümüz az zamanda minimum kaynakla işleri deneyip hangi model tutar test etmeye çalışmak. Sonra da bu arkadaşları yatırımcıyla müşteri ile buluşturmak. Mesela Düzce Üniversitesi, Gaziantep Üniversitesi bunlar bizim programın aynısını uyguluyorlar. Atina’da biz uyguluyoruz bu sene tekrar başlıyor. Atina’da bir sene bir dönem yaptık bütün girişimciler başvurdu. Ben gittim oraya, eğitim verdim. Seçtik ve Türkiye’ye getirdik. Bir tanesini Türk Hava Yolları ürününü aldı. Şimdi Ermenistan’da bir program yaptık. İki hafta önce İsrail’de bir program yaptık. 3 Japon girişim, üç Türk girişim, 6 tane de İsrailli girişim, bütün İsrailli şirketlere sunum yaptırdık ve iki tanesine yatırım aldık. Yaptığımız işin yönü değişti, Şirketler inovasyon diyorlar ya inovasyon bir türlü bir işe yaramıyor çünkü para satacak hale çeviremiyorlar. Bize dediler ki, “Bu çocuklar nasıl yapıyor da biz yapamıyoruz?” Biz ondan sonra şirketlerin yeni fikirlerini ticarileştirmek için onlarla program yapmaya başladık. Kurum içi girişimcilik yani. Şirketin içinde girişimci oluyorlar. Borusan Lojistik ile başlamıştık. STFA, Vestel, Turkcell, Turk Telekom ve şu anda Koç Holding ile anlaşma imzaladık. Akkök Grubu ile de çalışmaya başlıyoruz.
TÜRKİYE’DE İNSANLAR İNOVASYONU YANLIŞ ANLIYOR
-Röportajın başında 2 bin projeden 34’üne değer verdiğinizi ifade ettiniz, bu oranlarla ilgili neler söyleyebilirsiniz?
İhsan Elgin: Evet yüzde 1. Ama 2000 tanenin içinde çok çöp fikir, kopya fikir de vardı. Zaten bir sürü uygulaması var. Aklına gelen insanlar var. Onları 300 diye düşünmen daha doğru o zaman yüzde 10 yapar. Türkiye de millet inovasyonu yanlış anlıyor. Ben çok yaratıcıyım innovatifim diyorlar. Çeşitli etkinlikler yapıyoruz yabancı ya da yerli birilerini getirip konuşturuyoruz. İnsanlara ortak bulma konusunda yardım etmeye çalışıyoruz. Mesela, “Bir fikrim var ama yazılımcıya ihtiyacım var” diyorsan onları buluyoruz. Zaten iki Melek Yatırımcı bizim ofisin içinde. Girişimciler bizim yatırımcılarla zaten direkt iç içeler. Ancak kurum tarafımız çok büyüyor.
-Kurum içindekilerle kuruma katkı sağlayacak projelere mi destek veriyorsunuz?
İhsan Elgin: Siz bir kurumun içindesiniz ve bir fikriniz var, Biz ise onu nasıl yapacağınıza yardımcı oluyoruz.
-Ama kurumların çoğunda bu konularla ilgili iş geliştirme bölümleri var…
İhsan Elgin: Biz iş geliştirmecileri de eğitiyoruz. İş geliştirmeciler mevcut işi büyütmek ile ilgileniyorlar. Yeni bir işi sıfırdan kurma konusunda hiç tecrübe ve bilgileri yok. Bizim işimizde zaten sıfırdan iş kurmak. Ben holdingte çalışıyordum, kendime bir şirket kurdum. İşyerim bana parasını verdi ve beni NBA’ye gönderdi. Masterın son dersinde ben girişimcilik dersi aldım, hayatımda ilk defa duydum girişimciliği. Sonra istifa edip iş kurdum. Batırdık ama yatırım alıp sonra şirketi Amerika’ya götürdük. Sonra şirketi Rainboarda sattık. Sonu iyi bitti. Hatta benim ortak hala California’da sattığımız şirkette direktör olarak çalışıyor. Ben melek yatırımda yapıyorum birkaç tane ama batırdım. Bir tanesini sattık iki tanesini batırdık.
-Türkiye de çok girişken var girişimci yok diyorsunuz. Peki, neden yok?
İhsan Elgin: Fikirlerin çoğu çalıntı zaten. Kimse kafa yoracak bir şey yapmak istemiyor. Ayrıca bir anda hayata geçsin istiyorlar. Hemen dükkânı açayım, önüne sandalye koyayım, müşteri gelsin istiyorlar. Yatırım alınca işi bırakıyorlar. Yatırım alıp da batan şirket çok var. Batma nedenleri ise yatırım aldıkları için. Adam yatırım alıyor ilk iş mobilyaları değiştiriyor. Bir de bizde mühendisler işe girişmiyorlar. Hep girişimciler işletmeciler olmuş. Adamların bir şey yapabilme yeteneği yok ki! Amerika’da ise bu işlere mühendisler giriyor. Ne zaman ki bu işe mühendisler giriyor bu bardağı düşünüp yapıyor. Bir de bizde ortaklık kültürü yok. Bu topraklarda yok. Ortaklık hep kötü anılan bir şey. O yüzden girişimcilik işi tek başına zor bir iş. Ortaklık kültürü olmayınca çok zor oluyor bu işler. Yatırımcı da doğru düzgün işe para yatırmak istiyor. Şu anda Türkiye’de yatırım para fazlası var. Biz işte bu girişimcileri kaliteli girişimcilere çevirmeye çalışıyoruz. Yatırım yapılabilir hale getirmeye çalışıyoruz.