Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ
Gelişmekte olan piyasalar, ABD’de yaşanacak olası bir resesyondan faydalanmak için oldukça iyi konumdalar. Gelişmekte olan ekonomiler, resesyona girilmesi halinde yatırımcıları kendilerine çekebilmek için çetin bir yarışa girecekler.
JPMorgan Chase & Co. ve Deutsche Bank AG dahil olmak üzere birçok önemli para yöneticisinin hemfikir olduğu bu öngörüye göre yaşanacak kısa vadeli türbülans bir kenara bırakılırsa, gelişmekte olan ülkelerin ucuz değerlemeler, yüksek getiriler, daha hızlı büyüme ve yeniden canlanan Çin ekonomisinin desteğinden doğru şekilde faydalanmaları oldukça yüksek bir olasılık.
Bloomberg’den Netty Idayu Ismail’in haberine göre, hisse senedi ve tahvil piyasalarında 1990’lardan bu yana yaşanan en keskin düşüşe yakalanan gelişmekte olan ülkeler, rekor kayıplar yaşıyor. Pandemi krizini bile geride bırakan bu kayıplar, Arjantin gibi ülkelerin siyasetinde de devrilmelere ve yer değişikliklerine neden oluyor.
Karamsarlığın zirvesindeyiz
Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre, Deutsche Bank’ın Avrupa, Orta Doğu, Afrika ve Latin Amerika ülkelerinin para birimi araştırmalarından sorumlu departmanın başkanı Oliver Harvey, karamsarlığın zirvesine yakın olma ihtimalinin yüksek olduğunu belirtiyor. Harvey, yerli varlıkların yabancı mülkiyet oranındaki düşüklük, faiz oranları için yüksek başlangıç noktası ve ucuz değerlemeler gibi nedenlerle gelişmekte olan ülke piyasalarındaki performansların geçmiş resesyon tecrübelerine kıyasla çok daha iyi olacağına yönelik birçok geçerli neden olduğunu ifade ediyor.
Gelişmekte olan ülkelerin ucuz değerlemeler, yüksek getiriler, daha hızlı büyüme ve yeniden canlanan Çin ekonomisinin desteğinden doğru şekilde faydalanmaları oldukça yüksek bir olasılık.
Tarihi veriler de bunu kanıtlar nitelikte. Yalnızca ABD’yi ilgilendiren ekonomik sorunlara ilişkin beklentiler, gelişmekte olan piyasalarda erken bir satış dalgasına neden oluyor. Gerçek bir daralma geldiğinde ise bu piyasalar ucuza değerlenmiş halde kalıyor. Bu kez ise gelişmekte olan ülkelerdeki satışlar gelişmiş piyasalarda satışlar henüz başlamamışken, bundan tam bir yıl önce, 2021 yılının ilk çeyreğinde başlamış durumda. Bu, beklenenden çok daha erken gerçekleşmiş bir çöküş anlamına geliyor. Uzmanlar, gelişmekte olan piyasalardaki varlıkların, gelişmiş pazarlardaki benzerlerine göre çok daha ucuz olduğunu söylüyor. Bu durum, hafif bir durgunluk olasılığının zaten fiyatlandığını, sert bir resesyonun ise fiyatlandırılmaktan çok da uzak olmadığını gösteriyor.
Piyasaları Çin harekete geçirecek
Yatırımcılar küçülen ABD ekonomisinin küresel piyasalara etkisini en aza indirecek faktörler arasında Çin’e özel bir yer ayırıyor. Çin hükümetinin Kovid kısıtlamalarını kademeli olarak kaldırması ve politika yapıcıların parasal ayarları gevşetmesiyle 2022 yılının ikinci yarısında dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin’in belirgin bir toparlanma yaşamasına kesin gözüyle bakılıyor.
M&G Investments Yükselen Piyasa Borçları Başkanı Claudia Calich, Çin’in makul ölçüde bir büyüme sergilemesinin ABD ve Avrupa’daki resesyon korkularını azaltacağını düşünüyor. Calich, hala potansiyel makro olumsuzlar olsa da, özellikle gelişmiş ülkelerdeki fiyatların ve değerlemelerin çok önemli bir ölçüde ayarlandığını ve birçok olumsuz faktöre hazır hale geldiğini belirtiyor.
Gelişmekte olan ülkelerde hafif bir durgunluk olasılığı zaten fiyatlanmışken, sert bir resesyon ihtimali de fiyatlandırılmaktan çok uzak değil.
2,5 kat daha fazla büyüyecek
JPMorgan Varlık Yönetimi Asya Pazarı Baş Stratejisti Tai Hui, ABD ve Avrupa’ya gerçekleştireceği ihracata bağımlı olan ülkeler ile dış dengeleri zayıf ve reel getirisi düşük ülkelerin savunmasız kalmaya devam edeceği görüşünde. Bunun yanında Hui, hammadde ihracatçısı ülkelerin ise Çin’den gelen talep sayesinde resesyonla başa çıkabileceğini belirtiyor.
Deutsche Bank’a göre ise gelişmekte olan ekonomilerdeki büyüme oranı, yerel para birimlerine destek sağlayarak ABD’yi geride bırakmaya devam edecek. Bloomberg tarafından gerçekleştirilen ankete katılan ekonomistlerin büyük çoğunluğu da, gelişmekte olan piyasaların gelişmiş piyasalara kıyasla 2023 yılında ortalama 2,5 kat daha fazla bir büyüme oranı yakalayacağı görüşünde.
JP Morgan, ABD ekonomisi için büyüme tahminini düşürdü
IMF ile anlaşma Arjantin Ekonomi Bakanı'nı koltuğundan etti
Çin ekonomisinde büyüme sinyali
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.