<
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündemGelişen ülkeler ekonomik şoku daha kolay atlatabilir----

Gelişen ülkeler ekonomik şoku daha kolay atlatabilir

Gelişen ülkeler ekonomik şoku daha kolay atlatabilir
16 Şubat 2021 - 18:23 www.finansingundemi.com

Korona virüs pandemisinin ardından ekonomilerin kapanmasıyla birlikle gündeme gelen devasa hükümet teşvikleri ortadan kalktığında, gelişen ülkelerin sert koşullarla yüzleşme ihtimali yüksek

FINANSGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ

Zengin ülkeler pandemi sürecinde dev teşviklerle gündeme gelirken, gelişen ülkelerin gündeminde daha farklı konular yer tuttu. Gelişen ülkeler parasal reformu ne kadar zorlamaları gerektiğini sorguladı ve yüksek ihtimalle pandemiden bu nedenle daha güçlenerek çıkacaklar. Gelişen ülkeler, zengin ülkelerin teşvik harcamalarına erişebilecek kaynaklara asla sahip olamayacak. Ancak 2008 yılındaki finansal kriz sürecinde, gelişen ülkeler neredeyse en zengin ülkelerin teşvik paketleri kadar cömert yardımlarda bulundu.

Bu teşviklerin maliyetini karşılayabilmelerinin nedeni ise, yıllarca süren rekor büyüme sürecinin ardından harcayacak paralarının olmasıydı. Yine de tüm bu harcama yalnızca kısa bir büyüme evresi ortaya çıkardı ve 2010’lu yıllarda bu ülkeler, büyüme yavaşlarken borçlarını ödeme konusunda güçlük yaşadı. Şimdi ekonomilerini teşvik paketleriyle canlandırmak için gerekli olan paraya sahip olmayan ülkeler, verimliliği artıracak bir reformu gerçekleştirmek zorunda.

Ruchir Sharma’nın Financial Times’da yer alan araştırmasına göre, tipik gelişen ülkeler kredi garantileri ve mali teşvik gibi paketleri gayrisafi yurtiçi hasılaya 2008 yılındaki %6’lık orandan %9’a yükseltti. Ancak bu rakam gelişmiş ülkelerin yanında küçük kaldı. Zira bu ülkeler aynı dönemde teşvik paketlerinin gayrisafi yurtiçi hasılaya oranını %10’dan %33’e yükseltti. Aslına bakılacak olursa gelişmiş ülkeler 2020 yılında, gelişen ülkelere kıyasla neredeyse dört kat daha fazla teşvik harcaması gerçekleştirdi.

Daha büyük teşvik paketlerini tartışmak yerine, gelişen ülkeler verimliliği ve büyümeyi artırmak için bir takım reformlara yöneliyor. 

Hindistan tarım korumalarına son verilmesinin ardından çiftçilerin protestolarıyla gündemde ancak bu yalnızca rekabeti teşvik etmek ve hükümet harcamalarını destek ödemelerinden altyapı yatırımlarına yönlendirmek için girişilen kapsamlı çabanın küçük bir kısmı. Geçtiğimiz yıl Endonezya vergi indirimine gitti ve düzenlemeleri sadeleştirerek, işçi kurallarını kolaylaştırdı. Şimdi ise finans sektörünü açmak için girişimde bulunuyor.

Filipinler ise göreve yüksek kurumlar vergisi oranlarını keserek, rekabete imkan tanıdı. Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri de hükümet harcamalarına yeni kısıtlamalar getiriyor. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ilk kez yabancıların yerli şirketleri ve gayrimenkulleri satın almasına imkan tanıyor. En yüksek harcamaları yapan Brezilya bile emekli maaşlarını kısarak ve kamu çalışanlarını işten çıkarmayı kolaylaştırarak bütçesin kontrol altına almaya çalışıyor.

Ancak en büyük değişim Çin’de görüldü. 2008 sürecindeki teşvik harcamaları, küresel ekonomiyi “kurtardığı” için oldukça fazla övgü almasına rağmen, bu sürecin ardından geriye kalan borçlar büyümeyi sert bir şekilde yavaşlattı. Şimdi Pekin çok daha farklı bir strateji izliyor. Tüm önde gelen gelişmiş ülkeler 2020 yılında, 2008 yılındaki teşvik seviyelerinin çok daha üzerine çıkmış olsa da, Çin daha az harcama gerçekleştirdi. Çin’in sağladığı ekonomik teşviklerin gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı, 2008 yılına kıyasla %4,5 düşüş gösterdi.

Sonsuz kolay para vaat etmektense, Çin’in merkez bankası parasal teşviklerinin boyutunu küçültüyor ve yükselen borçlar ile finansal balonların oluşturduğu riskleri öne sürüyor. Aynı zamanda Pekin oldukça iddialı yeni ekonomik reformlar planlıyor. Bunlar arasında finans piyasalarının dünyanın geri kalanına açılması da yer alıyor. Pandemiye karşı takınılan tutumlardaki bu farklılık, gelişen ülkelerin ekonomilerini sürdürmek için kendilerine has yöntemleri olduğunu gösteriyor.

1990’larda finansal krizler Rusya, Türkiye ve Tayland gibi ülkeleri kasıp kavururken batı düşününün direği IMF, gelişen ülkelere harcamaları kısmaya ve yüksek reel faiz oranlarına devam etmelerini ve büyümeyi teşvik etmek için yapısal reform gerçekleştirmelerini tavsiye etti. Gelişen ülke liderleri ise bu sert tasarruf tedbirlerine tepki gösterdi. Ancak şimdi roller değişti. Bugün IMF tüm ülkelere bütçe açıklarına daha az dikkat etmelerini ve cömert harcamalar yapmalarını tavsiye ediyor.

Ancak bu sefer büyük gelişen ülkelerin hiçbiri IMF’den yardım istemiyor ve bir çoğu fonun 1990’larda tavsiye ettiğine çok benzer yapısal reform girişimlerinde bulunuyor. Finans piyasaları ise bu gelişmeleri destekliyor. Kayıp bir on yılın ardından, gelişen ülke hisseleri son dönemde gelişmiş ülkelerin borsalarından daha yüksek performans gösteriyor. Pandemi ortadan kalktığında ve teşvik paketlerinin etkisi kaybolduğunda, etkiler eşit derecede hissedilmeyecek.

Gelişen ülkelerin büyüme fırsatları yüksek ihtimalle devam edecek. Ancak devasa harcamalar yapan ve reformu erteleyen gelişmiş ülkelerde büyüme, yüksek borçları nedeniyle yavaşlayacak. Gelişen ülkeler yüksek ihtimalle 2008 yılındaki krizin ardından karşı karşıya kaldıkları acı sonla karşılaşacak.

AB, Türkiye’yi vergi cennetleri listesine almadı

 

Şimdi al sonra öde sisteminin etkileri ne olacak?

 

Erdoğan: Ey Batı neredesin, neden sustunuz?

 

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)