Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ
Fed’in enflasyonla mücadele kapsamında rekor faiz artırımlarına gitmesinin ekonomiyi bir resesyona sürükleyeceği artık herkesin malumu. Ancak çok az kişi bu hamlelerin sonunda bir finansal krize yol açıp açmayacağını konuşuyor.
Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre, ekonomistler, piyasa gözlemcileri, uzmanlar ve yatırımcılar arasında Fed’in agresif faiz artışlarının ekonomik büyümeyi durma noktasına getireceği noktasında geniş bir fikir birliği bulunuyor. Ancak Amerikan Merkez Bankası’nın rekor Faiz artırımlarıyla birlikte devasa bilançosunu küçültmeye çalıştığı da bir sır değil.
Finansal kriz riski
Brian Blank’in The Conversation’da yayınlanan analizine göre, Fed’in enflasyonla mücadelesi, resesyon ve finansal kriz olmak üzere ikiz bir tehditle karşı karşıya bulunuyor.
Beklendiği gibi, 2 Kasım 2022'de Fed, borçlanma maliyetlerini yüzde 0,75 oranında artırdı. Bu dördüncü art arda artış, gösterge faiz oranını da yüzde 4'e kadar çıkarmış oldu.
Faiz oranlarını yükseltirken Fed, 2020'de Kovid-19 salgınının başlamasından sonra artan bilançosunu da sessizce küçültüyor. Nisan 2022'de 9 trilyon dolara ulaştı ve o zamandan beri yaklaşık olarak 240 milyar dolar düştü. Fed’in, pandeminin başlarında ekonomik bir çöküşü önlemek için satın aldığı Hazine kağıtlarını ve diğer borçlarını azaltmasının bunda etkisi büyük. Ancak yüksek enflasyonu kontrol altına almak için mücadele eden Fed'in yaşadığı sıkıntılar, bir finansal krize de kartopu atabilecek işaretler barındırıyor.
Hazine piyasasında alıcı eksikliği
Fed, yetkisinin bir parçası olarak, tahvil gibi değerli kağıtların yanı sıra ekonomiye para pompalamak ve finansal kurumları desteklemek için kullandığı diğer araçları içeren bir bilanço tutuyor.
Fed'in 2008 yılında kargaşa içindeki finansal piyasaları desteklemeye yardımcı olmak için borç satın almak amacıyla niceliksel kolaylaştırma (aslında para basmak) olarak bilinen bir politikayı denemeye başlamasıyla, bilanço son yirmi yılda önemli ölçüde büyüdü. Fed, finansal sistemin nakit sıkıntısı çekmemesi için bankalara ve diğer finansal kurumlara destek veya likidite sağlamak için 2020 yılında bilançosunu büyük ölçüde genişletti. Likidite, bir tahvilin fiyatı etkilemeden nakde dönüştürülebilme verimliliğini ifade ediyor.
Ancak Mart 2022'de Fed vites değiştirdi. Yeni tahviller satın almayı bıraktı ve niceliksel sıkılaştırma olarak bilinen bir politikayla elindeki borçları azaltmaya başladı. Şu an için Fed’in mevcut bakiyesi, üçte ikisi ABD hükümeti tarafından ihraç edilen Hazine tahvillerinden oluşuyor ve büyüklüğü 8,7 trilyon doları buluyor.
Sonuç olarak, dünyanın en büyük ve en önemli pazarlarından biri olan 24 trilyon dolarlık hazine piyasasında bir alıcı eksiği bulunuyor. Bu da daha az likidite anlamına geliyor.
Likidite kuruduğunda, yatırımcıların tahvilleri veya diğer varlıkları satmada sorun yaşamasıyla finansal krizler meydana gelir.
Likidite kaybı
Piyasalar en iyi bol miktarda likidite olduğunda çalışır. Ancak likidite kuruduğunda, yatırımcıların tahvilleri veya diğer varlıkları satmada sorun yaşamasıyla finansal krizler meydana gelir. Bu, finansal varlıkların yangından mal kaçırırcasına satılmasına ve fiyatların düşmesine neden olabilir.
Birkaç on yıldır görülen en büyük kayıplara yol açacak şekilde fiyatlar düşerken ve getiriler yükselirken, hazine piyasaları bu yıl olağandışı bir şekilde oynak seyretti. Bu kısmen Fed'in faiz artışlarından kaynaklansa da, Fed’in bilançosunu kırparken oluşan keskin likidite kaybı da bunda etkili olan bir başka faktör oldu. Likiditedeki düşüş, finansal varlıklar için daha yüksek getiri talep eden yatırımcılar için risklerin artması anlamına geldi. Bu da, daha düşük fiyatlara yol açtı.
Likidite kaybı, yalnızca piyasalara ek belirsizlik eklemekle kalmıyor, aynı zamanda finansal piyasaları istikrarsızlaştırma riski de taşıyor. 2019 yılındaki son niceliksel sıkılaştırma döngüsünde, bankaların ve diğer finansal kuruluşların birbirlerine çok kısa sürelerle borç para vermek için kullandıkları gecelik borç verme piyasalarında bir krize yol açması buna örnek olarak verilebilir.
Fed varlıklarını azaltmaya devam ederse, bir resesyonun üzerine bir finansal krize de yol açabilir
Hazine piyasasının büyüklüğü göz önüne alındığında, oradaki sorunların dünyadaki hemen hemen tüm diğer piyasalara sızması muhtemel gözüküyor. Risk, bireyler için düşük riskli yatırımlar olarak kabul edilen para piyasası fonlarından başlayabilir. Bu yatırımlar risksiz kabul edildiğinden, 2008 ve 2020 yıllarında olduğu gibi, olası herhangi bir risk, önemli sonuçlar doğurabilir.
Diğer piyasalar da, Fed'in Hazine tahvillerinden daha fazlasını elinde tutması nedeniyle doğrudan etkilenmeye açık konumda bulunuyor. Bu durum aynı zamanda ipotek oranlarını tutuyor ve bu da bilanço azalmasının o pazardaki likiditeye zarar verebileceği anlamına geliyor. Nicel sıkılaştırma aynı zamanda finansal sistemdeki banka rezervlerini de azaltıyor ki bu da finansal istikrarın tehdit edilebileceği ve kriz riskini artırabileceği bir başka yol olarak öne çıkıyor.
Fed en son bilançosunu küçültmeye çalıştığında, borç yatırımcılarının tahvil satarak buna tepki vermesine, tahvil getirilerinin keskin bir şekilde yükselmesine ve bunların da Fed’i rotayı tersine çevirmeye zorlaması nedeniyle, ‘taper tantrum’ olarak bilinen şeye neden olmuştu. Uzun lafın kısası, Fed varlıklarını azaltmaya devam ederse, bir resesyonun üzerine bir finansal krize de yol açabilir ve bu da ABD ekonomisi ve dünya çapındaki ekonomiler için öngörülemeyen sorunlara yol açabilir.
İki cepheli bir savaş
Şu an için Fed Başkanı Jerome Powell, piyasaların bilanço yıkımını etkin bir şekilde idare ettiğine inandığını söylüyor. 2 Kasım'da Fed, bilançosunu yılda yaklaşık 1,1 trilyon dolara düşürmeye devam edeceğini ifade etti.
Açıkçası, düşük likiditenin hükümet borçlanma maliyetlerini artırdığını söyleyen ABD Hazines Bakanlığı da dahil olmak üzere herkes Fed ile aynı fikirde değil. Büyük bir krizin yaşanma olasılığı, ABD ekonomisinin faiz artırımları sonucunda yavaşlamaya devam etmesiyle büyüyecektir. Enflasyonla mücadele yeterince zor olsa da, Fed yakında iki cepheli bir savaşa girebilir.
Yellen: Finans sektörünü yakından takip ediyoruz
Finansal Hizmetler Güven Endeksi geriledi
Hedge fon devi: ABD'de resesyon kaçınılmaz
Fed'in ulaşacağı nihai faiz oranına yönelik tahminler revize edildi
Borsa uzmanları FED kararını nasıl yorumladı?
FED sonrası borsaların 4 kritik gündemi
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.