BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündemFinancial Times'dan dikkat çeken Türkiye ekonomisi analizi----

Financial Times'dan dikkat çeken Türkiye ekonomisi analizi

Financial Times'dan dikkat çeken Türkiye ekonomisi analizi
15 Temmuz 2024 - 13:31 www.finansgundem.com

Financial Times yazarı Gustavo Medeiros Türkiye'nin para ve maliye politikasında ortodoksluğa döndüğünü belirten analizinde, yeni reformların Türkiye'yi yeniden yatırım yapılabilir hale getirdiğini ancak belirsizliğin sürdüğü ifade etti.

Financial Times'da, varlık yönetim şirketi Ashmore Group'un küresel araştırma başkanı Gustavo Medeiros, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in göreve gelmesinin ardından Türkiye ekonomisinde yaşanan değişimi analiz etti.

"Türkiye, yükselen piyasa yatırımcıları için geri döndü. Ankara'dan ekonomik yönetim konusunda belirgin bir sinyal değişimi oldu" denilen analizde, son yıllarda yüksek enflasyon ve kırılgan liraya yol açan düşük faiz ve devlet destekli kredi genişlemesini merkeze alan heterodoks politikalardan geri dönüldüğü ifade edildi. Bu politikalar nedeniyle Türk yerel varlıklarının, yükselen piyasa yatırımcıları için yapısal olarak düşük ağırlıklı bir pozisyon haline geldiği belirtildi.

CNBC-E'nin aktardığı habere göre, yeni politika anlaşıyı ve reformların "Türkiye'yi yeniden yerel para birimi varlıklarıyla yatırım yapılabilir ülkeler arasına yerleştirdi" yorumu yapıldı. Bunu sağlayan şartların 2023 seçimlerinin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın radikal politika duruşunun değişmesinin yanısıra Merkez bankasını yönetmek için teknokratların ve Mehmet Şimşek'in maliye bakanı olarak getirilmesi, para ve maliye politikasında ihtiyaç duyulan ortodoksluğa dönüşle oluştuğu ifade edildi.

"Enflasyonun bu seviyelerde istikrarlı hale gelmesi, Türk reel faiz oranını yüzde 20 civarına getirecektir."

Ekonomi politikasında atınlan adımların arasında TL'nin Mart - Temmuz 2023 arasında yüzde 38 değer kaybetmesi, Merkez Bankası'nın politika faizini kademeli olarak yüzde 8,5'dan yüzde 50'ye yükseltmesi ve kredi sıkılaşması için uygulanan makro ihtiyati politikalar gösterildi.

Bu politikaların sonucunda enflasyonda gerilemenin görülmeye başlandığına değinildi ve haziran 2024 enflasyonunun aylık bazda yüzde 1,6 olarak açıklandığı ifade edildi. Bunun yıllıklandırıldığı zaman yüzde 21,6'ya eşdeğer olduğu vurgulandı. Medeiros, "Bu da bizim görüşümüze göre yeni normal haline gelebilir. Enflasyonun bu seviyelerde istikrarlı hale gelmesi, Türk reel Faiz oranını yüzde 20 civarına getirecektir. Daha istikrarlı fiyatlar, lirayı istikrara kavuşturmak, yerel halkın dolarizasyonunu azaltmak ve yabancı yatırımcılardan gelen girişleri teşvik etmek için önemlidir" yorumunu yaptı.

TL'deki değer kaybının ve yüksek faiz oranlarının, 2023'ün ilk çeyreğinde GSYİH'nin yüzde 5,5'inden bu yıl aynı dönemde yüzde 2,8'e düşen cari açığı şimdiden azalttığı ifade edilirken turizm gelirlerinin de yaz boyunca ek bir destek sağlayacağı vurgulandı.

Getirilen ek kamu vergilerinin geçen yıl enflasyonu yükselttiği ve yeni önlemlerin doğrudan vergilere odaklandığı aktarıldı. Bu vergilerin genellikle dezenflasyonist olduğunu ifade eden Medeiros, "Açığın azaltılması, önümüzdeki yıllarda kamu görevlisi maaşlarının dondurulması gibi bazı zorlu önlemleri de içerecektir" dedi.

"Cumhurbaşkanı Erdoğan ortodoksluğun GSYİH üzerindeki olumlu etkisine yabancı değil"

Gustavo Medeiros yeni politika yönetiminin halen bir güven sorunu yaşadığını vurgulayarak, "Geçmişteki birçok başarısız başlangıçtan sonra, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu ortodoks politikalardan geri adım atıp atmayacağı sorusu devam ediyor. Ancak bu sefer, reformlar sağlam temellere dayanıyor gibi görünüyor. Bizim görüşümüze göre, Erdoğan, lira istikrarının artık popülaritesi ile bağlantılı olduğunu anlamış durumda. Önceki heterodoks duruşuna rağmen, Cumhurbaşkanı Erdoğan ortodoksluğun GSYİH üzerindeki olumlu etkisine yabancı değil" ifadelerini kullandı.

AK Parti'nin ilk dönemlerine atıfta bulunularak "Erdoğan'ın iktidardaki ilk on yılı, akılcı para ve maliye politikası, yabancı yatırımlarda büyük bir artışı destekledi. Bu dönemde, ekonomi reel olarak yüzde 64 oranında büyüdü ve kişi başına düşen GSYİH yüzde 43 arttı. Bu tarih, ileriye dönük yol hakkında ipuçları sunabilir. 2002-12 büyüme patlaması, 1999 IMF liderliğindeki reformların ardından Türk ekonomisinde yapılan yapısal değişikliklerden sonra gerçekleşti. Reformlar başlangıçta başarılı oldu ve iyi bir ticaret fırsatı sundu. Ancak dotcom balonu sırasında yükselen piyasalardan sermaye çıkışları, yerel siyasi istikrarsızlık ile birleşince, reformların tam olarak uygulanacağına olan güveni azalttı. Gerçek dönüm noktası, Türkiye'nin IMF programının genişlemesi yatırımcı güvenini artırdıktan sonra, 2001 sonunda gerçekleşti. Bu, dotcom balonunun söndüğü döneme denk geldi ve sermayeyi ABD'den uzaklaştırarak Türkiye de dahil olmak üzere yükselen piyasalara yönlendirdi." yorumu yapıldı.

Yazar Türkiye'nin makroekonomik sorunlarının 1999 dönemine göre daha az şok yarattığını ifade etti. Bütçe açığının o dönem bütçe açığının GSYİH'nın yüzde 12'sine ulaştığı ve para birimi değer kaybının, büyük miktarda kısa vadeli dolar borcuyla birlikte ilerlediği vurgulandı.

Bugün ise bütçe açığının daha yönetilebilir olduğu ve kamu borcunun çoğunun da lira cinsinden olduğu vurgulandı.

Yazar, "Şu anda, reformların uzun vadeli yapısal büyümeye yol açıp açmayacağını söylemek için henüz çok erken. Ancak işaretler olumlu ve Ashmore gibi yükselen piyasa yatırımcıları için geri dönmek güzel" yorumunu yaparken "Erdoğan'ın yabancı yatırımcıları Türkiye'nin yeniden çekici bir yatırım fırsatı olduğuna ikna etmesi, iyi bir yol olacaktır. AB ile ilişkileri normalleştirmek için adımlar atmak, hukukun üstünlüğünü uygulamak ve kurumları güçlendirmek bu konuda yardımcı olacaktır. Son zamanlarda, Türkiye, Merkez Bankası'na mevduatlarını artıran ve diğer destek kaynaklarını sağlayan Körfez yatırımcıları ile bağlantısını güçlendirdi" tespitlerinde bulundu.

Moody's'in Türkiye'nin kredi notunu yükseltmesi bekleniyor

 

15 Temmuz darbe girişiminin Türk ekonomisi ve finans piyasalarına etkisi

 

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)