ABD Merkez Bankası Fed QE programına son verdi. Piyasalar bu durumdan haberdar oldukları için sürpriz yaşamadılar. Fed'in bu kararını açıklanmasının ardından şimdi merak edilen soru ise Fed’in ne zaman
faiz artışlarına başlayacağı...
Fed
faiz artışına başlaması için neler gerçekleşmesi lazım. Milliyet yazarı Selva Demiralp bugünkü köşesinde Fed'e yönelik beklentilerini kaleme aldı. İşte Demiralp'in o yazısı;
ABD Merkez Bankası Fed’in çarşamba günü sona eren toplantısıyla birlikte miktarsal genişleme (İngilizcesi Quantitative Easing: QE) programı son buldu. Fed bir önceki toplantıda bu bilgiyi zaten vermiş olduğu için piyasalar açısından herhangi bir sürpriz olmadı. Bundan sonraki aşamada gündemdeki soru Fed’in ne zaman
Faiz artışlarına başlayacağı olacak. Bu sorunun kesin bir cevabı ve takvimi yok. Fed’in her seferinde altını çizdiği gibi faiz artırımlarının başlangıç tarihini, gelen veriler belirleyecek. Prensip olarak faiz artırımları merkez bankasının ekonomideki aşırı ısınmayı önlemek amacıyla aldığı bir tedbir. Aşırı ısınmanın göstergesi ise enflasyon oranı. Dolayısıyla, ABD’de şu anda yüzde 1.5 civarında seyreden enflasyon oranı Fed’in yüzde 2’lik hedefini ciddi bir şekilde tehdit etmedikçe Fed faiz artışlarına başlamakta acele etmeyecektir.
Miktarsal genişleme nedir?
QE merkez bankalarının piyasalardan önceden belirlenmiş miktarlarda varlık satın almak suretiyle bilançolarını genişletmeleri anlamına geliyor. Geleneksel gevşek para politikasıyla arasında önemli farklar var. Çünkü geleneksel politika uygulanırken merkez bankasının satın aldığı bono ve tahviller esas olarak kısa vadeli menkul kıymetler ve amaç kısa vadeli politika faizini belirli bir seviyede tutmak.
QE ise kısa vadeli faizlerin sıfır alt sınırına dayandığı bir ortamda geleneksel politikaya imkân kalmadığı için merkez bankasının menkul kıymet alarak bilançosunu genişletmesi anlamına geliyor.
Fed’in kriz süresince uyguladığı ve çarşamba günü noktaladığı varlık alımları geleneksel QE tanımından biraz farklıydı. Çünkü Fed salt likiditeyi artırmanın ötesinde uzun vadeli faizleri düşürmeyi amaçladı. Bu nedenle piyasalardan aldığı menkul kıymetlerin özellikle uzun vadeli olmasına özen gösterdi. Dolayısıyla, Fed’in QE politikalarında iki temel amacın bir taraftan uzun vadeli faizleri düşürerek kredi talebini canlandırmak öteki taraftan da likiditeyi artırarak kredi arzını canlandırmak olduğunu söyleyebiliriz.
Yeni genişleme hamlesi gelir mi?
Fed’ in ilk QE hamlesi politika faizinin sıfır alt sınırına dayandığı Aralık 2008’de geldi. 17 ay süren bu ilk tecrübeyle piyasaya 1.7 trilyon dolar sürüldü. 7 ay sonraki QE2 ile likidite 600 milyar dolar daha arttı. Bunu takip eden vade uzatma programıyla aldığı uzun vadeli kâğıtlara karşılık kısa vadeli kağıt satarak bilançosunun miktarını değiştirmeden vadesini uzatan Fed en son Eylül 2012’den bu yana uyguladığı QE3 ile piyasalara 1.6 trilyon dolar daha likidite sürerek miktarsal genişleme politikasını sonlandırdı.
Geçtiğimiz haftalarda piyasalara hâkim olan “QE4 gelir mi?” sorusunun cevabı bence hayır. Uzun vadeli faizler Aralık 2008’den bu yana yüzde 4’lerden yüzde 2.25’ler seviyesine geriledi. Bunu mevcut politikalara bağlayabiliriz.
Öte yandan, Fed’in üç QE programı sonrasında piyasalara sürdüğü yaklaşık 3.8 trilyon dolar likiditenin yarısından fazlasının bankalarda rezerv fazlası olarak tutulduğunu düşünürsek daha fazla likidite pompalamanın fazla bir etkisinin olmayacağını söyleyebiliriz.