Faktoring derneği nerede?

Faktoring sektörünün en büyük sorunudur “imaj algısı”. Çünkü bu şirketler ne kadar yasal olarak çalışsalar da halk söylemi ile ‘tefeci’ algısından bir türlü kurtulamadılar. Hatta sektörün önde gelen şirketleri bu algı sorunun sektörünün BDDK’ya bağlanmasıyla ortadan kaybolacağını ve artık faktoringin normal bir sektör gibi faaliyetlerine devam edeceğini söylüyorlardı. Ancak iki gün önce yaşanan Nurcan Uzunoğlu olayı bu sorunun uzun süre daha devam edeceğini gösteriyor. Faktoring sektörüyle ilgili bu imajdan kurtulmak hangi şirketlerin normal iş yapış biçimleriyle çalıştığını, hangilerinin çalışmadığını anlamak için sektörde önemli olan birkaç kriter var. Sadece sektörün BDDK’ya bağlanması yetmiyor. En önemli kriter, bir faktoring şirketinin arkasında banka olup olmadığı... Arkasında banka olan faktoring şirketlerinin doğru düzgün çalıştıklarına ilişkin en ufak bir tereddüt yok. Ama bu da arkasında Banka gücü olmayan ama doğru düzgün iş yapan diğer firmalara haksızlık yapan bir ayrıştırma biçimi. Diğer bir ayrıştırma yöntemi ise şirketlerin halka açık olup olmadığı. Bu da önemli bir kriter olmasına karşın sektörde halka açık şirketi sayısı oldukça az. İki şirket ile sınırlı. Bunun biri de bir banka iştiraki olan faktoring şirketinden oluşuyor. Sektördeki şirketleri ayırmanın en önemli kriteri ise şirketlerin Faktoring Derneği’ne üye olup olmaması. Çünkü sektörde faaliyet gösteren şirketlerin neredeyse yarısı derneğe üye değil. Dernek birlik statüsünde olmadığ için üye olma zorunluluğu bulunmuyor. Dernek de her şirketi üye olarak kabul etmiyor. Bu anlamda dernek oldukça önemli bir görev üstleniyor. Sektörün imaj sorunu ile çeşitli çalışmalar yapan, müşteri ve kamuoyunu sürekli bilgilendirmek için elinden geleni yapan Faktoring Derneği bu olayda sessiz kalmayı tercih etti. Caba dernek neden sessiz? En azından konu ile ilgili bir açıklama yapamaz mıydı? Bu tür münferit olaylarının sektöre mal edilmemesi için bir basın açıklaması yapsa, hem basın hem de kamuoyu bu konuda bilgilenir ve güven tazelenmiş olurdu. Ayrıca dernek yapacağı açıklama ile akıllardaki bazı sorulara açıklık getirilmiş olurdu. Ama dernek ne yaptı her zaman olduğu gibi sessiz kalmayı tercih etti. Acaba neden? FİNANSGÜNDEM olarak soruyoruz? Derneklerin, birliklerin, yani sektörlerin çatı örgütlerinin asıl görevlerinden biri de sektör ile ilgili bu tür olaylar karşısında bilgilendirici açıklamalar yapmak değil midir? Yoksa biz mi yanlış düşünüyoruz…