Abank Genel Müdürü Hamit Aydoğan CNBC-e'nin bankacılık sektörü ve ekonomiye dair sorularını yanıtladı.
IMF'nin Türkiye'de pozitif reel faize ihtiyaç olduğuna yönelik açıklamalarını değerlendiren Aydoğan, "Pozitif reel
faiz olmadan tasarrufları artıramıyoruz. Şu anda içinde yaşadığımız kısır döngülerden biri de reel bir
faiz vermediğimiz sürece tasarruflarda da bir artış olmaması" dedi. Aydoğan, "Pozitif reel
Faiz enflasyonun üzerinde kısmı bir faizin olması ve teşvik edici unsurların beraberinde verilmesi halinde uzun vadede bizim tasarruf oranımız olan yüzde 15’lerin yüzde 25’lere çıkmasına neden olabilir" şeklinde konuştu.
KREDİ FAİZLERİ DÜŞEBİLİR
Bankaların müşterilerine sunduğu kredilerin faizlerinde çok büyük bir artış olmayacağını belirten Aydoğan, "Hatta belli bir miktar gevşeme olabilir. Çünkü mevduat faizleri bugün belli noktalara geldi ama yavaş yavaş aşağı bir trend var" dedi. Buna bağlı olarak mevduat faizinin aşağı inmesiyle kredi faizlerinin de aşağı ineceğini kaydeden Aydoğan, "Ama (düşüş) 1 puanı çok geçecek gibi görünmüyor bu yıl için" öngörüsünde bulundu.
TÜRKİYE'NİN BÜYÜMEYE İHTİYACI VAR
IMF’nin beklentilerinin kendi beklentilerinden farklı olduğunu söyleyen Aydoğan, "Ülkemizin büyümeye ihtiyacı var. Bu büyümenin de önüne geçmemek lazım. Çok da fazla kemerleri sıktığımızda başka şeyler oluyor" değerlendirmesinde bulundu.
BU YIL ŞUBE AÇMA İŞLEMİ SONA ERDİ
Şu anda 73 şubeleri olduğunu belirten Aydoğan, bu şubelerin 10 tanesinin 2013 yılında açıldığını kaydetti. ve "Bu yıl şube açma işlemimiz sona erdi diyebiliriz. Ama önümüzdeki sene bu trend devam edecek" dedi. Abank'ın çalışan sayısının bugün için 1400 civarında oluğunu söyleyen Aydoğan, üç yıllık bir planda 1800 kişiye ulaşacaklarını belirtti. Aydoğan, bankanın isim değişikliğiyle ilgili şu anda bir çalışma olmadığını da ekledi.
TÜRKİYE İLE KÖRFEZ ARASINDA KÖPRÜ OLACAĞIZ
Banka olarak kredi tarafında ağırlıklı portföylerinin yüzde 60 kadarının KOBİ'lere plase edildiğini söyleyen Aydoğan, "Burada daha agresif bir şekilde piyasaya gireceğiz" dedi ve şöyle devam etti: "Bugüne kadar yapmadığımız proje finansman işlemleri vardı. Bundan sonra hem
banka olarak hem de Commercial Bank of Qatar olarak bu tür proje finansman işlemlerinde yer alınacak. Bunun yanı sıra Körfez ülkelerine dış ticaret yapan müşterilerimiz, artı Ortadoğu ve Körfez ülkelerinde müteahhitlik hizmetleri veren müşterilerimizin yanında olacağız. Türkiye ve Körfez ülkeleri arasında bir köprü olacağız."
İSLAMİ BANKACILIK İÇİN UMMAN'A YÖNLENDİRECEĞİZ
"2013’ten itibaren bireysel bankacılık ve diğer ürünlerde daha aktif bir şekilde devam ediyoruz" diyen Aydoğan, "Commercial Bank of Qatar'ın ortak bankalarıyla da büyümemiz daha da hızlanacak. Hem Türkiye’de hem körfez ülkelerinde daha etkili bir
banka olacağız... Türkiye’deki müşterilerimizin arzu etmesi halinde İslami bankacılık ürünlerimiz için yeri geldiğinde Umman’daki bankamıza yönlendirebileceğiz" ifadelerini kullandı.
ÖNEMLİ OLAN İSTİKRARLI BÜYÜME
"Bizim için pazar payı artırımından daha çok istikrarlı ve kârlı büyüme önemli" diyen Aydoğan, "Sektör büyümesinin hemen hemen iki katına yakın bir büyüme gerçekleştirmeyi planlıyoruz. En azından yüzde 50 önümüzdeki sene için, daha sonraki yıllar için ise yüzde 100’üne yakın sektörden daha fazla büyümeyi hedefledik" dedi.
SEKTÖR 3. ÇEYREKTE BAŞARILI OLAMADI
Türk bankacılık sektörünün üçüncü çeyrekte çok başarılı bir performans gösteremediğini belirten Aydoğan, "Yurtdışı gelişmeler artı bankaların taşımış olduğu bono portföyleri, diğer taraftan daralan faiz marjları ve yükselen mevduat maliyetleri nedeniyle Türk bankacılık sektörünün üçüncü çeyrekte kârlılığının çok yüksek olacağını sanmıyorum" dedi.
BANKACILIK BÜYÜK ZARAR GÖREBİLİR
Aydoğan bu durumun dördüncü çeyrekte de devam etmesi halinde bankacılık sektörünün çok büyük zarar göreceğini söyledi ve ekledi: "Çünkü Haziran sonu itibariyle bankacılık sektörü belli bir kâr etti ama diğer taraftan da özkaynaklarından önemli bir tutar kaybetti. Elde ettiği kârın neredeyse yarısı kadarını özkaynaklarından sildi. Eylül sonu itibariyle de kârda yüze 17-18 artış görülebilir ama aynı zamanda Türk bankacılık sektöründeki özkaynağa baktığınızda bankalar özkaynaklarından da yüzde 5-7 civarında kayba uğradılar. Dolayısıyla ikisinin beraber değerlendirdiğinizde nette okadar bir artış olmayacağı görüşündeyim."