Merkez Bankası kurdaki hızlı yükselişin olumsuz etkilerinden en az şekilde etkilenmek için politika faizini yükseltmişti. Bunun üzerine sakinleşen piyasanın ardından 'faizi indir' çağrıları da yapılmaya başladı. Merkez Bankası bu çağrılara rağmen faize dokunmadı. Milliyet yazarı Selva Demiralp'e göre Merkez en doğru olanı yaptı. Çünkü Banka'nın temel hedeflerinden biri de istikrar...
İşte Demiralp'in o yazısı;
Merkez Bankası politika faizini sabit tutarak doğru adımı attı. 28 Ocak’ta kurdaki hızlı yükselişin enflasyona olumsuz etkilerini dizginlemek amacı ile politika faizini 500 baz puana yakın yükselten Merkez’in, görülen sakinleşme nedeni ile bir
faiz indirimine gidebileceği konuşuluyordu. Bu tür bir
faiz indirimi beklentisi için daha erken olduğunu düşünüyorum.
Şunu unutmamak gerek ki Merkez’in temel hedefi fiyat istikrarı ve Başkan Başçı bu hedefe ulaşabilmek için enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme görülene kadar faizleri indirmeyeceğini defalarca dile getirdi.
Şekilde mavi çizgi döviz kurunu gösterirken (sağ eksen), kırmızı çizgi tüketici fiyatları endeksine göre ölçülmüş enflasyon oranını, yeşil çizgi ise iki yıl sonrasına ait enflasyon beklentilerini gösteriyor (sol eksen). Bu şekle bakarak para politikası konusunda şu çıkarımları yapabilmek mümkün:
1) Enflasyon oranı yukarı yönlü bir trend takip ediyor ve şu an senelik yüzde 8.39 ile Merkez’in yüzde 5’lik hedefinin oldukça üzerinde seyrediyor.
2) Enflasyon oranını bir kenara bırakıp 24 ay sonrası enflasyon beklentilerine baktığımızda ise bu değerin de yüzde 6.5 üzerinde seyrettiğine şahit oluyoruz. Yani piyasalar Merkez’in değil bugün, bundan iki sene sonrasında bile enflasyon hedefine ulaşabilmesine şüphe ile yaklaşıyorlar. Peki bu ne anlama geliyor? Piyasalar para politikasının yeterince sıkı olduğuna (ya da olacağına) inanmıyorlar. Yani merkez bankasının kredibilitesi hasar görmüş durumda. Enflasyon beklentilerinin hedefler doğrultusunda şekillendirilebilmesi için Merkez Bankası’nın bağımsızlığına olan inancın tekrar güçlenebilmesi gerekiyor. Bunun içinse politikacıların para politikası konusunda yorumlardan kaçınmaları şart.
3) Döviz kuru Merkez’in ocak ayındaki yüklü
Faiz artırımını takiben önemli oranda zayıfladı. Peki bu durumda Merkez’in faizleri yüksek tutması için gerekli olan şartların ortadan kalktığını söyleyebilir miyiz? Hayır. Çünkü (a) Kurdan enflasyona olan geçişkenlik gecikmelerle etki ediyor. Yani henüz 2013’ün son çeyreğinden bu yana kurda yaşanan yükselişin enflasyon üzerindeki etkilerini tam olarak görmedik. (b) ABD Merkez Bankası Fed’in sıkı para politikasına geçiş tarihi yaklaştıkça gelişmekte olan ülkelerin para birimlerindeki yukarı yönlü baskılar da artacak (c) Para politikası fazla zikzak yapmaya elverişli bir politika değil. Alınan faiz kararlarının ekonomi üzerindeki etkileri yavaş işliyor ve bu işleyişin etkili olabilmesi için faiz oranlarının çok sık değiştirilmemesi gerekiyor.
Kim işsizlik artsın ister!
Yaygın bir yanlış anlamaya ışık tutmak istiyorum. Hiç kimse ekonomiyi daraltmak, işsizlik yaratmak istemez. Ancak uzun süreli fiyat istikrarı sağlayabilmek için kısa vadede ekonomiyi daraltıcı politikalar uygulanması kaçınılmazdır. İktisatta buna “acı reçete” denir. Bu reçetenin kısa vadeli etkilerinden hoşlanmasak da uzun vadede fiyat istikrarı daha fazla büyüme ve iş imkânını beraberinde getirecektir.