İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi ve Makro Ekonomi Uzmanı Prof. Dr. Seyfettin Erdoğan, Merkez Bankası'nın dolara doğrudan müdahalesine ilişkin, "Merkez Bankası'nın kurlara doğrudan müdahale etmesi ya da dolarda aşırı bir sapma eğilimi ortaya çıktığı zaman doğrudan müdahale etmesi, son derece doğal bir gelişmedir" dedi.
Erdoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Merkez Bankası'nın son yıllarda güvenilirliği artan saygın bir kurum haline geldiğini belirterek, bundan dolayı iktisadi birimlerin beklentilerini yönlendirme ve etkileme gücüne sahip olduğunu söyledi.
Bütün ülkelerin merkez bankalarının kurlardaki bu tür artışlara müdahale edebileceğini anlatan Erdoğan, kurlardaki artışların enerji fiyatlarını, borç stoğunu etkileyebileceğini, kurlardan enflasyona doğru bir geçişkenliğin söz konusu olabileceğini ve kurların faizlerde artış beklentisini tetikleyebileceğini kaydetti.
Prof. Dr. Erdoğan, "Dolayısıyla, Merkez Bankası'nın kurlara doğrudan müdahale etmesi ya da dolarda aşırı bir sapma eğilimi ortaya çıktığı zaman doğrudan müdahale etmesi, son derece doğal bir gelişmedir" ifadesini kullandı.
Erdoğan, Merkez Bankası'nın bütün bu beklentileri kırmak adına kurlarda aşırı bir artış eğilimi çıktığında, müdahale ederek o artış eğilimini elemine edebileceğini vurgulayarak, "İhracat-ithalat, enflasyon, faiz, doğrudan yabancı yatırımlar gibi makro ekonomik değişkenlerde olası bir sapma eğilimini önlemek amacıyla Merkez Bankası'nın bu tarz müdahalesi iktisadi birimlerin psikolojisini olumlu yönde etkiler. Bu şekilde okumak lazım" diye konuştu.
- Merkez Bankası'nın kısa vadeli faizleri arttırmaması
Merkez Bankası'nın bütün baskılara rağmen faizleri arttırmamasının çok önemli bir karar olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Erdoğan, "Bu, Türkiye ekonomisinin 1990'lı yıllar boyunca yüksek reel faizler dolayısıyla kısa vadeli sermaye hareketlerini ülkeye çekip, yüksek
faiz dağıtan ülke imajını sildiğini gösterir. Çünkü faizler değiştirildiği zaman kurlarda ilk önce kısa vadeli bir düşüş sonra yeniden artış ortaya çıkacak. Bu, 'faiz kur sarmalı' yani 'faizleri arttır kur düşsün, kur yeniden artsın faizleri bir daha arttır' şeklinde devam eden bir kısır döngüyü ortaya çıkarır. Bu da Türkiye ekonomisini 1990'lı yıllara götürme tehlikesini ortaya çıkarabilir" şeklinde konuştu.
Erdoğan, Türkiye ekonomisi 2002 sonrasında mali disiplin sağlandığı için reel faizlerde inanılmaz boyutlarda düşüş, borçlanma vadesinde de artış görüldüğüne dikkati çekerek, Türkiye ekonomisi 1990'lı yıllarda en çok reel
faiz dağıtan ülkeler arasında ilk sıralarda yer alırken, 2002 yılından sonra yüksek reel
Faiz politikasından vazgeçtiğini, bunun da ciddi bir başarı olduğunu söyledi.
Şuanda mali disiplin sağlanmamış olsaydı faizlerin arttırılmasının kaçınılmaz olacağını savunan Erdoğan, "Şuanda faizler arttırılmamışsa bunun iki önemli ayağı vardır. Birincisi Merkez Bankası dik bir duruş sergilemiştir, ikincisi de Türkiye'de borçların çevrilebilme riski yoktur. Şuan Türkiye'de mali disiplin sağlandığı ve borçların vadesi uzun olduğu için faizlerin üzerinde baskı oluşmuyor" ifadesini kullandı.