Türkiye’de faktoring sektörü her yıl ortalama yüzde 30 büyüse de bu sektörünün Türkiye’de tam olarak bilindiğini söylemek sanırım çok doğru olmaz. Sektör dışından faktoring birilerine sorsak hiç kuşkusuz yüz de 90’ı “Komisyonla çek bozdurma” işlemi olarak tanımlayacaktır. Ancak faktoringin tam anlamı bu değil. Elbette komisyonla çek bozdurmak da bir faktoring işlemi. Ancak sektörü sadece bu yönüyle tanımlamak faktoring sektörüne ve bu alanda faaliyet gösteren şirketlere haksızlık olur.
Öyleyse faktoring nedir? En kısa anlamıyla “faturaya bağlanmış her türlü alacağın finansmanıdır”. Bu tanım faktoring anlatmaya yeterli. Ancak biraz daha açmak gerekirse, mal ve hizmet satışlarından doğan vadeli alacakların temlik (bir hakkın başka bir kimseye geçmesi) yoluyla bir faktoring kuruluşuna devredilmesi ve bu alacakların o kuruluş tarafından yönetilmesidir. Kısacası faturaya bağlanmış her türlü alacak faktoring işlemine tabi tutulabilir. Örneğin altı ay ya da bir yıl vadeli satış yapan bir işletme sahibi belirli bir komisyon karşılığında alacağını peşin olarak alır bu alacağın takibini faktoring şirketine devreder.
FACTORING İŞLEMİ NASIL BAŞLAR?
Bir faktoring işlemi firmanın bir faktoring kuruluşuna başvurmasıyla başlar. Başvuruda firmanın hesaplarının son durumunu, daimi müşterilerinin isim ve adresleri bu müşterilerin çalıştığı bankalar ve bu müşterilere önceki yıllarda yapılan ortalama satış tutarları ve satışa konu olan mal çeşitlerinin bildirilmesi gerekir. Faktoring şirketi bu bilgiler ışığında söz konusu mal piyasası ve borçluların ödeme gücü konularında araştırmalar yapar ve uygun bulduğu takdirde, bütün alacakların ülke ve mal bazında, global ya da sınırlı olarak satın alınmasına karar verir. Böylece faktoring şirketi ile firma arasında faktoring anlaşması imzalanır.
Üzerinde borçlu kişilerin isimleri, fatura tarihi ve vade tarihinin gösterdiği alacak senetlerini, alacakların devri konusunu düzenleyen bir form ekinde faktoring şirketine iletilir. Formun iki taraf arasında imzalanmasından sonra devir gerçekleşmiş olur. Malları müşterinize gönderdiğinizi gösteren sevk evrakları form ekinde faktoring kuruluşuna vererek söz konusu mallara ilişkin alacağınızı, yapılan anlaşmaya göre adresinde ya da vadesinden önce faktoring şirketinden alırsınız. Bu anlaşma çerçevesinde faktoring şirketinin firmanızın yapacağı tüm kredili satışları onaylanması gerekir.
FACTORINGİN AVANTAJLARI
Faktoring işleminin şirketler açısından üç önemli avantajı vardır. Bunlardan biri satışların muhasebeleştirilmesindeki kolaylıklardır. Faktoring anlaşması yapan firmanın yaptığınız kredili satışların muhasebeleştirilmesi faktoring şirketi tarafından üstlenilir. Ayrı ayrı kişilere yapılan bütün kredili satışlar, sanki tek bir kimseye yapılmış gibi, faktoring şirketinin hesabına kaydedilir ve muhasebe kayıtları o şirket tarafından tutulur. Ayrıca, faktoring şirketinin firmalara göre daha modern ve yaygın bir kompüter ve haberleşme sistemine sahip olması muhasebe işlemlerinin daha doğru ve ucuz şekilde yapılmasını sağlar. .
Faktoringin diğer bir avantajı da riskin giderilmesidir. Faktoring şirketi kredili satış bedellerinin tahsil edilememesi halinde doğacak tüm kaybı üstlenir. Satıcı firmanın karşılaşabileceği güçlük ve endişeleri bütünüyle ortadan kaldırmış olur. Faktoring işlemi, kredili satış yapılacak kişi ve firmaların saptanmasında, ileri derecede profesyonel bir araştırma ve değerlendirme çalışması yapma olanağı da sağlar.
Faktoringin şirketler açısından avantajı bunlarla da sınırlı değil. En büyük avantajlarından biri de şirketlere ek finansman olanakları sağlanmasıdır. Genel uygulamada faktoring şirketi kredili satışlar toplamının yüzde 80 dolaylarındaki bölümünü firmanıza nakit olarak derhal, kalanını da tahsil ettikten sonra ödediğinden firmanız nakit ihtiyacını kolayca karşılayabilir. Yani belirli bir komisyon ödeyerek alacağı peşin alındığından firmalara nakit girişi sağlar.
HER YIL YÜZDE 30 BÜYÜYOR
Bu kadar avantajları olmasına karşın faktoringin halk arasında çok fazla bilinmese de sektördeki büyüme dikkat çekici boyutlarda. 2007 yılında faktoring cirosu dolar bazında yaklaşık yüzde 40 büyüyerek 27 milyar dolara ulaştı.
2000 yılında 6 milyar dolar olan faktoring cirosu 2001 krizinde 3.5 milyar dolara kadar gerilemişti. Bu tarihten sonra sektörün cirosu her yıl sürekli olarak büyüdü. 2002 yılında 4.4 milyar dolara 3003 yılında ise 6.6 milyar dolara ulaştı. 2002 yılından 2007 yılı arasındaki 5 yıllık sürede sektör yüzde 500 dolayında büyüme gösterdi.
2008 yılında da sektörün dolar bazında en az yüzde 30 büyümesi ve toplam cironun 35 milyar doların üzerine çıkması bekleniyor. Her yıl sektör yaklaşık yüzde 30 büyüse de dünyadaki faktoring cirosu ile kıyaslandığında oldukça küçük olduğu görülüyor. Dünyada faktoringin cirosu 1.5 trilyon dolar. Türkiye’nin aldığı pay ise yüzde 2’nin bile altında.
Dünya faktoring sektöründe genel olarak cironun yüzde 20’si ihracat faktoringden yüzde 80’i de yurtiçi faktoring cirosundan oluşmasına karşılık Türkiye’de tablo biraz daha farklı. Türkiye’de toplam cironun yüzde 35’i ihracat faktoringden oluşuyor. Yani ihracat faktoringinin payı 10 milyar dolara yakın. İhracat faktoringde etkin olan şirketlerse bankaların iştiraki olan şirketlerle uluslar arası şirketler. Çünkü ihracat faktoringinin operasyonel maliyetleri yurtiçi faktoringe göre bira daha fazla. Bu arada tüm faktoring şirketlerinin ihracattan aldıkları pay da yüzde 4’e yükseldi.
Sektörün en önemli sorunlarından biri aktif büyüklüğün ciroya orantılı olarak artmaması… Hep ciro konuşulurken aktif büyüklük ihmal ediliyor. Oysa
finans sektöründe aktif büyüklük cirodan daha önemli… Sektörün yıllık cirosu 27 milyar dolara ulaşmasına karşın bütün şirketlerin aktif büyüklükleriyse 6 milyar dolar civarında. Yani sektörü ciroyu büyütürken aktif büyüklüğü aynı oranda büyütemiyor.
ŞİRKET ENFLASYONU
Geçen yıl yapılan ciroyu Türkiye’de faaliyet gösteren 86 şirket yaptı. Sektörde bir şirket enflasyonu yaşanması dikkat çekiyor. Örneğin bu şirketlerden sadece 40 tanesi Faktoring Derneği’ne üye. Toplam cironun yüzde 80’ini de dernek üyesi şirketler yapıyor. Önümüzdeki yıllarda de bazı şirketlerin birleşmesi bazılarının kapatılması bazılarının da yabancılara satılması bekleniyor.
Bu arada faktoring cirosunun büyük bölümü hatta yüzde 90’ı İstanbul’dan elde ediliyor. İstanbul’u İzmir ve Ankara izliyor. Bu üç büyük ilin yanı sırda sanayileşmenin olduğu Denizli, Antep, Kahramanmaraş, Kayseri, Bursa, Eskişehir ve Adana gibi büyük illerde faktoring biliniyor.
YENİ YASAYLA DEĞİŞİM SÜRECEK
Faktoring sektörü yeni yasa ile birlikte büyük bir değişim sürecine girecek. Sektör Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’na (BDDK) bağlanacak. Yeni düzenleme ile birlikte faktoring derneği de bankalar birliği gibi yarı kamu örgütü haline gelecek ve “Faktoring Birliği’ne dönüştürülecek. Derneğin üyeler üzerinde yaptırım gücü olmamasına karşın birlik bu konularda tek merkez olacak.
Sektörün hem BDDK’ya bağlanması hem de birliğin kurulmasıyla birlikte büyük bir değişim yaşanacak. Yeni yasa ile birlikte öncelikle olarak denetleme sistemi oluşturulmuş olacak. Malum sektörün yıllardır süren imaj sorunu bu oluşumla birlikte tamamen ortadan kalkacak. Çünkü sektörde faaliyet gösteren bütün şirketler birliğe üye olmak zorunda kalacak. Çünkü BDDK şirketleri değil birliği muhatap alacak.
Etkin denetim sektörün imaj sorunun tamamen ortadan kaldıracağı gibi sektörün yeniden yapılanmasını da sağlayacak. Birleşmeler ve satın almalar kaçınılmaz hale gelecek. Çünkü sermaye artışları zorunlu hale gelecek. Yeni yasa ile birlikte her şirketin en az 5 milyon YTL sermayesi olması gerekiyor. Ayrıca yeni temsilcilikler içinde 1 milyon YTL ilave sermaye konulması gerekiyor.
Yeni yasa ile birlikte
banka kurmak için ne tür şartlar gerekiyorsa faktoring şirketi için aynı standartlar getirilecek. Her cebinde para olan faktoring şirketi kuramayacak. Ayrıca sektör yöneticileri içinde bankacılık standartları getirilecek.
BASEL II OLUMLU ETKİLEYECEK
Türkiye’de faktoring uluslar arası, kurumsal ve belirli bir ölçeğin üzerinde cirosu olan şirketler kullanıyor. Böyle bir süreçte tabaya yayılma sorunu yaşayan faktoring sektörü Basel II kurallarından nasıl etkilenecek? Piyasalarda bu kurallardan sonra bankalarla çalışamayan yani bilançoları şeffaf olmayan şirketlerin faktoringe yöneleceği söyleniyor. Ancak faktoring şirketlerinin riske bakışı ile bankaların bakışı arasında çok ciddi bir fark yok. Yine de işin biçimi itibariyle alacağın devri olduğu için faktoring şirketlerinin daha cazip hala geleceği söyleniyor. Bankalar açısından riskli görünen şirketler faktoring şirketleri için riskli görünmeyecek. Çünkü teminat koşulları oldukça farklı… Bazı firmalar riskinden dolayı değil çalışma tarzından dolayı faktoring şirketleri ile çalışmaya başlayacak.
FİYAT REKABETİ SÜRÜYOR
Faktoring sektöründe de herkes fiyat rekabetinden yakınıyor. Rekabetin sektörü küçültecek boyutlara değil de büyütecek boyutlarda olması gerektiğini söyleyen sektör yetkilileri, Türkiye’de rekabetin sektörü küçültmeye yönelik yapıldığını vurguluyor. Çünkü şirketler hep rakip firmanın müşterine gidiyor ve müşterilerin kafalarını karıştırıyor. Aşırı fiyat rekabeti de hizmet kalitesinden ödünler verilmesi anlamına geliyor. Sektördeki sert rekabet ortamından dolayı yurtiçi faktoring işlemlerinde faktoring ürününün son yıllarda biraz yozlaştırıldığı bile savunuluyor.